İngilizcede yol tarifi yapmak bir&ccedil;ok kişinin &ccedil;ekindiği bir konu. T&uuml;rk&ccedil;ede yol&nbsp;tarifini zorlanmadan yapabiliyorsanız İngilizcede de yapamamanız i&ccedil;in hi&ccedil;bir neden yok. Yol tarifi yaparken emir c&uuml;mlesi kullanırız. A&ccedil;ık&ccedil;a s&ouml;ylemek gerekirse, emir c&uuml;mleleri İngilizcedeki en kolay kullanımlardan biri olduğundan dolayı, bunları da &ouml;ğrenmede pek zorluk yaşamayacaksınız. Biraz alıştırmayla ve s&ouml;zc&uuml;k bilgisiyle İngilizce yol tarifi yapmaya başlayabilirsiniz. 

Bunun i&ccedil;in, sizlere İngilizce yol tarifi yaparken kullanabileceğiniz kullanışlı kalıpları derledik.

&nbsp;

Turn left/right: Sola/sağa d&ouml;n&uuml;n.

Go straight on/ahead: D&uuml;md&uuml;z ilerleyin.

Keep walking for 100 metres: 100 metre boyunca y&uuml;r&uuml;meyi s&uuml;rd&uuml;r&uuml;n.

Keep/continue walking until the shopping centre: Alışveriş merkezine kadar y&uuml;r&uuml;meyi s&uuml;rd&uuml;r&uuml;n.

Go along the street until you reach the bus stop: Otob&uuml;s durağına varana dek cadde boyunca y&uuml;r&uuml;y&uuml;n.

Walk until you see the statue: Heykeli g&ouml;rene kadar y&uuml;r&uuml;y&uuml;n.

Cross the street at the traffic lights: Trafik ışıklarından caddenin karşısına ge&ccedil;in.

At the roundabout, turn right: Kavşakta sağa d&ouml;n&uuml;n.

Go through the park: Parkın i&ccedil;inden ge&ccedil;in.

Go past the bank, then you will see a shop on the left: Bankayı ge&ccedil;in, sonrasında solda bir mağaza g&ouml;receksiniz.

The building is on the left/right: Bina solda/sağda.

It is the building next to the caf&eacute;, opposite the cinema: Kafenin yanındaki ve sinemanın karşısındaki bina.

Walk for 5 minutes: 5 dakika y&uuml;r&uuml;y&uuml;n.

Go upstairs: &Uuml;st kata &ccedil;ıkın.

Go downstairs: Aşağıya/aşağı kata inin.

Take the lift/elevator to the first/second/third&hellip; floor: Asans&ouml;rle birinci/ikinci/&uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; kata &ccedil;ıkın.

Take the escalator up/down: Yukarı/aşağı y&ouml;ndeki y&uuml;r&uuml;yen merdiveni kullanın.

Up/down the stairs: Merdivenleri &ccedil;ıkın/inin.

&nbsp;

Get on the bus/metro: Otob&uuml;se/metroya binin.

Get off the bus/metro: Otob&uuml;sten/metrodan inin.

Take the 30M bus at Şişli bus stop: Şişli otob&uuml;s durağından 30M otob&uuml;s&uuml;ne binin.

Take the Hacıosman metro: Hacıosman y&ouml;n&uuml;ne giden metroya binin.

Get off the bus at Okmeydanı bus stop: Okmeydanı otob&uuml;s durağında metrodan inin.

Get off the metro at İT&Uuml; Ayazağa station: İT&Uuml; Ayazağa durağında metrodan inin.

If you want to take the metrobus, you should change at Şişli-Mecidiyek&ouml;y or Gayrettepe station: Metrob&uuml;se binmek istiyorsanız, Şişli-Mecidiyek&ouml;y ya da Gayrettepe istasyonunda aktarma yapmalısınız.

Transfer to Yenikapı line: Yenikapı hattına aktarma yapın.

Take a taxi: Taksiye binin.

&nbsp;

İngilizcede Yol Tarifiyle İlgili Soru Sormak

&nbsp;

How can I get to Taksim?: Taksim&rsquo;e nasıl gidebilirim?

Excuse me, does this bus go to Beşiktaş?: Pardon, bu otob&uuml;s Beşiktaş&rsquo;a gider mi?

Which buses go to Şişli?: Hangi otob&uuml;sler Şişli&rsquo;ye gider?

Where is the pharmacy?: Eczane nerede?

Could you tell me the way to the park?: Parka giden yolu s&ouml;yleyebilir misiniz?

&nbsp;

Şimdi de sizler i&ccedil;in kısa bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;m&uuml;z var. T&uuml;rk&ccedil;esini vermeden sizlere kursumuzun konumunu anlattık, başlangı&ccedil; olarak da Şişli&rsquo;yi se&ccedil;tik. 

&nbsp;

Yardım alarak kamp&uuml;s&uuml;m&uuml;ze nasıl gelebileceğinizi bulmaya &ccedil;alışabilirsiniz. 

&nbsp;

Person A: Excuse me, do you know where Konuşma Kul&uuml;b&uuml; is located?

Person B: Yes.

Person A: Could you tell me how to get there?

Person B: Of course! You have three options: Going there on foot, taking the metro, or taking a bus.

Person A: Hmm. I think going there on foot is a good idea, as the weather is nice.

Person B: Okay. It&rsquo;s actually pretty easy, but it will take you about 30 minutes, depending on your pace. Go along this very long street until you reach Taksim Square. You will realise that you are there when you see a monument called the Republic Monument, the symbol of Taksim. At the monument, turn left, then go straight on for a while, and then cross the street. After that, turn right and go down the street for 5 minutes. You will see a Russian restaurant on the left at the junction. Make a left, and walk for a short while. You will see the signboard of Konuşma Kul&uuml;b&uuml;. You can&rsquo;t miss it.

Person A: Thank you. What about going there by metro?

Person B: Instead of walking until Taksim Square, go to the metro station over there, and take the Yenikapı metro. Get off the metro at Taksim station, and then go upstairs. You will reach Taksim Square, but you should turn around, and then you know what to do next.

Person A: Thank you so much. Have a good day, sir.

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun&nbsp; eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda da bu bilgileri &ouml;zg&uuml;venle kullabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz.


İngilizce Yol Tarifi Nasıl Yapılır?


Doğduğumuz andan itibaren m&uuml;zik ile i&ccedil; i&ccedil;e yaşıyoruz. Bebekliğimizde, annelerimizin s&ouml;ylediği ninniler ile başlayan m&uuml;ziğe olan aşinalığımız okula başladığımızda &ouml;ğrendiğimiz şarkıları s&ouml;ylememiz ile devam ediyor ve yavaş yavaş m&uuml;zik zevkimiz oluşuyor. Arabada, kahve i&ccedil;tiğimiz bir kafede ya da arkadaşımız ile oturduğumuz bir mek&acirc;nda yerli ve yabancı şarkılar dinliyoruz. Yabancı şarkıların da b&uuml;y&uuml;k bir kısmının İngilizce olduğu da bir ger&ccedil;ek. Dinlediğimiz İngilizce şarkılara, s&ouml;zlerinin ne anlama geldiğini anlamasak bile sesleri taklit ederek bazen de şarkı s&ouml;zlerini ezberleyerek eşlik edebiliyoruz.

Peki siz İngilizce şarkı dinlemenin, İngilizcenize faydalı olacağını biliyor muydunuz? Sokakta y&uuml;r&uuml;rken ya da evde vakit ge&ccedil;irirken İngilizcenizi geliştirebilirsiniz!

Sizlere, m&uuml;zik dinlemenin İngilizcenize ne gibi faydaları olacağını 4 maddede sıraladık. Yazıyı İngilizce şarkı eşliğinde okumanızı &ouml;neririz!&nbsp;

Keyifli okumalar! 

1. İngilizce şarkı dinlerken farklı k&uuml;lt&uuml;rleri deneyimleyebilirsiniz

İngilizce şarkılar kendi b&ouml;lgelerine ait pek &ccedil;ok referansta bulunur. &Ouml;rneğin Ed Sheeran&rsquo;ın &ldquo;Galway Girl (Galway Kızı)&rdquo; şarkısındaki &ldquo;I meet her on Grafton street right outside of the bar. (Onunla Grafton sokağındaki barın dışında tanıştım.)&rdquo; c&uuml;mlesi bunlardan biridir. Grafton sokağının İrlanda&rsquo;daki iki ana alışveriş caddelerinden biri olduğunu bu şarkı sayesinde &ouml;ğrenebilirsiniz. Bunun gibi daha bir&ccedil;ok bilgiyi şarkılardan &ouml;ğrenebileceğinizi unutmayın. &Ccedil;oğu şarkı, konuşulan&nbsp;dilin k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nden, ait olduğu &uuml;lkeden izler taşır. İngilizce şarkılar dinleyerek bir&ccedil;ok bilgi edinebilir ve nasıl ifade edebileceğinizi &ouml;ğrenebilirsiniz.

2. İngilizce sokak dilini &ouml;ğrenebilirsiniz

Şarkılarda, &ccedil;oğunlukla gramer kitaplarında&nbsp;rastladığımız İngilizce yerine İngilizce sokak dilinin daha yoğun olduğunu fark edebilirsiniz. İngilizce şarkılar, tıpkı ana dilimizde dinlediğimiz şarkılar gibi g&uuml;nl&uuml;k konuşma diline yakındır ve sokakta konuşulan İngilizceyi &ouml;ğrenmemize olanak sağlar. &Ouml;rneğin Bruno Mars&rsquo;ın &ldquo;The Lazy Song (Tembel Şarkısı)&rdquo; i&ccedil;inde ge&ccedil;en &ldquo;My old man (Benim eski adamım)&rdquo; kalıbı &ldquo;baba&rdquo; kelimesinin yerine kullanılmıştır ve bu İngilizce&nbsp;g&uuml;nl&uuml;k konuşma dilinde yaygın bir şekilde kullanılır. Bunun gibi bir&ccedil;ok kullanım şeklini &ouml;ğrenebilirsiniz. Bu da İngilizce şarkıları dinlerken daha rahat anlamanızı sağlayabilir.

3. İngilizce c&uuml;mle yapılarını &ouml;ğrenebilirsiniz

Şarkı dinlerken İngilizce c&uuml;mle yapıları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken veya İngilizce konuşan birini dinlerken zamanla daha kolay konuşabilir ve anlayabilirsiniz. Şarkıları dinlerken, s&ouml;zleri anlamaya &ccedil;alışabilir, eşlik etmeye gayret g&ouml;sterebilirsiniz. Anlamadığınız s&ouml;zc&uuml;klerin ve yapıların olması &ccedil;ok normal bu y&uuml;zden motivasyonunuzu d&uuml;ş&uuml;rmemelisiniz. Şarkı s&ouml;zlerini internetten okuyabilir, bilmediğiniz İngilizce s&ouml;zc&uuml;klerin anlamlarına bakabilirsiniz. B&ouml;ylece her yeni şarkıda, yeni s&ouml;zc&uuml;kler ve yeni c&uuml;mle yapıları &ouml;ğrenebilirsiniz.&nbsp; 

4. Telaffuzunuzu geliştirebilirsiniz

Bir&ccedil;ok kişi şarkılara eşlik etmekten keyif alır. Şarkılara eşlik ederken s&ouml;zc&uuml;klerin nasıl telaffuz edildiğini de &ouml;ğrenebilirsiniz. Sevdiğiniz t&uuml;rde İngilizce şarkılara eşlik etmeye &ccedil;alışarak kendinizi geliştirebilirsiniz. Sizin i&ccedil;in &ccedil;oğu kişinin bildiği şarkılardan 3 tane se&ccedil;tik ve seviyelere g&ouml;re kategorilendirdik. Siz de aşağıdaki &ouml;rnekten yararlanarak seviyenize uygun şarkıları se&ccedil;ebilirsiniz.

Başlangı&ccedil; seviyesi - &nbsp;Queen &ndash; We Will Rock You

Orta Seviye - Michael Jackson &ndash; Thriller

İleri seviye - Katy Perry &ndash; Firework

Eğer İngilizcenizin iyi olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorsanız ve telaffuz ederken anlamada neredeyse zorluk yaşamıyorsanız sizlere rap t&uuml;r&uuml;nde&nbsp;İngilizce şarkılar dinlemenizi tavsiye edebiliriz. Aşağıda, size &ouml;nerdiğimiz şarkıyı dinleyebilirsiniz.

Eminem &ndash; Rap God 

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;, kurulduğu g&uuml;nden bu yana T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik konuşma odaklı İngilizce sınıflarında eğitim vermeye başlayan bir İngilizce dil kursudur ve&nbsp;alanında uzman &ouml;ğretmen kadrosuyla İngilizce konuşmayı &ouml;zg&uuml;ven problemi olmaktan &ccedil;ıkarmıştır. CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatı ile eğitim veren Konuşma Kul&uuml;b&uuml;, d&uuml;nyanın &ouml;nde gelen sertifikalandırma kuruluşlarından PeopleCert&rsquo;&uuml;n dil kanadı olan LanguageCert ile yaptığı anlaşma sonucunda, &ouml;ğrencilerine ilk kez uluslararası yeterlilik sınavı sunan T&uuml;rkiye&rsquo;deki ilk eğitim merkezi oldu. Bu sayede Konuşma Kul&uuml;b&uuml; &ouml;ğrencileri, Taksim G&uuml;m&uuml;şsuyu kamp&uuml;s&uuml;nde konuşma sınavına &uuml;cretsiz girebiliyorlar.


İngilizcenizi Şarkı Dinleyerek Geliştirin

İngilizce konuşurken veya İngilizce olarak yazılmış kaynaklar okurken karşınıza phrasal verb denilen &ldquo;deyimsel fiiller&rdquo; &ccedil;ıkabilir. Bu yapılar İngilizcede sık&ccedil;a kullanılıyor. Phrasal verb dediğimiz s&ouml;zc&uuml;k yapıları, fiil ile edatın birleşmesiyle ortaya &ccedil;ıkarlar. T&uuml;rk&ccedil;ede olduğu gibi edatlar tek başına bir anlam ifade etmez, başka s&ouml;zc&uuml;kler ile birlikte kullanıldığında anlamlı hale gelir.

İngilizce konuşurken phrasal verb dediğimiz bu yapıları kullanmak daha anlamlı konuşmanızı sağlar. Phrasal verb&rsquo;leri &ouml;ğrenirken, c&uuml;mle kurma alıştırmaları yapmanız, &ouml;ğrenmenizi olduk&ccedil;a kolaylaştırır. Tek seferde 100 tane phrasal verb ezberlemeye &ccedil;alışmanızı tavsiye etmiyoruz. D&uuml;zenli aralıklarla &ccedil;alışır ve tekrar ederseniz, bu yapıları kullanmanın &ccedil;ok kolay olduğunu siz de fark edeceksiniz.

Her hafta Instagram hesabımızdan paylaşım yaptığımız phrasal verb kalıplarını sizler i&ccedil;in derledik.

İngilizcede en &ccedil;ok kullanılan 10 phrasal verb&rsquo;&uuml; aşağıda okuyabilirsiniz!

&nbsp;

Add up: Birbirine eklemek.

We added up the apples. There were 12.

Elmalara ekleme yaptık. 12 taneydi.

&nbsp;

Blow up: &Ccedil;ok sinirlenmek.

When I said I couldn&rsquo;t go, he blew up.

Gidemediğimi s&ouml;yleyince &ccedil;ok sinirlendi.

&nbsp;

Call off: Bir kişi veya hayvanın saldırmayı, kovalamayı kesmesini sağlamak.

Call of your dog! He&rsquo;s attacking my cat.

K&ouml;peğini durdur! Benim kedime saldırıyor.

&nbsp;

Bring up: Bir şey hakkında konuşmak.

Don&rsquo;t bring up that subject again, please!

Bu konuyu tekrar a&ccedil;ma l&uuml;tfen!

&nbsp;

Carry on: Yapmaya devam etmek.

Sorry I interrupted, carry on talking!

B&ouml;ld&uuml;ğ&uuml;m i&ccedil;in kusura bakma, konuşmaya devam et!

&nbsp;

Get away: Bir yeri terk etmek.

I cannot wait to get away from the city.

Bir şehirden kurtulmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

&nbsp;

Fall Apart: Kafa karışıklığı veya duygusal sebeplerle normal hayatını s&uuml;rd&uuml;rememek.

After the divorce, she fell apart&hellip;

Boşanmadan sonra, o dağıldı&hellip;

&nbsp;

Stay up: Normalden daha fazla uyanık kalmak.

I stayed up all night to study.

Ders &ccedil;alışmak i&ccedil;in b&uuml;t&uuml;n gece uyanık kaldım. 

&nbsp;

Figure out: &Ccedil;&ouml;zmek, d&uuml;ş&uuml;nerek bulmak.

Tony figured out the problem on his own.

Tony sorunu kendi kendine &ccedil;&ouml;zd&uuml;. 

&nbsp;

Look after: G&ouml;z kulak olmak, bakımını &uuml;stlenmek

Nathan, looked after his sister when his parents weren&rsquo;t home.

Nathan ebeveynleri evde değilken kardeşine g&ouml;z kulak oldu. 

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı 8 kişilik sınıflarında, ilk dersten itibaren CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatı ile g&uuml;ncel konular hakkında konuşursunuz. B&ouml;ylece her ders, İngilizce konuşma becerinizi geliştirirken g&uuml;nl&uuml;k konuşma diline de aşina olursunuz.

&nbsp;

&nbsp;

&nbsp;


İngilizcede En Çok Kullanılan 10 Phrasal Verb

Dil &ouml;ğrenirken sık sık danıştığımız s&ouml;zl&uuml;kleri doğru ve etkili kullandığınızı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yor musunuz? Yalnızca anlamı bilmek yeterli midir? Dil &ouml;ğrenen kişilerin &ccedil;oğunun yalnızca T&uuml;rk&ccedil;e karşılığına bakıp ge&ccedil;erken atladığı ayrıntıları hi&ccedil; d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;n&uuml;z m&uuml;?

Evet, başlangı&ccedil; olarak İngilizce &ndash; T&uuml;rk&ccedil;e ve T&uuml;rk&ccedil;e &ndash; İngilizce s&ouml;zl&uuml;klere danışmamız daha olası; ancak kendimizi geliştirdik&ccedil;e İngilizce s&ouml;zl&uuml;kleri kullanarak da s&ouml;zc&uuml;kleri daha etkili bir bi&ccedil;imde &ouml;ğrenebilirsiniz. Gelin, birlikte bir s&ouml;zl&uuml;ğ&uuml; kullanırken neleri g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurmamız gerektiğine bakalım:

&nbsp;

1. &Ouml;ncelikle kendi seviyenize uygun bir s&ouml;zl&uuml;k edinmeniz gerekiyor. Yeni başlayanlar i&ccedil;in, orta d&uuml;zey bilenler i&ccedil;in, ileri d&uuml;zey İngilizce i&ccedil;in, vb. gibi bir&ccedil;ok s&ouml;zl&uuml;k vardır. İşleri daha da kolaylaştırmak i&ccedil;in g&ouml;rsel s&ouml;zl&uuml;kler ya da g&ouml;rsel i&ccedil;eren s&ouml;zl&uuml;klere de y&ouml;nelebilirsiniz.

&nbsp;

2. Edindiğiniz s&ouml;zl&uuml;kte kullanılacak olan kısaltmaları ve diğer bilgileri &ouml;ğrenin. Bununla ilgili olarak s&ouml;zl&uuml;kler bir b&ouml;l&uuml;m ayırırlar ve orada hepsini belirtirler. &Ouml;rnek olarak: adj. (adjective - sıfat)

&nbsp;

3. S&ouml;zl&uuml;kler alfabetik olduklarından &ouml;t&uuml;r&uuml;, duyduğunuz ya da g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n ilk harfini bulmak i&ccedil;in alfabetik sıraya g&ouml;re gitmeniz gerekiyor. Belli başlı basılı s&ouml;zl&uuml;kler bu işi kolaylaştırmak i&ccedil;in sayfaların yanlarına harfleri koyarlar, b&ouml;ylelikle &ouml;ğrenmek istediğiniz s&ouml;zc&uuml;k hangi harfle başlıyorsa, o harfin olduğu b&ouml;l&uuml;me kolaylıkla gidebilirsiniz.

&nbsp;

4. Bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n anlamını ve/veya okunuşunu bilip, yazılışını bilmedikten sonra yazılı ortamda karşınıza &ccedil;ıktığında ne olduğunu anlamayabilirsiniz. O y&uuml;zden &ouml;ncelikle s&ouml;zc&uuml;klerin yazılışını&nbsp;ve t&uuml;rlerine g&ouml;re nasıl yazıldığını &ouml;ğrenmelisiniz (&ouml;rneğin, eylemlerin &ccedil;ekimleri ve adların &ccedil;oğul bi&ccedil;imleri). S&ouml;zc&uuml;k t&uuml;rlerini de s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n yanında bulacaksınız. S&ouml;zc&uuml;kler; noun (ad/isim), verb (eylem/fiil), adjective (&ouml;n ad/sıfat), adverb (belirte&ccedil;/zarf) pronoun (adıl/zamir), preposition (ilge&ccedil;/edat), conjunction (bağla&ccedil;), ve interjection (&uuml;nlem) diye ayrılır. Buna ek olarak s&ouml;zc&uuml;klerin stilini de g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurmak iyi olabilir; formal (resmi), dated (eskimiş), slang (argo) vb. gibi.

&nbsp;

5. Okunuş, vurgu ve tonlama. Bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n nasıl okunduğunu bilmek olmazsa olmaz. S&ouml;zl&uuml;ğ&uuml; a&ccedil;tığınızda, s&ouml;zc&uuml;klerin yanında değişik simgeler g&ouml;r&uuml;rs&uuml;n&uuml;z. Bu simgeler, bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n nasıl okunduğunu belirtir. Burada devreye IPA (the International Phonetic Alphabet &ndash; Uluslararası Ses Alfabesi) girmektedir; ancak &uuml;lkemizde pek &ouml;ğretilmediğinden ve &ouml;ğrencilerin ilgisinin olmamasından &ouml;t&uuml;r&uuml; bunların nasıl okunduğunu bilemeyebilirsiniz. B&ouml;yle bir durumda, Amerikan İngilizcesi i&ccedil;in uyarlanan s&ouml;zl&uuml;klerde kullanılan sistem daha kolay olabilir ya da T&uuml;rkiye i&ccedil;in uyarlanmış s&ouml;zl&uuml;klerden de yardım alabilirsiniz. En kolay y&ouml;ntem de internetten dinlemek olacaktır.

&nbsp;

6. Tanımlar s&ouml;zc&uuml;klerin ne anlama geldiğini bize anlatır. S&ouml;zc&uuml;kler birden &ccedil;ok anlam taşıyabilir. Karşınıza &ccedil;ıkan ilk tanım, ger&ccedil;ek/temel anlam olarak ge&ccedil;er. Bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n birden &ccedil;ok anlamı olabileceğinden &ouml;t&uuml;r&uuml;, karşınıza &ccedil;ıkan s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n hangi anlamda kullanıldığını anlamak i&ccedil;in listelenen yan anlamları da okumanız gerekebilir.

&nbsp;

7. &Ouml;rnek kullanımlar. S&ouml;zc&uuml;klerin anlamına bakarken, bir c&uuml;mle i&ccedil;inde kullanımını &ouml;ğrenmek o s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; &ouml;ğrenmenize ve unutmamanıza b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de yardımcı olacaktır. S&ouml;zc&uuml;kleri de daha doğal bir bi&ccedil;imde kullanmayı &ouml;ğrenirsiniz. Ayrıca s&ouml;zc&uuml;k tanımını anlamadığınız durumlarda da &ouml;rnek c&uuml;mle kurtarıcı olabilir.

&nbsp;

8. Eş/yakın ve karşıt anlamlı s&ouml;zc&uuml;kler. Bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; &ouml;ğrenirken eş/yakın ve karşıt anlamlı s&ouml;zc&uuml;klerini &ouml;ğrenmek de bir taşla iki kuş vurmanıza yardımcı olur. S&ouml;zc&uuml;k dağarcığınızı genişletmek adına izlenebilecek en etkili yollardan biridir. S&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n tanımını anlamadığınız durumlarda da benzer ve karşıt anlamlı s&ouml;zc&uuml;klerden bir ya da iki tanesini tanıyorsanız anlamanız daha da kolay olabilir.

&nbsp;

T&uuml;m bunları yaptıktan sonra bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; &ouml;ğrenme şansınız daha y&uuml;ksek olacaktır. Yalnızca zorlandığınız durumlarda İngilizce &ndash; T&uuml;rk&ccedil;e s&ouml;zl&uuml;kten yardım almanızı &ouml;neririz. İngilizce s&ouml;zl&uuml;k kullanmaya alışmak, kendizi ve İngilizcenizi b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de geliştirmenize yol a&ccedil;acaktır.

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı derslerinde, g&uuml;ncel konulardan oluşan ve CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatıyla 8 kişilik sınıflarda her ders İngilizce konuşursunuz. B&ouml;ylece g&uuml;nl&uuml;k hayatınızda İngilizce konuşmanız gereken durumlarda kendinizi &ccedil;ok rahat bir şekilde ifade edebilirsiniz.


İngilizce Sözlüğü Etkili Bir Şekilde Kullanmanın 8 Yolu

İngilizcedeki &ldquo;until&rdquo; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n &ldquo;kadar, dek, değin&rdquo; anlamlarına geldiğini duymuşsunuzdur; ancak bir&ccedil;ok durumda olduğu gibi; İngilizce, T&uuml;rk&ccedil;e ile bu durumda da &ouml;rt&uuml;şmemektedir. Belli başlı durumlarda &ldquo;until&rdquo; kullanmanız gerekliyken, bu her durumda ge&ccedil;erli değildir. Bu y&uuml;zden aynı anlama gelen &ldquo;by&rdquo; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kullanıyoruz. 

By s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; sadece &ldquo;tarafından&rdquo; veya &ldquo;ile&rdquo; anlamlarına gelmiyor. 

Gelin şimdi sizlerle iki s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n kullanımı arasındaki ince ayrıntıya bakalım.

&ldquo;She waited here by/until midnight.&rdquo; 

Gece yarısına dek burada bekledi.

Bu &ouml;rnekte ikisini de birlikte verdik; ancak yalnızca biri doğru. Peki, bunlardan hangisi doğru?

&ldquo;Beklemek&rdquo; eylemini bir kez mi yaparsınız, yoksa o an gelene dek s&uuml;rekli mi yaparsınız? Bir işi, bir zamana kadar s&uuml;rekli yapıyorsanız &ldquo;until&rdquo; kullanmanız gereklidir. Yukarıdaki &ouml;rnekte de until kullanımı doğrudur.

Bir &ouml;rnek daha:

&ldquo;The restaurant is open until 1 a.m.&rdquo; 

Restoran saat gece 1&rsquo;e kadar a&ccedil;ık.

Burada da yine restoranın saat 1&rsquo;e kadar s&uuml;rekli a&ccedil;ık olacağını s&ouml;yl&uuml;yoruz.

&nbsp;

Aşağıdaki &ouml;rnekte işler biraz değişecek:

Finish your homework by/until next weekend. 

&Ouml;devinizi &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki hafta sonuna kadar bitiriniz.

&ldquo;By&rdquo; kullanımında da g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurmanız gereken şey, eylemin, bir zamandan &ouml;nce bir kez yapılıp bitirileceğidir ve s&uuml;reklilik yoktur. Sonu&ccedil;ta &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki hafta sonuna kadar &ouml;devinizi s&uuml;rekli ve aralıksız yapmayacaksınız, bir ara yapıp tamamlayacaksınız. Ayrıca bir işi s&uuml;rekli bitiremezsiniz, bir kez bitirirsiniz.

Bir &ouml;rnek daha verelim:

We will be back by 11 p.m. 

Saat akşam 11&rsquo;e kadar d&ouml;neceğiz.

Burada da s&uuml;rekli geri d&ouml;nmek gibi bir durum yok, bir kez geri d&ouml;necekler.

&nbsp;

Kullandığınız eylem, hangisini kullanacağınız konusunda size ipucu veriyor. İleride hangisini kullanacağınız konusunda ikilemde kalırsanız &ldquo;Olay bir kez mi yaşanacak, yoksa o ana dek s&uuml;recek mi?&rdquo; diye kendinize sorup yanıtı bulabilirsiniz.

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun&nbsp; eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda da bu bilgileri &ouml;zg&uuml;venle kullanabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz.

&nbsp;


İngilizcede "by" ve "until" Nasıl Kullanılır?

Could, May ve Might&rsquo;ın Olasılık Durumlarında Kullanımını &Ouml;ğrenin!

&Ouml;nceki yazımızda sizlerle can, should ve must s&ouml;zc&uuml;klerinin olasılık durumlarında nasıl kullanıldığına bakmıştık. Bu yazımızda da could, may ve might s&ouml;zc&uuml;klerinin aynı durumlarda nasıl kullanıldığını inceleyeceğiz. İngilizce &ouml;ğrenenlerin en &ccedil;ok sorun yaşadığı s&ouml;zc&uuml;klerden birka&ccedil;ı olabilir bu &uuml;&ccedil;&uuml;. Ayrıca &ouml;ğrencilerin, could ve might&rsquo;ın yalnızca ge&ccedil;miş zamanda kullanıldığını sanması da kafa karıştırıcı olabiliyor. Could ve might s&ouml;zc&uuml;kleri aynı zamanda g&uuml;n&uuml;m&uuml;z ve gelecekle ilgili olasılıklarda da kullanılmaktadır.

&Ouml;rneğin, giysi dolabınızın sağlam olmadığını g&ouml;r&uuml;yorsunuz ve birisinin &uuml;st&uuml;ne d&uuml;şerse yaralayacağını ve daha k&ouml;t&uuml;s&uuml; sakatlayacağını biliyorsunuz. Bu durumda,

The wardrobe looks very precarious. It could injure someone. 

Dolap &ccedil;ok sakat/tehlikeli duruyor. Birini yaralayabilir/sakatlayabilir.

&nbsp;

Bunun olup olmayacağını bilmiyoruz; ancak olursa ve olduğunda sonucun iyi olmayacağını biliyoruz. Burada gelecekteki bir olasılıktan s&ouml;z ediyoruz. Bu t&uuml;r durumlarda may de kullanılabilir. Could ve may anlamca birbirine yakındır.

&nbsp;

Hangisini kullanmaya karar vermeye &ccedil;alışırken eylemi g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurmanız size &ccedil;ok yardımcı olacaktır. O işi yapmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Yapması kolay mı, zor mu? &Ouml;rneğin:

&nbsp;

I may/could see my friend today. 

Bug&uuml;n arkadaşımla g&ouml;r&uuml;şebilirim/arkadaşıma uğrayabilirim.

&nbsp;

Arkadaşınızla g&ouml;r&uuml;ş&uuml;p g&ouml;r&uuml;şmeyeceğinizi bilmiyorsunuz; ancak yine de bir olasılık var. Eğer bu kişi sevmediğiniz birisi olsaydı ya da dışarı &ccedil;ıkasınız olmasaydı aşağıdaki c&uuml;mleyi kurabilirdiniz.

&nbsp;

I might see my friend today. 

Bug&uuml;n arkadaşımla g&ouml;r&uuml;şebilirim/arkadaşıma uğrayabilirim. 

Anlayacağınız &uuml;zere, might s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; daha az olası durumlar i&ccedil;in kullanılıyor. Daha da anlaşılır kılmak i&ccedil;in şu &ouml;rneklere bakalım:

&nbsp;

I might travel to Antarctica someday. 

Bir g&uuml;n Antarktika&rsquo;ya yolculuk yapabilirim.

Antarktika&rsquo;ya gitmek kolay değildir ve herkes de gitme şansını yakalayamıyor. Ancak aşağıdaki &ouml;rneğe bakacak olursak;

&nbsp;

We may/could go downtown this weekend. 

Bu hafta sonu şehir merkezine gidebiliriz.

&ldquo;May/Could&rdquo; ile bir c&uuml;mle kurduğunuzda daha olası bir durumla ilgili konuşuyorsunuz.

&nbsp;

Bir &ouml;rnek daha:

&Ccedil;oğumuz &ouml;dev yapmayı sevmeyiz, &ouml;yleyse;

&nbsp;

She might do her&nbsp;homework tonight. 

&ldquo;O, bu akşam &ouml;devini yapabilir.&rdquo; diyebiliriz.

&nbsp;

We could play some video games this weekend. 

&ldquo;Bu hafta sonu video oyunu oynayabiliriz.&rdquo; Bu c&uuml;mlede daha y&uuml;ksek bir olasılık vardır.

&nbsp;

Pek de gitmek istemediğiniz bir parti d&uuml;ş&uuml;n&uuml;n.

I might not go to the party. 

&ldquo;Partiye gitmeyebilirim.&rdquo; demeniz daha yerinde olacaktır; &ccedil;&uuml;nk&uuml; &ldquo;I may not go to the party.&rdquo; derseniz karşınızdaki kişi anne babanızdan izin alamadığınızı d&uuml;ş&uuml;nebilir. Eğer birisi partiye gitmeyi isteyip istemediğinizi soruyorsa ve alaycı, iğneleyici yanıt vermek istiyorsanız &ldquo;Yeah, I might.&rdquo; diyebilirsiniz.

&nbsp;

Hava durumuyla ilgili olasılıklarda da could, may ve might kullanabiliriz.

&nbsp;

It could/may rain tonight. 

&ldquo;Bu akşam yağmur yağabilir.&rdquo; dediğinizde, daha olası bir durumdan s&ouml;z ediyorsunuzdur; ancak

&nbsp;

It might rain at the weekend. 

&ldquo;Bu hafta sonu yağmur yağabilir.&rdquo; dediğinizde daha az olası bir durumdur.

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde uluslararası reg&uuml;lasyonlara&nbsp;uygun&nbsp; eğitim m&uuml;fredatı ile her ders İngilizce konuşursunuz. Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&#39;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı derslerinde yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imk&acirc;nı bulursunuz. G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda da bu bilgileri &ouml;zg&uuml;venle kullanabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz. Ders dışı aktivitelerimizden biri olan Grammar Club etkinliğimize katılabilir, gramerde eksik olduğunuz konuları tamamlayabilirsiniz.


Could, May ve Might’ın Kullanımını Öğrenin!

Başlangı&ccedil; seviyesinden ileri seviyeye, ana dili olarak konuşanlardan, dili &ouml;ğrenenlere; İngilizce dilinde en &ccedil;ok kullanılan kelimelerden ikisi &lsquo;very&rsquo; ve &lsquo;really&rsquo;. Fakat konuşma dilinde bu kelimeyi tekrar tekrar kullanmak, konuşmamızı sıkıcı ve monoton yapabilir. Bu blog yazısında bu kelimenin kullanımı veya yerine kullanılabilecek yapıları inceleyeceğiz.
&nbsp;

&Ouml;ncelikle &lsquo;very&rsquo; kelimesinin nerelerde kullanılabildiğine bakalım;

1-Bir sıfatı kuvvetlindermek i&ccedil;in kullanılabilr.

2-Bir zarfı kuvvetlendirmek i&ccedil;in kullanılabilir.

Sıfatı kuvvetlendirmek i&ccedil;in kullandıklarımızla başlayalım ve &ouml;rnekler &uuml;zerinden gidelim.

&ldquo;It is hot.&rdquo;

Bu c&uuml;mlemizin mesajı gayet a&ccedil;ık. Ama &lsquo;hot&rsquo; (sıcak) kelimesini kuvvetlendirmek istersek şu şekilde kullanabiliriz;

&ldquo;It is very hot.&rdquo;

&ldquo;It is really hot.&rdquo;

Başka &ouml;rneklerde kullanmak istersek;

&ldquo;We have a very friendly dog.&rdquo;

&ldquo;This question is really difficult.&rdquo;

&ldquo;She is very upset because of the recent changes.&rdquo;

&ldquo;We&rsquo;ve got a very bumpy road ahead of us.&rdquo;

Kullanmış olduğumuz b&uuml;t&uuml;n &ouml;rneklerde &lsquo;very&rsquo; ve &lsquo;really&rsquo; sıfatların anlamlarını kuvvetlendirmektedir. Peki ya zarflar ?


Tekrar &ouml;rneklerle başlayalım;

&ldquo;She writes well.&rdquo;

&ldquo;I always walk quickly.&rdquo;

&lsquo;Well&rsquo; ve &lsquo;quickly&rsquo; bu c&uuml;mlelerin zarflarıdır. Şimdi de zarflarımızı kuvvetlendirelim.

&ldquo;She writes very well.&rdquo;

&ldquo;I always walk very quickly.&rdquo;

Şimdi bu kelimelerin yerine kullanabileceğimiz farklı ve konuşmayı akıcı yapabilecek yapılara bakalım.

&ldquo;This room is very cold.&rdquo;&nbsp; &ldquo;This room is freezing.&rdquo;

&ldquo;It is really hot today.&rdquo;&nbsp; &ldquo;It is scorching today.&rdquo;

&ldquo;I am really tired.&rdquo;&nbsp; &ldquo;I am exhausted.&rdquo;

&ldquo;He got really angry.&rdquo;&nbsp; &ldquo;He got furious.&rdquo;

&ldquo;You look really good in this picture.&rdquo;&nbsp; &ldquo;You look great/gorgeous in this picture.&rdquo;

&ldquo;I think this is very expensive.&rdquo;&nbsp; &ldquo;I think this is costly.&rdquo;

&ldquo;The story in this one is very easy&rdquo;&nbsp; &ldquo;The story in this one is simple.&rdquo;

&ldquo;The picture you showed me was very scary.&rdquo;&nbsp; &ldquo;The picture you showed me was terrifying.&rdquo;

&ldquo;She is really busy.&rdquo;&nbsp; &ldquo;She is swamped.&rdquo;

&ldquo;I hope this isn&rsquo;t a really big problem.&rdquo;&nbsp; &ldquo;I hope this isn&rsquo;t a massive problem.&rdquo;

Bu &ouml;rnekler sadece bir kısmı ve bunları başlangı&ccedil; noktası olarak kullanabiliriz. Benzer kelimeleri &ouml;ğrenmek kelime dağarcığımızı geliştireceği gibi, anlatımımızı da kolaylaştıracaktır.


“Very” ve “Really” yerine kullanabileceğiniz kelimeler!

D&uuml;nyanın tamamında kabul g&ouml;ren ve iletişim dili olarak kabul edilen İngilizceyi, hayatınızın &ccedil;eşitli alanlarında kullanıyorsunuz. Karşılıklı olarak iletişime ge&ccedil;menin m&uuml;mk&uuml;n olmadığı yerlerde, diğer iletişim ara&ccedil;larına y&ouml;neliyorsunuz. &Ouml;rneğin, telefon ile arama yapıyorsunuz veya duruma g&ouml;re mesaj ya da e-mail atıyorsunuz.

İletişimin en etkili yollarından biri olan yazılı iletişimde dikkat edilmesi gereken belirli noktalar var. Bu iletişim y&ouml;ntemini sadece profesyonel hayatınızda değil, seyahat ederken ya da yurt dışından sipariş ettiğiniz &uuml;r&uuml;n&uuml;n akıbeti hakkında bilgi almak istediğinizde de kullanabilirsiniz. 

İletişim kuracağınız kişiyi dikkate alarak &uuml;slubunuza mutlaka dikkat etmelisiniz. Karşı tarafın, yazdığınız mesajdan dolayı sizi kaba bulmasını istemezsiniz, yazdığınız mesajın veya mailin i&ccedil;eriğini mutlaka kontrol etmelisiniz.

İngilizce rezervasyon&nbsp;iptal maili nasıl yazılır? Otel rezervasyonu nasıl yapılır? &Ouml;ğrenmek i&ccedil;in aşağaki yazıyı okumanızı tavsiye ediyoruz!

&nbsp;

Otel rezervasyonu nasıl yapılır?

G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde seyahat ederken konaklama &ccedil;eşidi olarak &ccedil;ok sayıda opsiyon var. Bir&ccedil;oğu bir sistem &uuml;zerinden herhangi bir iletişime gerek kalmadan &ccedil;&ouml;z&uuml;lebilecek şekilde tasarlanmış durumda. Ancak&nbsp; daha fazla detay &ouml;ğrenmek isteyeceğiniz veya rica edeceğiniz durumlar olabilir. 

&Ouml;rneğin, otel rezervasyonu yaptınız, u&ccedil;ağınız check-in saatinden &ouml;nce iniyor ve otele erken giriş yapmanızın m&uuml;mk&uuml;n olup olmayacağını sormak istiyorsunuz ya da otel rezervasyonunuzu iptal etmek istiyor olabilirsiniz. Bunun i&ccedil;in aşağıdaki gibi bir yazıyla isteğinizi dile getirebilirsiniz.

&nbsp;

Erken giriş yapmak istiyorsanız;

&nbsp;

&ldquo;Dear Sir / Madam,

My name is Sena Baykal &nbsp;and my reservation number is 123456. I have a room reservation for today at 14:00. Due to my early arrival, I was wondering if I could check in earlier. 

I&rsquo;d like to know if it is possible and please let me know if you need any further information.

Many thanks.

With kind regards,

Sena Baykal&rdquo;

&nbsp;

&ldquo;Sevgili Beyefendi / Hanımefendi

Ben Sena Baykal&nbsp;ve rezervasyon kodum da 123456. Bug&uuml;n saat 14:00&rsquo;te bir oda rezervasyonum var. Ancak, erken varış nedenimden &ouml;t&uuml;r&uuml; daha &ouml;nce giriş yapıp yapamayacağımı &ouml;ğrenmek istiyorum.

Konuyla ilgili haber verirseniz &ccedil;ok sevinirim ve daha fazla bilgiye ihtiyacınız varsa l&uuml;tfen bana haber verin.

Teşekk&uuml;rler.

Saygılar,

Sena Baykal&rdquo;

&nbsp;

Rezervasyonunuzu iptal etmek istiyorsanız;

&nbsp;

Dear Sir/Madam,

Adım Sena Baykal. I had made a reservation from your hotel for two people between 15 May and 19 May. However, I would like to cancel my reservation due to the epidemic around the world.

Thank you for your understanding.

With kind regards,

Sena Baykal

&nbsp;

Sayın Beyefendi/ Hanımefendi,

Benim adım Sena Baykal. Otelinize 15 Mayıs-19 Mayıs tarihleri arasında iki kişilik otel rezervasyonu yapmıştım. Fakat t&uuml;m d&uuml;nyada yaşanan salgın hastalık sebebiyle rezervasyonumu iptal etmek istiyorum. 

Anlayışınız i&ccedil;in teşekk&uuml;r ederim.

Teşekk&uuml;rler.

Saygılar,

Sena Baykal&rdquo;

&nbsp;

*Kırmızı renk ile yazılanlar &ouml;rnek ama&ccedil;lıdır. Mesajınızı yazarken değiştirmeyi unutmayınız. 

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı derslerinde, g&uuml;ncel konulardan oluşan ve CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatıyla 8 kişilik sınıflarda her ders İngilizce konuşursunuz. B&ouml;ylece g&uuml;nl&uuml;k hayatınızda İngilizce konuşmanız gereken durumlarda kendinizi &ccedil;ok rahat bir şekilde ifade edebilirsiniz. Ders dışı aktivitelerimizden biri olan Writing Club ile her ders İngilizce yazı yazma becerilerinizi kuvvetlendirebilirsiniz.&nbsp;

&nbsp;

&nbsp;


İngilizce Otel Rezervasyonu Yapmak ve İptal Etmek

Gelecek Planlarınızdan Nasıl Bahsedersiniz? 

Future Tense ile İlgili Gramer T&uuml;yoları

&nbsp;

Bu yazımızda, İngilizcede gelecek zamanı planlardan s&ouml;z ederken nasıl kullandığımıza bakacağız.

Planlarla ilgili konuşurken genellikle iki t&uuml;r c&uuml;mle yapısı kullanırız. Bunlardan biri be going to ve diğeri de the Present Simple Continuous (Şimdiki Zaman)&#39;tır. İkincisi kafa karıştırıcı geldiyse korkmayın; &ccedil;&uuml;nk&uuml; T&uuml;rk&ccedil;edeki kullanıma &ccedil;ok benzer olduğundan &ouml;ğrenmekte sıkıntı yaşamıyoruz.

Be going to&#39;yu T&uuml;rk&ccedil;ede &quot;-ecek/-acak&quot; diye kullanıyoruz. Gelecekle ilgili ama&ccedil;larımızdan ve niyetlerimizden s&ouml;z ederken be going to kullanmak daha yaygındır.

&Ouml;rnek verecek olursak: Jack&#39;in uzun s&uuml;redir bir kız arkadaşı var ve evlenme konusunda istekliler ve kararlılar; ancak d&uuml;ğ&uuml;n ya da nikah tarihi belirlenmemiş diyelim. B&ouml;yle bir durumda:

We are going to get married. (Biz evleneceğiz.)&nbsp;demek daha doğru olacaktır; &ccedil;&uuml;nk&uuml; bir plandan &ccedil;ok, gelecekle ilgili bir istekten s&ouml;z etmekteyiz.

Uzun s&uuml;redir bir araba alma konusunda kararlı; ancak bir t&uuml;rl&uuml; alamayan birisini d&uuml;ş&uuml;nelim:

I am going to buy a car. (Araba alacağım.)

Burada yine az &ouml;nce verdiğimiz &ouml;rneğe benzer bir durum s&ouml;z konusu. Zaman belirtmek zorunda değiliz ya da zamanın kesin olması da gerekmez.

Diyelim ki hafta sonu kampa gideceksiniz ve kampta neler yapacağınızdan s&ouml;z edeceksiniz, b&ouml;yle bir durumda da ş&ouml;yle bir c&uuml;mle kurabiliriz:

My friends and I&nbsp;are going camping this weekend. We are going to sing and dance. (Arkadaşlarım ve ben hafta sonu kampa gidiyoruz. Şarkı s&ouml;yleyeceğiz ve dans edeceğiz.)

Yukarıdaki c&uuml;mlede altı &ccedil;izili b&ouml;l&uuml;m sizce hangi zamana g&ouml;nderme yapıyor? Yanıt: Gelecek zamana. Konuya giriş yaparken şimdiki zaman kafa karıştırıcı geldiyse korkmayın demiştik. Şimdi de isterseniz ondan s&ouml;z edelim.

&nbsp;

The Present Simple Continuous (Şimdiki Zaman) ile de geleceğe g&ouml;nderme yapan c&uuml;mleler kurabilirsiniz. Şimdiki zaman c&uuml;mle yapısının gelecek zaman i&ccedil;in kullanılması T&uuml;rk&ccedil;ede de yaygındır, bu y&uuml;zden &ouml;ğrenirken anlamakta g&uuml;&ccedil;l&uuml;k &ccedil;ekmiyoruz.

&ldquo;Yarın geliyor musun?&rdquo;

&ldquo;Haftaya u&ccedil;akla İngiltere&#39;ye gidiyorum.&rdquo;

&ldquo;&Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki ay taşınıyorum.&rdquo;

G&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z gibi, aynı kullanım T&uuml;rk&ccedil;ede&nbsp;de var. Peki, bunu ne gibi durumlarda kullanmamız gerek? Plan kesinleşmişse ve her şey ayarlanmış/belirlenmişse şimdiki zaman c&uuml;mle yapısını kullanmamız daha doğal ve daha doğrudur.

Dilerseniz &ouml;rneklerle daha da a&ccedil;ıklığa kavuşturalım:

Bir kişi yarın i&ccedil;in doktor randevusu aldıysa şunu kullanmamız daha doğru olur:

She is seeing her doctor tomorrow. (O yarın doktoruna uğruyor/g&ouml;r&uuml;necek &mdash; iki t&uuml;rl&uuml; de &ccedil;evirebiliriz)

Az &ouml;nce verdiğimiz evlilik &ouml;rneğini hatırlayalım:

We are going to get married.

Bir de şuna bakalım:

We are getting married. (Biz evleniyoruz.)

İlk kullanımda, kişilerin evlenmeye niyetli olduklarını; ancak tam olarak hazırlıklarının olmadığını s&ouml;ylemiştik. İkinci yazdığımız c&uuml;mleyi de artık bir nikah ya da d&uuml;ğ&uuml;n tarihi aldığımız durumlarda kullanırız.

&Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki ay, yurt dışından bir arkadaşım T&uuml;rkiye&#39;ye geliyor ve ben de bunu sizlere anlatıyorum:

A friend of mine is coming to Turkey next month. (Bir arkadaşım &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki ay T&uuml;rkiye&#39;ye geliyor.)

Bunda da yine biletin alındığını ve bir sıkıntı &ccedil;ıkmadığı s&uuml;rece o kişinin kesin geleceğini s&ouml;yl&uuml;yoruz.

İşimi bırakma kararı almışsam ve gideceğim g&uuml;n belliyse:

I am leaving the company. (Şirketten ayrılıyorum.)

&nbsp;

Genellikle İngilizce kitapları ve &ouml;ğretmenler be going to ve the Present Simple Continuous arasındaki ayrımı yapmayıp be going to&#39;nun&nbsp;&nbsp;&uuml;stteki durumlar i&ccedil;in kullanılması gerektiğini s&ouml;yleseler de, ana dili İngilizce olan &uuml;lkelerde genellikle yukarıdaki gibi kullanılması daha ge&ccedil;erlidir ve kulak tırmalamaz. Yine de, yabancılar, hangi gelecek zaman yapısını kullanırsanız kullanın, sizin ne demek isteğinizi anlayacaktır.

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı 8 kişilik sınıflarında, ilk dersten itibaren CEFR kriterlerini baz alan m&uuml;fredatı ile uluslararası standartlarda eğitim alırsınız. B&ouml;ylece her ders, yeni bilgiler &ouml;ğrenerek İngilizcenizi konuşarak geliştirebilirsiniz.


Future Tense ile İlgili Gramer Tüyoları

Teknolojinin son hızda gelişmesiyle birlikte insana, bir yere ya da bir amaca ulaşmak daha kolay hale geldi. Bug&uuml;n, d&uuml;nyanın bir ucunda olan olayları anında &ouml;ğrenebiliyorsunuz. G&uuml;ndemi, siyaseti, magazini kısacası her şeyi yakından takip edebiliyorsunuz. Binlerce kilometre uzaktaki biriyle anında bağlantı kurabiliyor, karşılıklı konuşabiliyorsunuz.&nbsp;

Hızlı erişim, iletişimi kolaylaştırmasıyla birlikte profesyonel hayatı da etkiledi. B&ouml;ylece uluslararası firmalarda &ccedil;alışıyorsanız, ana dili T&uuml;rk&ccedil;e olmayan kişilerle iletişime ge&ccedil;erken evrensel dil olan İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşmalısınız. İngilizce konuşmayı, sadece iş hayatınızda bazı g&ouml;revleri tamamlamak i&ccedil;in ihtiyacınız olan bir beceri olarak g&ouml;rmeyin. Aynı zamanda size yeni kapılar a&ccedil;abileceğini unutmayın.

Profesyonel iş hayatınızda İngilizce konuşmanın katkılarından bahsettiğimiz yazıyı aşağıda okuyabilirsiniz.


	Uluslararası şirketlerde &ccedil;alışma imkanınız olur.


Eğitim hayatınız boyunca hep daha ileriyi hedeflemiş olabilirsiniz. Profesyonel iş hayatınızda da kariyer basamaklarını &ouml;zg&uuml;rce &ccedil;ıkmak en b&uuml;y&uuml;k hakkınız. Uluslararası bir firmada &ccedil;alışmak ve farklı disiplinleri tanımak hem kariyeriniz hem de kişisel gelişiminiz i&ccedil;in olduk&ccedil;a &ouml;nemlidir. İngilizcenizin uluslararası bir şirkette &ccedil;alışmak i&ccedil;in yetersiz olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorsanız bu engeli ortadan kaldırmak i&ccedil;in İngilizce konuşmaya başlayın.


	Kendinizi ifade ederken başkasına ihtiya&ccedil; duymazsınız.


Uluslararası bir proje &uuml;zerinde haftalarca kafa patlatmış olabilirsiniz ya da aylardır disiplinli &ccedil;alışmanızı denetim i&ccedil;in yurt dışından gelecek kişilere sunacak olabilirsiniz. Kendinizi ve yaptığınız işi, karşı tarafa aktarmak istemek en doğal hakkınız fakat bunun i&ccedil;in akıcı bir şekilde İngilizce konuşmanız gerekiyor. Eğer İngilizceniz bu konuda yetersiz ise başkalarından yardım istemek zorunda kalırsınız ve işinizi sizin kadar sahiplenecek birini bulmak emin olun ki kolay bir şey olmayacaktır. İngilizceyi iyi konuştuğunuz takdirde projenizi kendiniz sunabilir, alacağınız takdirleri birinci ağızdan duyma imkanı elde edebileceksiniz.&nbsp;


	Kariyeriniz i&ccedil;in olmazsa olmazınızdır


İngilizce konuşmak, bir avantajdan ziyade zorunluluk haline geldi. Artık, İngilizcenin yanında başka bir yabancı dil bilmek sizi &ouml;ne &ccedil;ıkarıyor. Uluslararası firmalarda olası İngilizce sunumlar ve toplantılardan alnınızın akıyla &ccedil;ıkabilmek i&ccedil;in İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşmalısınız.&nbsp;


	Yurt dışındaki iş seyahatlerini keyifli hale getirin


İş toplantıları her zaman &ouml;nemlidir fakat yurt dışındaki iş toplantıları ana dilinizi konuşmadığınızdan dolayı ekstra stresli bir hal alır. Yurt dışında ger&ccedil;ekleşecek olan iş seyahatlerinizi akıcı İngilizceniz sayesinde başarıyla atlatabilirsiniz. B&ouml;ylece kendinize &ouml;d&uuml;l olarak, k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir şehir turuyla başarınızın tadını &ccedil;ıkarabilirsiniz.&nbsp;


	Network imkanlarını ka&ccedil;ırmayın


Kariyeriniz i&ccedil;in kendinize yapacağınız en b&uuml;y&uuml;k yatırımlardan biri, &ccedil;alıştığınız işte kendinizi geliştirmek olduğu kadar tanıdığınız insanlardır. Sizi, hedefinize ulaştıracak &ldquo;kilit&rdquo; kişilerle iletişim halinde olmak, kariyer basamaklarını daha hızlı &ccedil;ıkmanızı sağlayabilir. İş ortamında kendinizi tanıtmak, &ccedil;alıştığınız pozisyon ile alakalı kişileri network ağınıza dahil etmek ve bağlantıda kalmak &ccedil;ok değerlidir. &Ouml;rneğin; İstanbul&rsquo;da d&uuml;zenlenen bir fuarda tanıştığınız Almanya&rsquo;daki b&uuml;y&uuml;k bir firmanın proje y&ouml;neticisiyle tanışmak belki de kariyerinize Almanya&rsquo;da devam etme fırsatı sunacaktır. Unutmayın İngilizce, iş hayatında yeni kapılar a&ccedil;manızı sağlayacak &ouml;nemli kapılardan bir tanesidir.&nbsp;


	D&uuml;nyanın bir ucundaki meslektaşınızın neler yaptığından haberdar olun


İletişim &ccedil;ağında yaşadığımız, inkar edilemez bir ger&ccedil;ek. Bu sayede binlerce kilometre uzaklıktaki bir firmanın iş ilanları &ouml;n&uuml;m&uuml;ze d&uuml;şebiliyor. Kendinizi geliştirmek adına &ccedil;alıştığınız pozisyonda hangi iş tanımlarının olduğunu araştırabilir, bu pozisyonda &ccedil;alışanlara ulaşabilir ve sohbet edebilirsiniz. Emin olun, d&uuml;nyada işlerin nasıl y&uuml;r&uuml;d&uuml;ğ&uuml;n&uuml; bilmek size farklı bir vizyon katacaktır. Karşılaştırma imkanı bulup daha eleştirel bakmanızı sağlayacaktır.


İş Hayatında Neden İngilizce Konuşmaya İhtiyacınız Var?

Yeni bir iş arayışındayken, m&uuml;lakatlara gitmek ka&ccedil;ınılmaz oluyor. Her iş g&ouml;r&uuml;şmesinde, başvuru yaptığınız pozisyona bağlı olarak farklı m&uuml;lakat teknikleriyle karşılaşabilirsiniz. İşe alım uzmanı, bazen ilk g&ouml;r&uuml;şmede İngilizce m&uuml;lakat yapar, bazen de olumlu bulduğu adaylar ile ikinci g&ouml;r&uuml;şmede yapar. İşinizi şansa bırakmamakta fayda var, her an &ldquo; Let&rsquo;s continue in English&rdquo; c&uuml;mlesiyle karşılaşabilirsiniz. 

İstediğiniz firmada hayal ettiğiniz pozisyonda &ccedil;alışmak istiyorsanız m&uuml;lakatın her aşamasına hazırlıklı olmalısınız. &Ouml;zellikle ana dilinizle yapmadığınız iş g&ouml;r&uuml;şmelerinde, m&uuml;lakat tecr&uuml;belerinizden bağımsız olarak heyecanlanabilirsiniz ve s&ouml;ylemek istemediğiniz bilgiler verebilirsiniz. 

İngilizce iş m&uuml;lakatlarında sık sorulan soruları sizinle paylaşacağız.

&nbsp;


	Kendinizden Bahseder Misiniz?


İşe alım uzmanı &ouml;ncelikle, kendinizden bahsetmenizi isteyecektir.&nbsp;&ldquo;Can you tell me about yourself?&rdquo; (Kendinizden bahseder misiniz?)&rdquo; diye sorabilir. Bu tip sorular İngilizce konuşmaya alışmanız a&ccedil;ısından ısınma koşusu gibi olacaktır. İngilizce iş m&uuml;lakatına hazırlıklı olabilirsiniz fakat İngilizce bildiğinizi fazla ayrıntı vererek g&ouml;stermekten ka&ccedil;ınmalısınız.

İşe alım uzmanı, hobilerinizi&nbsp;veya seyahat etmekten hoşlandığınızı&nbsp;ilk aşamada &ouml;ğrenmeyi tercih etmeyebilir. Bu y&uuml;zden profesyonel iş hayatınız hakkında bilgi vermek&nbsp;m&uuml;lakatın akışı a&ccedil;ısından &ouml;nemlidir. Anlatacağınız her bilgi,&nbsp;işe alım uzmanının&nbsp;sizin hakkınızda bir ayrıntıyı fark etmesini ve diğer adayların &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;menizi sağlayabilir. 

&Ouml;rneğin;

When you&#39;re talking about your academic past;

I graduated from departmant of Tourism Management in İstanbul University in 2016. I am working in sector of Fast-Moving Consumer Goods. I can say that seeing different departments improved my skills and abilities a lot. 

When you&#39;re talking about your experience;

It was an important indicator in setting my own goals in my career. I am working as a key account executive in an multinational company and currently I&rsquo;m focusing on my know how and dynamics of the market in the snacking industry every day. 

When you&#39;re talking about your goals;

As a short-term goal, I might say that I can improve my experience level at the industry and work with different types of customers. Also as a long term goal, I can say that being a head of different sales channels and taking strategic responsibilities in the domestic and foreign markets would be great.&nbsp;

&nbsp;

Akademik ge&ccedil;mişinizden bahsederken;

2016 yılında İstanbul &Uuml;niversitesi, Turizm İşletmeciliği b&ouml;l&uuml;m&uuml;nden mezun oldum.&nbsp; Şu an hızlı t&uuml;ketim &uuml;r&uuml;nleri sekt&ouml;r&uuml;nde satış yapan biri olarak farklı alanları g&ouml;rmenin beni &ccedil;ok geliştirdiğini s&ouml;yleyebilirim.

Deneyimlerinizden bahsederken;

Bu deneyim de kariyerimde kendi hedeflerimi belirlemede &ouml;nemli bir etken oldu. Şu an uluslararası bir firmada zincir mağazalar satış y&ouml;neticisi olarak &ccedil;alışıyorum ve atıştırmalık sekt&ouml;r&uuml;ndeki i&ccedil; pazar dinamiklerine hakimiyetimi her ge&ccedil;en g&uuml;n ilerletiyorum.

Hedeflerinizden bahsederken; 

Kısa vadeli hedef olarak bu alanda olabildiğince kendimi geliştirmek ve farklı tipteki m&uuml;şterilerle &ccedil;alışmak diyebilirim. Uzun vadede ise farklı satış kanallarının y&ouml;neticisi olmak ve i&ccedil; ve dış pazarda stratejik sorumluluklar almayı hedefliyorum.

&nbsp;

İngilizce yapılan iş m&uuml;lakatlarında rahat&nbsp;bir şekilde kendinizi ifade edebilmek &ccedil;ok &ouml;nemlidir.&nbsp;Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&#39;n&uuml;n 8 kişilik sınıflarında ilk dersten itibaren İngilizce konuşarak &ouml;zg&uuml;ven kazanırsınız. B&ouml;ylece&nbsp;sınıfınızda sizinle aynı seviyede olan&nbsp;&ouml;ğrenciler ile alanında uzman İngilizce &ouml;ğretmenleri eşliğinde İngilizceyi&nbsp;hem konuşarak hem de dinleyerek her ders kendinizi geliştirebilirsiniz.&nbsp;

&nbsp;

&nbsp;

&nbsp;


Kendinizden Bahseder Misiniz?

İngilizce, d&uuml;nyada kullanılan en yaygın dil olarak kabul ediliyor. İnsanlar, d&uuml;nyanın her yerinde ikinci iletişim dili olarak İngilizceyi konuşuyorlar. Bu sayede dil, &ccedil;ok fazla k&uuml;lt&uuml;rden etkilenmiş oluyor. 

İngilizce, sayısız s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; ve deyimi barındıran zengin bir dil. Durum b&ouml;yle olunca &ouml;ğrenmenin de sonu gelmiyor. Ana dili İngilizce olan biri bu değerli hazineden ne kadar faydalanıyor orası tartışılır fakat ne kadar s&ouml;zc&uuml;k bilirseniz, deyim kullanırsanız iletişiminiz o kadar kuvvetlenir.

T&uuml;rk&ccedil;edeki deyimleri, jargonları bilen ve kullanan biriyle iletişiminizin, bilmeyen birine oranla daha kuvvetli olacağını tahmin edersiniz. İngilizce i&ccedil;in de aynı şey ge&ccedil;erli. İngilizceye dair ne kadar &ccedil;ok şey &ouml;ğrenir ve kullanırsanız, anlatımınız o kadar zenginleşir. 

Konuşma Kul&uuml;b&uuml; olarak, sizlere Instagram hesabımızdan her hafta paylaştığımız deyimleri derleyerek sunmak istedik. 

İngilizcede en &ccedil;ok kullanılan 10 deyimi sıraladık ve &ouml;rneklendirdik. 

İyi okumalar!

&nbsp;

1. Hit / Hay the sack: Kafayı vurup yatmak.

I feel drowsy, I would better hit the sack.

Uykulu hissediyorum. Kafayı vurup yatsam iyi olacak.

&nbsp;

2. Burn the midnight oil: Gece ge&ccedil; saate kadar &ccedil;alışmak. 

We have a lot of work to do. Gotta burn the midnight oil again.

Yapacak &ccedil;ok işimiz var. Yine gece ge&ccedil; saatlere kadar &ccedil;alışmamız gerekecek.

&nbsp;

3. Call it a day: Paydos etmek.

Okay folks, let&rsquo;s call it a day. It&rsquo;s been a busy day.

Peki arkadaşlar, bug&uuml;nl&uuml;k bu kadar yeter diyelim. Yoğun bir g&uuml;n oldu.

&nbsp;

4. Worth every penny: Her kuruşuna değmek.

The concert was a blast! It was worth every penny!

Konser &ccedil;ok iyiydi! Her kuruşuna değdi!

&nbsp;

5. Cost an arm and a leg: &Ccedil;ok pahalıya patlamak.

I bought this car, but is cost an arm and a leg.

Bu arabayı satın aldım; ancak bana &ccedil;ok pahalıya patladı. 

&nbsp;

6. Music to one&rsquo;s ears: Duymak istenilen şey.

When the teacher told him that he had passed the test, it was music to his ears.

&Ouml;ğretmen, ona sınavını ge&ccedil;tiğini s&ouml;ylediğinde, bu onun tam da duymak istediği şeydi.

&nbsp;

7. Give it a shot: Denemek.

This is my new hat. Give it a shot

Bu, benim yeni şapkam, bir dene bakalım!

&nbsp;

8. Good riddance: Kurtulmak.

My noisy next door neighbour was moved out at last! Good riddance!

G&uuml;r&uuml;lt&uuml;c&uuml; yan kapı komşum sonunda taşındı. Kurtulduk!

&nbsp;

9. Get on one&rsquo;s nerves: Birinin sinirine dokunmak.

The traffic jam is getting on my nerves!

Trafik benim sinirime dokunuyor!

&nbsp;

10. Grate on one&rsquo;s ears: Birinin sesinin kulakları tırmalaması.

Her voice grates on my ears.

Onun sesi kulaklarımı tırmalıyor. 

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun, g&uuml;ncel konulardan oluşan eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceye ilk dersten itibaren her ders maruz kalırsınız. B&ouml;ylece İngilizce ile alakalı &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve hemen konuşurken kullanma imkanı bulursunuz.&nbsp;

&nbsp;

&nbsp;


İngilizcede En Çok Kullanılan 10 Deyimi Öğrenin!

T&uuml;m d&uuml;nyaya yayılan Covid-19 salgınından dolayı &ccedil;oğumuz g&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml;n tamamını evlerimizde ge&ccedil;iriyoruz, daha fazla haber izliyoruz veya okuyoruz. G&uuml;ndemi takip ederken de &ccedil;oğumuzun daha &ouml;nce kullanmadığı s&ouml;zc&uuml;kler ile sık&ccedil;a karşılaşıyoruz. 

G&uuml;ndemi İngilizce yazılan kaynaklardan da takip ediyorsanız kelime haznenizin genişlediğini fark etmiş olabilirsiniz. Eğer sadece T&uuml;rk&ccedil;e yazılan kaynakları takip ediyorsanız, bu listemize g&ouml;z attıktan sonra Covid-19 salgınıyla ilgili bir İngilizce haberi okumanızı tavsiye ederiz.

Kısa bir zaman i&ccedil;erisinde sık&ccedil;a karşılaştığımız 15&nbsp;İngilizce kelimeyi aşağıda okuyabilirsiniz!

&nbsp;

1- Outbreak: (salgın, savaş vb.) ortaya &ccedil;ıkmak, patlak vermek

&nbsp;&nbsp;&nbsp; The outbreak caused worry in the country. 

&nbsp;&nbsp;&nbsp; Salgının patlak vermesi &uuml;lkede tedirginliğe neden oldu.

&nbsp;

2- Endemic: Bir b&ouml;lgede sık&ccedil;a g&ouml;r&uuml;len salgın hastalık.

Ebola virus disease is endemic to tropical Africa.

Ebola vir&uuml;s&uuml; hastalığı, Tropik Afrika&rsquo;da b&ouml;lgesel salgın hastalıktır.

&nbsp;

3- Epidemic: Bir topluluğu, n&uuml;fusu ya da b&ouml;lgeyi b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de etkileyen salgın.

This year&rsquo;s flu epidemic is worse than it was last year.

Bu yılki nezle salgını, ge&ccedil;en yılkinden daha k&ouml;t&uuml;.

&nbsp;

4- Pandemic: Genel/k&uuml;resel salgın, pandemi.

The COVID-19 disease was declared pandemic on March 11, 2020. 

11 Mart 2020&rsquo;de, COVID-19 hastalığı pandemi olarak a&ccedil;ıklandı.

&nbsp;

5- Epicentre: (Salgın, deprem vb.) Merkez &uuml;ss&uuml;.

The United States of America has now become the epicentre of COVID-19. 

Amerika Birleşik Devletleri, artık COVID-19&rsquo;un merkez &uuml;ss&uuml; olmuş durumda.

&nbsp;

6- Disease: Hastalık.

There is no known cure for the disease.

Hastalık i&ccedil;in bilinen bir &ccedil;are yok.

&nbsp;

7- Incubation: Kulu&ccedil;ka, ink&uuml;basyon.

The incubation period of SARS-CoV-2 ranges from two to fourteen days. 

SARS-CoV-2&rsquo;nin kulu&ccedil;ka s&uuml;resi iki ile on d&ouml;rt g&uuml;n arasında değişmektedir.

&nbsp;

8- Social/self-distancing: sosyal/kişisel mesafe, uzaklaşma.

Social distancing is the key to preventing the spread of the disease. 

Sosyal mesafe, hastalığın yayılmasını &ouml;nlemenin anahtarıdır.

&nbsp;

9- Self-quarantine/isolation: Kişisel karantina, izolasyon, soyutlama.

People who return from abroad are required to self-quarantine for at least 14 days.

Yurt dışından d&ouml;nen kişilerin en az 14 g&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne kendilerini karantinaya alması gereklidir.

&nbsp;

10- Contain: Yayılmayı durdurmak, kontrol altına almak.

South Korea has taken strict measures to contain the spread of the virus.

G&uuml;ney Kore, vir&uuml;s&uuml;n yayılmasını durdurmak i&ccedil;in &ccedil;ok sıkı &ouml;nlemler aldı.

&nbsp;

11- Spread/transmit: Yaymak, yayılmak.

The virus spreads from person to person.

Vir&uuml;s, insandan insana yayılıyor.

&nbsp;

12- Vaccine: Aşı.

There are multiple efforts to develop a vaccine for the COVID-19.

COVID-19&rsquo;a aşı geliştirmek i&ccedil;in bir&ccedil;ok girişim var.

&nbsp;

13- Diagnosis: Tanı.

Early diagnosis help most patients recover from the disease.

Erken tanı, &ccedil;oğu hastanın hastalıktan kurtulmasında yardımcı olur.

&nbsp;

14- Patient zero: İlk hasta, hastalığı yayan/taşıyan ilk kişi.

Officials are trying to identify patient zero.

Yetkililer, ilk hastanın kimliğini saptamaya &ccedil;alışıyor.

&nbsp;

15- WHO: DS&Ouml; (D&uuml;nya Sağlık &Ouml;rg&uuml;t&uuml;).

The WHO (World Health Organization) advises washing hands often, maintaining social distancing, avoiding touching eyes, nose and mouth, covering your mouth while sneezing and coughing, and staying at home.

DS&Ouml; (D&uuml;nya Sağlık &Ouml;rg&uuml;t&uuml;), elleri sık sık yıkamayı, sosyal mesafeyi korumayı, g&ouml;zlere, buruna ve ağza dokunmaktan ka&ccedil;ınmayı, hapşırırken ya da &ouml;ks&uuml;r&uuml;rken ağzınızı kapatmayı ve evde kalmayı &ouml;neriyor.

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir kurs olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun, g&uuml;ncel konulardan oluşan eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece&nbsp;İngilizce ile alakalı&nbsp; ifadelere h&acirc;kim olursunuz. İngilizce konuşma odaklı sınıflarda her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.


Covid-19 Salgınıyla Birlikte Sık Karşılaştığımız 15 Kelime

Sosyal hayatınızda yeni tanıştığınız biriyle ayak&uuml;st&uuml; kısa sohbetler edeceğiniz bir&ccedil;ok ortama girebilirsiniz. Bu t&uuml;r konuşmaları İngilizce olarak ger&ccedil;ekleştiriyorsanız, karşınızdaki kişiyi tanımak i&ccedil;in basit sorular sorarak bir sohbet başlatabilirsiniz. 

Yeni tanıştığınız bir kişiyle sohbet ederken, yaşını nerede &ccedil;alıştığını, hobilerini sorabilirsiniz. Hatta sohbetin akışına uygun olarak sosyal medya hesapları aracılığıyla etkileşimde kalmak istemeniz durumunda nasıl c&uuml;mle kuracağınızı listeledik.

&nbsp;

James: How old are you?

Ka&ccedil; yaşındasın?

Brian: I am 25. / I am 25 years old. And you?

Ben 25 yaşındayım. Ya sen?

James: I am 27. My birthday is April the fourteenth. When is your birthday? 

Ben 27 yaşındayım. Doğum g&uuml;n&uuml;m 14 Nisan. Senin doğum g&uuml;n&uuml;n ne zaman?

Brian: It is March the fifth. 

5 Mart.

&nbsp;

Kullanabileceğiniz birka&ccedil; c&uuml;mle daha:

I am over &hellip; years old.

Ben &hellip; yaşından fazlayım.

I am almost/nearly &hellip; years old.

Neredeyse/yaklaşık &hellip; yaşındayım.

I am in my early/late twenties.

20&#39;li yaşların başındayım/sonundayım.

&nbsp;

Tanıştığınız kişinin evlilik durumunu ya da ka&ccedil; kardeşi olduğunu da ş&ouml;yle sorabiliriz:

&nbsp;

Are you married or single?

Evli misin yoksa bekar mı?

&nbsp;

I am married / single / engaged.

Evliyim / Bekarım / Nişanlıyım.

I have been married for &hellip; years / since &hellip;

... yıldır / &hellip; -den/-dan beri evliyim.

&nbsp;

Do you have any children?

Hi&ccedil; &ccedil;ocuğun var mı?

I have one child / two children / one son / two daughters &hellip;

Bir &ccedil;ocuğum / iki &ccedil;ocuğum / bir oğlum / iki kızım &hellip; var.

I don&rsquo;t have any children.

Hi&ccedil; &ccedil;ocuğum yok.

I am a father/mother of two.

İki &ccedil;ocuk babasıyım/annesiyim.

&nbsp;

Do you have any siblings?

Hi&ccedil; kardeşin var mı?

I have two siblings. I have one younger sister and an older/elder brother.

İki kardeşim var. Bir k&uuml;&ccedil;&uuml;k kız kardeşim ve bir b&uuml;y&uuml;k erkek kardeşim var.

&nbsp;

Bir kişinin iş ya da eğitim durumunu sorarken de aşağıdaki sorulardan yararlanabilirsiniz:

&nbsp;

What do you do?

What is your job/profession?

What kind/sort of work do you do?

What do you do for a living?

What line of work are you in?

&nbsp;

Yukarıdaki c&uuml;mlelerin hepsi, aşağı yukarı aynı anlama gelmektedir: Ne iş yapıyorsunuz/İşiniz nedir/Ne t&uuml;r bir işle uğraşıyorsunuz gibi.

&nbsp;

Where do you work? 

Nerede &ccedil;alışıyorsun?

I work as an architect in a company.

I work in a bank.

Bir bankada &ccedil;alışıyorum.

&nbsp;

I have been working there for &hellip; months/years / since &hellip; 

Orada &hellip; aydır/yıldır / &hellip; -den/dan beri &ccedil;alışıyorum.

&nbsp;

I am a doctor. 

Ben bir doktorum.

I am unemployed.

İşsizim.

I am looking for a job.

İş arıyorum.

I am retired.

Emekliyim.

&nbsp;

What school do you attend? 

Hangi okula gidiyorsun?

Which grade are you in?

Ka&ccedil;ıncı sınıftasın?

&nbsp;

I attend &hellip; High School. 

... Lisesi&rsquo;ne gidiyorum.

I am in the first/second/third grade.

Birinci/ikinci/&uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; sınıftayım.

&nbsp;

What university do you go? 

Hangi &uuml;niversiteye gidiyorsun?

What do you study? / What is your major?

Ne okuyorsun? / B&ouml;l&uuml;m&uuml;n ne?

Which year are you in? 

Ka&ccedil;ıncı yılın?

&nbsp;

I go to Istanbul University.

İstanbul &Uuml;niversitesi&rsquo;ne gidiyorum.

I study Computer Engineering at Bogazici University.

Boğazi&ccedil;i &Uuml;niversitesi&rsquo;nde Bilgisayar M&uuml;hendisliği okuyorum.

My major is English Language Teaching.

Benim b&ouml;l&uuml;m&uuml;m İngilizce &Ouml;ğretmenliği.

I am in my first/second/third/final year. 

Birinci/ikinci/&uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml;/son yılım.

I am a freshman/sophomore/junior/senior. 

Birinci/ikinci/&uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml;/d&ouml;rd&uuml;nc&uuml; sınıf &ouml;ğrencisiyim.

I graduated from the &hellip; department of &hellip; University in &hellip; 

... yılında &hellip; &Uuml;niversitesi&rsquo;nin &hellip; b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; bitirdim.

&nbsp;

Yeni tanıdığımız bir kişinin neleri yapmayı sevdiğini sormak olmazsa olmazlarımızdan biridir. Aşağıdaki soruları tanıştığınız kişilere y&ouml;nelterek neleri yapmayı sevdiğini &ouml;ğrenebilirsiniz:

&nbsp;

What are your hobbies?

Hobilerin neler?

What do you like doing?

Ne yapmayı seversin?

What do you do in your free/spare time? 

Boş zamanlarında ne yaparsın?

&nbsp;

My hobbies are playing video games, cooking, etc. 

Hobilerim oyun oynamak, yemek yapmak, &hellip;

I like swimming, travelling, etc.

Y&uuml;zmeyi, gezmeyi, &hellip; severim.

I go to the cinema in my free time.

Boş zamanımda sinemaya giderim.

&nbsp;

Bir turistle tanıştığınız durumlarda, ne kadar s&uuml;redir şehrinizde ya da &uuml;lkenizde bulunduğunu da ş&ouml;yle sorabilirsiniz:

&nbsp;

John: How long have you been here / in the United States? 

Ne kadar s&uuml;redir buradasın / ABD&rsquo;desin?

&nbsp;

Michel: I have been here for 5 months / since 2019. 

5 aydır / 2019&rsquo;dan beri buradayım.

&nbsp;

Son olarak, tanıştığınız kişinin numarasını ya da sosyal medya profilini isteyebilirsiniz:

&nbsp;

Franklin: Could you give me your phone number? 

Bana telefon numaranı verebilir misin?

Celine: Sure, it is &hellip; 

Tabii ki, numaram &hellip;

&nbsp;

Adrian: Can I add you on Facebook/Instagram/LinkedIn, etc. 

Seni Facebook/Instagram/LinkedIn&rsquo;de ekleyebilir miyim?

Peter: Of course, my username is &hellip; 

Elbette, kullanıcı adım &hellip;

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde uluslararası reg&uuml;lasyonlara&nbsp;uygun hazırlanan&nbsp;eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda ihtiya&ccedil; duyabileceğiniz, seviyenize uygun İngilizce konuşma diyaloglarını her ders pratik yapabilirsiniz.


İngilizce Tanışma Diyaloglarını Öğrenin

T&uuml;rk&ccedil;ede gizli &ouml;zne olmadığından dolayı aitliğin vurgulanabilmesi i&ccedil;in İngilizcedeki aitlik sıfatlarını biliyor olmanız olduk&ccedil;a &ouml;nem taşıyor.&nbsp;&Ouml;rneğin, T&uuml;rk&ccedil;ede &nbsp;&ldquo;Benim evim kırmızıdır.&rdquo; yerine &ldquo;Evim kırmızıdır.&rdquo;&nbsp; gibi bir c&uuml;mle kurabiliyoruz ancak İngilizcede aynı şekilde c&uuml;mle kurmamız m&uuml;mk&uuml;n değil. Bu sebeple, aitlik sıfatlarını doğru kullanabilmemiz gerekiyor. 

&Ouml;ncelikle bu sıfatlara g&ouml;z atmak gerekirse,

My - benim

Your - senin

Our - bizim

Their - onların

His - onun (erkekler i&ccedil;in)

Her - onun (kadınlar i&ccedil;in)

Its - onun (hayvanlar ve cansız varlıklar i&ccedil;in)

&nbsp;

What is your name? (Senin adın nedir?)

My name is Mina. (Benim adım Mina.)

&#39;&#39;your&#39;&#39; ve &#39;&#39;my&#39;&#39; kelimeleri kendisinden &ouml;nce gelen ismin (name) kime ait olduğunu g&ouml;steriyor.


	Our uncle lives in Istanbul.


&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; (Amcamız İstanbulda yaşar.)

&nbsp;


	I saw his girlfriend.


(Onun kız arkadaşını g&ouml;rd&uuml;m.)

&nbsp;


	This is her pencil.


(Bu onun kalemi.)

&nbsp;


	Their room is small.


(Onların odası k&uuml;&ccedil;&uuml;k.)

&nbsp;


	My cat finished its milk.


( Kedim s&uuml;t&uuml;n&uuml; bitirdi.)

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde uluslararası reg&uuml;lasyonlara&nbsp;uygun&nbsp; eğitim m&uuml;fredatı ile her ders İngilizce konuşursunuz. Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&#39;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı derslerinde yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imk&acirc;nı bulursunuz. G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda da bu bilgileri &ouml;zg&uuml;venle kullanabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz. 


İngilizcedeki Aitlik Sıfatlarını Öğrenin!

Nasıl İngilizce D&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;r?

İngilizce konuşurken deneyimlediğiniz duraklamaların ve yoğun kelime bilgisi ihtiyacının sebebini hi&ccedil; d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;n&uuml;z m&uuml;? Konuşmayı hedeflediğiniz dildeki bir c&uuml;mle, ağzınızdan &ccedil;ıkmadan &ouml;nce aklınızda bir &ccedil;eviri s&uuml;recine uğruyor ve b&ouml;yle akıcı konuşmanızı ve bir sohbete rahat bir şekilde dahil olmanızı engelliyorsa yaşadığınız bu problemin olduk&ccedil;a yaygın olduğunu bilmelisiniz. İyi haber ise uygulayacağınız ve pratiğini yapacağınız birtakım egzersizlerle zihindeki bu &ccedil;eviri s&uuml;recinden kurtulmak ve hedeflediğiniz dilde d&uuml;ş&uuml;nmeden konuşmak m&uuml;mk&uuml;n. 

Etrafınızdaki objeleri aklınızda İngilizceleriyle eşleştirin

Uygulaması minimum efor gerektiren bir egzersiz olup yapmanız gereken tek şey evinizde, iş yerinizde, marketteki objelere bakıp İngilizcelerini d&uuml;zg&uuml;n bir telaffuzla tekrar etmek ki bu sayede telaffuzunuzu geliştirmek adına da kendinize yatırım yapıyor olun. Bu aşamada bilmediğiniz ve her g&uuml;n karşılaştığınız veya yeni girdiğiniz ortamlardaki objelerin anlamları i&ccedil;in s&ouml;zl&uuml;k kullanabilir bu kelimelerin de telaffuzlarını &ouml;ğrenebilirsiniz. B&ouml;ylece zihniniz o obje ile İngilizcesi arasında ana dilinizin dışında bir eşleşme kuracak ve zamanla pratik bir şekilde bu kelimeleri konuşurken kullanabileceksiniz. 

Basit c&uuml;mlelerle d&uuml;ş&uuml;n&uuml;n

Kendinize bir c&uuml;mle başlangıcı se&ccedil;in. C&uuml;mleniz yaşadığınız şehir, kendiniz &ldquo;I am ________&rdquo;, erkek arkadaşınız &ldquo;My boyfriend is______&rdquo;, d&uuml;n yediğiniz bir tabak yemek &ldquo;The dish was __________&rdquo; hakkında olabilir.

&ldquo;Istanbul is _________&rdquo;

C&uuml;mlenin devamını aklınıza gelen ve karmaşık olmayan yapılarla yapabildiğiniz kadar yeniden s&ouml;yleyerek pratik yapın.

&ldquo;Istanbul is crowded.&rdquo;

&ldquo;Istanbul is beautiful.&rdquo;

&ldquo;Istanbul is my hometown.&rdquo;

&ldquo;Istanbul is close to Tekirdağ.&rdquo;

&ldquo;Istanbul is a great place to live.&rdquo;

&ldquo;Istanbul is full of historical buildings.&rdquo;

Aynı başlangıcı bir s&uuml;re pratik ettikten sonra g&ouml;zlerinizi tekrar etrafınıza &ccedil;evirin ve &ccedil;evrenizde g&ouml;rd&uuml;kleriniz hakkında birer c&uuml;mleyle pratiğinizi yapmaya başlayın.

&ldquo;The couch is comfortable.&rdquo;

&ldquo;The table is tidy and clean.&rdquo;

&ldquo;These pillow are really soft.&rdquo;

Tarif etmeyi başaramadığınız bir şeyle karşılaştığınızda artık ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz! Not alın ve s&ouml;zl&uuml;kten anlamını kontrol edin. B&ouml;ylece bildiğiniz kelimeleri pratik ederken yenilerini &ouml;ğrenmeye de devam edin.

İngilizce-İngilizce s&ouml;zl&uuml;k kullanın

İngilizce-İngilizce s&ouml;zl&uuml;k kullanırken bilmediğiniz bir kelimeyi İngilizce a&ccedil;ıklamasından yola &ccedil;ıkarak &ouml;ğreneceğiniz i&ccedil;in aslında fark etmeden anadil fakt&ouml;r&uuml;n&uuml; aradan &ccedil;ıkarırsınız ve bu şekilde &ouml;ğrendiğiniz kelimelerle konuşurken aklınızdan c&uuml;mleyi &ccedil;evirmenize gerek bile kalmaz.

https://www.oxfordlearnersdictionaries.com/

Oxford Learners&rsquo; Dictionary i&ccedil;indeki kelimelerin anlamları basit ve yalın bir şekilde a&ccedil;ıklandığı ve &ouml;rneklendiği i&ccedil;in bu y&ouml;ntemle İngilizce &ouml;ğrenmeye olduk&ccedil;a yardımcı. Cambridge, Merriam-Webster gibi diğer kaynakların da &ldquo;Learners&rsquo; Dictionary&rdquo; kısımlarından yararlanabilirsiniz. 

Kendinizle İngilizce sohbet edin

Kendinizle konuşurken baskı ya da stres altında olmayacağınız i&ccedil;in en rahat şekilde konuşma pratiğinizi ger&ccedil;ekleştirebilirsiniz. &Ccedil;amaşırlarınızı makinaya atarken, yemek yaparken i&ccedil;inizde yapmanız gerekenleri kendinize anlatabilir o esnada yapıyor olduğunuz şeyleri sesli olarak a&ccedil;ıklayabilirsiniz. Bu k&uuml;&ccedil;&uuml;k sohbetlerin g&uuml;nl&uuml;k olarak 2 dakika s&uuml;rmesi bile yeterli olur. Başlangı&ccedil;ta aklınıza konuşacak bir şey gelmeyebilir ama stres yapmayın bu da tıpkı bir kas gibi zaman i&ccedil;inde g&uuml;&ccedil;lenecek ve daha uzun s&uuml;re boyunca yorum yapabilmeye, sohbet edebilmeye başladığınızda ne kadar keyifli olduğunu fark edeceksiniz. Bu egzersizde &ouml;nemli olan, d&uuml;ş&uuml;nmeden konuşabilme refleksinizi g&uuml;&ccedil;lendirmek bu y&uuml;zden planlamadan, bilin&ccedil; akışınızla konuşmaya gayret edin.&nbsp; 

Her g&uuml;n yaptığınız bir şeyi, İngilizce yapın

Alışveriş listeniz? Yapılacaklar listeniz? Attığınız tarihler? Bunlar hayatınızın i&ccedil;inden ve İngilizce not tutarak yapabileceğiniz şeylerden yalnızca bazıları. Google aramalarınızı İngilizce yapabilir, haberleri NPR gibi uluslararası kaynaklardan okuyarak ya da dinleyerek takip edebilirsiniz.

Bir şey yapmayı İngilizce olarak &ouml;ğrenin

Bir yemek yapmak, origami bir kuş yapmak veya bir şeyi &ccedil;izmek gibi aktivitelerin aramasını İngilizce yapıp yalnızca İngilizce talimatlarını anlamaya &ccedil;alışıp onlardan yola &ccedil;ıkarak &ouml;ğrenin. Bu egzersiz anlamaya olan motivasyonunuzu artıracak ve anadili aradan &ccedil;ıkarmak adına olduk&ccedil;a faydalı olacak. 

G&uuml;n i&ccedil;inde ne yaptığınızı İngilizce g&ouml;zden ge&ccedil;irin

Bu egzersizin en iyi yanı her g&uuml;n ve her yerde pratik edilebilecek olması! Karşınızda biri varmış&ccedil;asına g&uuml;n&uuml;n&uuml;z&uuml; anlatmak İngilizceyi d&uuml;ş&uuml;nmeden konuşabilmek i&ccedil;in yapılabilecek en etkili şeylerden biri.&nbsp; 


İngilizce Düşünmek İçin Tavsiyeler

Deyimler g&uuml;nl&uuml;k yaşantımızın ayrılmaz bir par&ccedil;asıdır. Tıpkı T&uuml;rk&ccedil;enin deyimler ve atas&ouml;zleri a&ccedil;ısından zengin olması gibi d&uuml;nya dili olan İngilizcede de deyimler yaygın olarak kullanılır. 

&nbsp;G&uuml;nl&uuml;k konuşmalarda başımızdan ge&ccedil;enleri anlatırken konuyu daha enteresan hale getirmek i&ccedil;in deyimlere başvururuz zira deyimler benzetmelerle anlatımımızı g&uuml;&ccedil;lendiren ve ilgi &ccedil;ekici kılan toplumlara &ouml;zg&uuml; tabirlerdir. Bir dili kullanmanın yanı sıra onun deyimlerini de ustalıkla kullanmak aslında o dile ve k&uuml;lt&uuml;re ne kadar h&acirc;kim olduğunuzun bir g&ouml;stergesidir. 

Ana dili İngilizce olan insanlarla konuşurken duyabileceğimiz ve hatta kullanabileceğimiz atas&ouml;zleri ve deyimlerden bazıları ve anlamlarını aşağıda bulabilirsiniz.

&nbsp;


	A friend in need is a friend indeed: İyi dost kara g&uuml;nde belli olur.


When George helped me with Maths, I learned the meaning of &ldquo;A friend in need is a friend indeed.&rdquo;

George bana matematik dersi i&ccedil;in yardım ettiğinde, iyi dostun kara g&uuml;nde belli olduğunu anladım.

&nbsp;


	To be as thick as thieves: Aralarından su sızmamak.


Max and Chris are together all the time nowadays, they&rsquo;re as thick as thieves.

Max ve Chris son zamanlarda beraber takılıyorlar, aralarından su sızmıyor.

&nbsp;


	Be on the same page: Hemfikir olmak, aynı d&uuml;ş&uuml;nmek


I just want to be sure we&rsquo;re all on the same page about this.

Herkesin bu konuda hemfikir olduğundan emin olmak istiyorum.

&nbsp;


	Bury the hatchet: Bir kavgayı, savaşı, tartışmayı bırakmak/tatlıya bağlamak, barışmak


Let&rsquo;s stop arguing and bury the hatchet.

Tartışmayı bırakalım ve olayı tatlıya bağlayalım.

&nbsp;


	Build bridges: Farklı kişiler arasında iletişim kurmak, ilişkileri g&uuml;&ccedil;lendirmek.


The police are trying to build bridges with the local community.

Polis, yerel halk ile ilişkilerini g&uuml;&ccedil;lendirmeye &ccedil;alışıyor.

&nbsp;


	Joined at the hip: Ayrılmaz ikili, G&ouml;beği beraber kesilmiş.


Every time I see Lewis, Nick is right there with him. Those two are really joined at the hip nowadays.

Ne zaman Lewis&rsquo;i g&ouml;rsem Nick&rsquo;de hemen yanında oluyor. Bug&uuml;nlerde g&ouml;bekleri beraber kesilmiş gibi dolaşıyorlar.

&nbsp;


	Blood is thicker than water: Aile bağları arkadaşlık bağlarından daha &ouml;nemlidir. Aile her şeyden &ouml;ncedir.


&nbsp;

My friends are going for a camping trip during the weekend but I have to help my brother with his shifting. Blood is thicker than water, after all.

Arkadaşlarım bu hafta sonu kamp yapmaya gidecekler ancak ben erkek kardeşime yardım etmek i&ccedil;in burada olacağım. Ne de olsa aile her şeyden &ouml;nce gelir.


İlişki ve Arkadaşlık ile Alakalı Deyimler ve Atasözleri

İnsan kaynakları uzmanı, iş m&uuml;lakatında başvurduğunuz departmana ve pozisyona bağlı olarak size birtakım sorular sorar. M&uuml;lakatta, şirket hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunuz, &ccedil;alışmak istediğiniz pozisyondaki deneyiminiz hakkında sorular sorulabilir. T&uuml;m bunların yanında, iş g&ouml;r&uuml;şmelerinde &ccedil;oğunlukla sorulan ve sizden &ouml;z eleştiri yapmanız beklenen sorular da y&ouml;neltilebilir. 

Bu soruları ana dilinizde daha rahat bir şekilde cevaplayabilirsiniz fakat İngilizce iş m&uuml;lakatlarında, kendinizi daha rahat ifade edebilmeniz i&ccedil;in ne diyeceğinizi tasarlamak sizin i&ccedil;in faydalı olabilir.

İngilizce iş m&uuml;lakatlarında karşılaşabileceğiniz &ldquo;G&uuml;&ccedil;l&uuml; y&ouml;nleriniz nelerdir?&rdquo; ve &ldquo;Zayıf y&ouml;nleriniz nelerdir?&rdquo; sorularına hazırlıklı olmak i&ccedil;in sizinle paylaştığımız &ouml;rnekleri okuyabilirsiniz.

&nbsp;

G&uuml;&ccedil;l&uuml; Y&ouml;nleriniz Nelerdir?

Neredeyse t&uuml;m m&uuml;lakatlarda kendinize &ouml;z eleştiri yapacağınız bir b&ouml;l&uuml;m olacaktır. İşe alım uzmanının sizi tanıyacak fazla zamanı olmayacağından &ouml;t&uuml;r&uuml; kısa yoldan sizin karakteriniz hakkında bilgi sahibi olmak i&ccedil;in direkt sorular soracaktır. İşin pozisyonunu g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurarak vereceğiniz cevaplar sizin diğer adayların &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;menizi sağlayabilir. &Ouml;rneğin, kurumsal bir firmanın marka iletişimi pozisyonuna başvuruda bulunuyorsanız, sorumluluk almanın sizin i&ccedil;in motivasyon kaynağı olduğunu s&ouml;ylemek g&ouml;r&uuml;şmenin akıbeti a&ccedil;ısından olumlu sonu&ccedil;lanacaktır.

Yine işin pozisyonuna bağlı olarak, şirket i&ccedil;erisinde ger&ccedil;ekleşmesi olası bir senaryoda ne yapacağınız sorulabilir.&nbsp; Ya da direkt &ldquo;What are your strenghts?&rdquo;, &ldquo;G&uuml;&ccedil;l&uuml; y&ouml;nleriniz nelerdir?&rdquo;&nbsp;gibi sorular size y&ouml;neltilebilir

&nbsp;&ldquo;I consider myself to be a team-player. I like working with other people and I think that it&rsquo;s easier to achieve something when everyone works together.&rdquo; 

&ldquo;Kendimi bir takım oyuncusu olarak g&ouml;r&uuml;yorum. Başkalarıyla &ccedil;alışmaktan hoşlanırım; İnsanlarla birlikte &ccedil;alışıldığında bir şeyler başarmanın daha kolay olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum.&rdquo; diye cevaplayabilirsiniz.

&nbsp;

Zayıf Y&ouml;nleriniz Nelerdir?

İnsan kaynakları uzmanı, zayıf y&ouml;nleriniz hakkında bilgi sahibi olmak isteyebilir. Zayıf y&ouml;n&uuml;n&uuml;z&uuml;n olmadığını s&ouml;ylemeniz ya da sadece zayıf y&ouml;n&uuml;n&uuml;z&uuml; a&ccedil;ıklama yapmadan s&ouml;ylemek uzmanın sizin hakkınızda yanlış izlenime kapılmasına yol a&ccedil;abilir. İşe alım uzmanları bu soruyu, zayıf y&ouml;nlerinizi nasıl telafi ettiğinizi &ouml;ğrenmek istediği i&ccedil;in sorar.

&ldquo;What are your weaknesses?&rdquo;

Mesela, &ldquo;I used to like to work on one project to its completion before starting on another, but I&rsquo;ve learned to work on many projects at the same time, and I think It allows me to be more creative and effective.&rdquo;

&ldquo;&Ccedil;alıştığım proje dışında başka bir projeye başlamadan işimi bitirene kadar aynı proje &uuml;zerinde &ccedil;alışmayı severdim, ama aynı anda bir&ccedil;ok projede &ccedil;alışmayı &ouml;ğrendim ve bunu yapmamın daha yaratıcı ve etkili olmamı sağladığını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum.&rdquo; şeklinde cevap verebilirsiniz.

&nbsp;

İngilizce yapılan iş m&uuml;lakatlarında rahat&nbsp;bir şekilde kendinizi ifade edebilmek &ccedil;ok &ouml;nemlidir.&nbsp;Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&#39;n&uuml;n 8 kişilik sınıflarında ilk dersten itibaren İngilizce konuşarak &ouml;zg&uuml;ven kazanırsınız. B&ouml;ylece&nbsp;sınıfınızda sizinle aynı seviyede olan&nbsp;&ouml;ğrenciler ile alanında uzman İngilizce &ouml;ğretmenleri eşliğinde İngilizceyi&nbsp;hem konuşarak hem de dinleyerek her ders kendinizi geliştirebilirsiniz.&nbsp;

&nbsp;


Güçlü ve Zayıf Yönleriniz Nelerdir?

Telefonda İngilizce Restoran Rezervasyonu Nasıl Yapılır?

Yurt dışına &ccedil;ıktığınızda bir restoranın nasıl bir hizmet verdiğini her zaman bilemeyebilirsiniz. Bazı restoranlar rezervasyon almıyorken bazıları da rezervasyonsuz &ccedil;alışmıyorlar. 

Yurt dışına &ccedil;ıktığınızda bir restoranda yemek i&ccedil;in yer ayırtmanız gerektiğinde size yardımcı olması i&ccedil;in yaşayabileceğiniz olası bir telefon konuşması &ouml;rneği hazırladık. Aşağıdaki karşılıklı konuşmaları okuyup b&ouml;yle bir durumda nasıl yanıt vermeniz gerektiğini &ouml;ğrenebilirsiniz.

&nbsp;

Rezervasyon yapmak

Staff: Hello.

Merhaba.

Jack: Hi. Can I book a table for tomorrow evening?

Selam. Yarın akşam i&ccedil;in bir masa ayırtabilir miyim?

Staff: How many people is it for?

Ka&ccedil; kişilik olacak?

Jack: Three.

&Uuml;&ccedil;.

Staff: And what time would you like?

Saat ka&ccedil; istiyorsunuz?

Jack: At half past seven?

Yedi bu&ccedil;ukta olur mu?

Staff: Let me check ... Unfortunately, you can reserve a table for 8 or half past eight, as we&#39;re quite busy tomorrow evening.

Bir bakayım &hellip; Ne yazık ki, yarın akşam olduk&ccedil;a yoğun olduğumuzdan &ouml;t&uuml;r&uuml;, saat 8 ya da sekiz bu&ccedil;uk i&ccedil;in yer ayırtabilirsiniz.

Jack: Okay, no problem. Eight, then.

Peki, sorun değil. Sekiz &ouml;yleyse.

Staff: Would you like a table on the balcony / outside / by the window?

Balkonda / dışarıda / pencere kenarında mı masa istersiniz?

Jack: By the window, if possible.

Pencere kenarında, eğer olabilirse.

Staff: Okay. May I have your name?

Tamamdır. Adınızı alabilir miyim?

Jack: Jack.

Staff: OK, so that&#39;s a table for three at eight tomorrow evening.

Tamamdır, o zaman yarın akşam 8 i&ccedil;in &uuml;&ccedil; kişilik masa diyoruz?

Jack: That&rsquo;s right. Thank you, and bye!

Doğrudur. Teşekk&uuml;rler ve g&ouml;r&uuml;ş&uuml;r&uuml;z!

Staff: Hope to see you soon, bye!

Sizi yakında g&ouml;rmek &uuml;zere, g&ouml;r&uuml;ş&uuml;r&uuml;z!

&nbsp;

Rezervasyonda değişiklik yapmak

Staff: Hello.

Merhaba.

Jack: Hello, I called you earlier today to book a table for three and I was wondering if I could make it for five instead?

Merhaba, bug&uuml;n &uuml;&ccedil; kişilik masa ayırtmak i&ccedil;in sizi bug&uuml;n erken saatlerde aramıştım ve &uuml;&ccedil; yerine beş kişilik masa yapabilir miyiz diye merak ediyordum.

Staff: All right, what is the name the reservation is under?

Tamamdır, rezervasyon kimin adına?

Jack: Jack.

Staff: Table for three at eight o&rsquo;clock. So you want to make it for five. Okay, that shouldn&#39;t be a problem. There is a bigger table available, but it will be nearer the door. Is that OK?

Saat sekizde &uuml;&ccedil; kişilik masa. Masayı beş kişilik yapmak istiyorsunuz. Tamam, sorun olmaz. Daha b&uuml;y&uuml;k bir masa var; ancak kapıya yakın olacaksınız. Uygun mudur?

Jack: No problem. Is it possible to change the time to half past eight?

Sorun değil. Saati de sekiz bu&ccedil;uğa alabilme olasılığımız var mı?

Staff: Yes, it is.

Evet.

Jack: Great. See you tomorrow, bye!

&Ccedil;ok iyi. Yarın g&ouml;r&uuml;ş&uuml;r&uuml;z, g&uuml;le g&uuml;le!

Staff: See you tomorrow, bye!

Yarın g&ouml;r&uuml;ş&uuml;r&uuml;z, g&uuml;le g&uuml;le!

&nbsp;

Rezervasyonu iptal etmek

Jack: Hello. Unfortunately, I have to cancel my reservation. There has been a change of plans. Is that possible?

Merhaba. Ne yazık ki rezervasyonumu iptal etmek zorundayım. Planlarda değişiklik oldu. M&uuml;mk&uuml;n m&uuml;d&uuml;r?

Staff: Hello. Yes, no problem. What is the name the reservation is under?

Merhaba. Evet, sorun değil. Rezervasyon kimin adına?

Jack: Jack.

Staff: Okay, done. Is there anything else you would like me to help you with?

Tamamdır, halloldu. Size yardımcı olmamı istediğiniz başka bir şey var mıdır?

Jack: No, thank you. Have a good day, bye!

Hayır, sağ olun. İyi g&uuml;nler dilerim, g&uuml;le g&uuml;le!

Staff: You too, sir. Hope to see you later. Bye!

Size de efendim. Sizi sonra g&ouml;rmeyi umuyoruz. G&uuml;le g&uuml;le!

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde uluslararası reg&uuml;lasyonlara&nbsp;&nbsp;uygun&nbsp;eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken&nbsp;ifadeleri&nbsp;&ouml;ğrenir, her ders İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.


Telefonda İngilizce Restoran Rezervasyonu Nasıl Yapılır?

Zaman Edatları 

Prepositions of Time

İngilizce konuşurken en &ccedil;ok kafa karışıklığı yaratan konulardan biri olan zaman edatlarının aslında ne kadar kolay olduğunu bu yazıyı okurken fark edeceksiniz. İngilizcede zaman edatlarının karmaşık bulunmasının en b&uuml;y&uuml;k sebebi aslında at, in &amp; on olmak &uuml;zere her birinin belirli kelime &ouml;beklerinden &ouml;nce geldiğini fark etmemiş olmak. Bu yazıda bu kategorileri inceleyecek ve &ouml;rnekleri &uuml;zerinde duracağız.

İnceleyeceğimiz ilk edat at , 


	saatlerden, 
	belirli zaman dilimlerinden, 
	isminin i&ccedil;inde Day ge&ccedil;meyen tatillerden ve 
	g&uuml;n&uuml;n bazı b&ouml;l&uuml;mlerinden &ouml;nce kullanılır. 



	
		
			
			&nbsp;
			
			
			&nbsp;
			
			
			&nbsp;
			
		
		
			
			At
			
			
			At 8 am
			
			
			At breakfast
			
		
		
			
			At 3 o&rsquo;clock
			
			
			At lunch
			
		
		
			
			At 10:30 pm
			
			
			At dinner
			
		
		
			
			At noon
			
			
			At midnight
			
		
		
			
			At sunrise
			
			
			At Christmas
			
		
		
			
			At sunset
			
			
			At Thanksgiving
			
		
		
			
			At the moment*
			
			
			At the weekend
			
		
	


&nbsp;

*Diğer zaman edatları olan in &nbsp;ve on ile karşılaştırıldığında, at g&ouml;rece daha kısa s&uuml;reyi ifade eden zaman dilimleriyle kullanılır.

İkinci olarak inceleyeceğimiz edat olan on,


	g&uuml;nler,
	tarihler, 
	isminin i&ccedil;inde Day ge&ccedil;en tatillerden &ouml;nce kullanılır.



	
		
			
			&nbsp;
			
			
			&nbsp;
			
			
			&nbsp;
			
		
		
			
			On 
			
			
			On Monday
			
			
			On April 3rd
			
		
		
			
			On 8 July
			
			
			On 5 August 2021
			
		
		
			
			On Fridays
			
			
			On my birthday
			
		
		
			
			On Sunday morning
			
			
			On Saturday night*
			
		
		
			
			On Christmas Day
			
			
			On Independence Day
			
		
		
			
			On weekdays
			
			
			On the first day
			
		
		
			
			On my wedding day
			
			
			On time
			
		
		
			
			&nbsp;
			
			
			&nbsp;
			
			
			&nbsp;
			
		
	


&nbsp;

*Her ne kadar night ile at edatını kullanıyor olsak da kullanacağımız edatı hemen arkasından gelen kelimeye g&ouml;re se&ccedil;eriz. Bu durumda edatın arkasından Saturday geldiği i&ccedil;in edatı g&uuml;nlerden &ouml;nce kullanılan on olarak belirleriz.


	
		
			
			In the morning
			
			
			On Monday morning
			
		
		
			
			In the afternoon
			
			
			On Friday afternoon
			
		
		
			
			In the evening
			
			
			On Sunday evening
			
		
		
			
			At night
			
			
			On Saturday night
			
		
	


&nbsp;

İnceleyeceğimiz zaman edatlarından sonuncusu olan in; at ve on ile karşılaştırıldığında &ccedil;ok daha geniş zaman dilimlerinin &ouml;n&uuml;nde kullanılır. 


	G&uuml;n&uuml;n bazı b&ouml;l&uuml;mleri,
	Tatiller,
	Aylar,
	Mevsimler, 
	Yıllar,
	Mevsimler, 
	&Ccedil;ağlar gibi ifadelerin &ouml;n&uuml;ne gelir. 


&nbsp;

&nbsp;


	
		
			
			In
			
			
			In the morning
			
			
			In the evening
			
		
		
			
			In the Easter Holiday
			
			
			In June
			
		
		
			
			In December
			
			
			In spring
			
		
		
			
			In the spring
			
			
			In 2021
			
		
		
			
			In the 1990s
			
			
			In 3 weeks
			
		
		
			
			In the next century
			
			
			In the Ice Age
			
		
		
			
			In the past
			
			
			In the future
			
		
	


&nbsp;

&nbsp;

Zaman edatları Prepositions of Time &nbsp;ile ilgili aklımızda tutmamız gereken son nokta ise ne zaman kullanılmadıkları. Last, next, every ve this sıfatları bu zaman ifadelerinden &ouml;nce geliyorsa edat kullanılmaz.

&nbsp;

I went to Italy last summer.&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; He starts working next Monday.

The part was last night. &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; The family comes together every weekend.

I will be late this evening.&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Every year she sends me a postcard.&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; 


Zaman Edatları - At, On, In Kullanımı

İngilizcede yağmurdan nasıl bahsedilir?

Hava durumu hem T&uuml;rk&ccedil;e hem İngilizce konuşanların g&uuml;nl&uuml;k sohbetlerinde en &ccedil;ok bahsettiği konulardan biri. İngilizcede &ouml;zellikle yağmurlu havalardan, yağmurun şiddetinden ve şeklinden bahsederken g&uuml;nl&uuml;k hayatta kullanılan pek &ccedil;ok s&ouml;z &ouml;beği bulunmakta.


	What is it like outside? Is it raining or sunny?


Dışarıda hava nasıl? Yağmurlu mu g&uuml;neşli mi?

Dışarıda havanın nasıl olduğunu İngilizce olarak yukarıdaki gibi sorabiliriz. Ancak soruda ne &ldquo;weather&rdquo; ne de &ldquo;air&rdquo; kelimesi ge&ccedil;iyor. Bunun sebebi İngilizcede havadan bahsederken &ldquo;it&rdquo; zamirinin kullanılıyor olması.


	How is it outside? Is it still raining?


Dışarıda hava nasıl? Hala yağmurlu mu?


	Yes, it is 14 degrees today.


Evet, hava bug&uuml;n 14 derece.


	It&rsquo;s raining. 


Yağmur yağıyor.

İngilizcede yağmurun yağdığını s&ouml;ylemenin en sık kullanılan y&ouml;ntemi &ldquo;It&rsquo;s raining&rdquo; demektir. Ancak yağmurun şiddetine ve hızına g&ouml;re kullanılan &ccedil;eşitli ifadelerden de bahsedeceğiz. 


	It&rsquo;s spitting. 


Yağmur başlıyor.

İngilizcede &ldquo;t&uuml;k&uuml;rmek&rdquo; anlamına gelen &ldquo;spitting&rdquo; aynı zamanda hen&uuml;z yağmaya başlamış ve daha sağanak bir yağmurun habercisi olan ilk damlaları tarif etmek i&ccedil;in kullanılır. 


	It&rsquo;s drizzling.


Yağmur &ccedil;iseliyor. 

İngilizcede &ldquo;k&uuml;&ccedil;&uuml;k damlalarla d&uuml;şmek; &ccedil;iyin d&ouml;k&uuml;lmesi&rdquo; anlamına gelen &ldquo;to drizzle&rdquo; fiili, yağmur i&ccedil;in kullanıldığında &ldquo;Yağmur &ccedil;iseliyor&rdquo; anlamına gelir. Normal yağmur damlalarından k&uuml;&ccedil;&uuml;k damlalarla ve bazen de hafif bir sisin eşlik ettiği yağmuru tarif etmek i&ccedil;in &ldquo;It&rsquo;s drizzling&rdquo; denir. 


	It&rsquo;s only a shower.


Yağmur yağıp ge&ccedil;ecek.

İngilizcede &ldquo;duş&rdquo; anlamına geldiğini bildiğimiz &ldquo;shower&rdquo; kelimesini yağmurla ilgili kullanımların arasında da g&ouml;r&uuml;yoruz. Bunun sebebi duşun aslında kısa s&uuml;reli bir eylem olması ve yağan yağmurun da bu eyleme benzetilmesi. Yani, &ldquo;It&rsquo;s only a shower&rdquo; kısa s&uuml;re yağıp sonra duran yağmurları tanımlamak i&ccedil;in kullanılır. 


	It&rsquo;s been raining on and off all day.


Yağmur b&uuml;t&uuml;n g&uuml;n yağıp durdu.

Yukarıdaki c&uuml;mlede g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z &ldquo;on and off&rdquo; &ouml;beği İngilizcede yalnızca hava durumuna &ouml;zel olarak kullanılmıyor. &ldquo;on and off&rdquo; aslında &ldquo;arada bir&rdquo; gelip giden, başlayıp duran eylemleri tarif etmek i&ccedil;in kullanılan bir ifade. Yukarıda g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z c&uuml;mleden ise yağmurun t&uuml;m g&uuml;n bir başlayıp bir durduğunu anlıyoruz. 


	It&rsquo;s been pouring.


Sağanak yağıyor.

İngilizcede sağanak yağış i&ccedil;in kullanılan pek &ccedil;ok ifadeden biri olan &ldquo;pouring&rdquo; aslında &ldquo;bir likidin kabından aralıksız bir şekilde d&ouml;k&uuml;lmesi&rdquo; anlamına geliyor. Bu size bir şey hatırlattı mı? Evet, bardaktan boşanırcasına! 


	We got caught in a downpour.


Sağanağa yakalandık.

Tıpkı &ldquo;pouring&rdquo; ifadesinde olduğu gibi &ldquo;sağanak yağış&rdquo; anlamına gelen &ldquo;downpour&rdquo; ifadesinin arasındaki benzerliği fark etmiş olmalısınız. Aynı k&ouml;kten t&uuml;reyen bu iki ifade benzer anlamlarla kullanılmaktadır. Tek farkları &ldquo;downpour&rdquo; bir isimken, &ldquo;pouring&rdquo; ifadesinin bir sıfat olması. 

Yukarıdaki c&uuml;mlenin tamamı ise &ldquo;Sağanağa yakalandık&rdquo; anlamına geliyor. 


	It&rsquo;s bucketing down.


Sağanak yağıyor.

İngilizcede sağanak yağıştan bahsederken kullanılan ifadelerin bir diğeri &ldquo;bucketing down&rdquo;. İngilizcede &ldquo;kova&rdquo; anlamına gelen &ldquo;bucket&rdquo;, eylemin y&ouml;n&uuml;n&uuml; ifade eden &ldquo;down&rdquo; ifadesiyle birleşince g&ouml;z&uuml;m&uuml;z&uuml;n &ouml;n&uuml;ne kovadan boşanırmış gibi yağan bir yağmur geliyor. 

&nbsp;

İngiltere&rsquo;nin yağmurlu havası sebebiyle yağmuru tarif etmek i&ccedil;in sayısız ifade kullandıkları &ccedil;ok a&ccedil;ık. Bu ifadelere ek olarak yağmurda ıslanmakla ilgili de pek &ccedil;eşitli ifadeler bulunmakta. 


	I got soaking wet.


Sırılsıklam oldum.

Bazen yağmurdan ka&ccedil;amazsınız. Şemsiyenizi de evde unuttuysanız, mutlaka ıslanırsınız. İngilizcede &ldquo;ıslandım&rdquo; demek i&ccedil;in &ldquo;I got wet&rdquo; diyoruz. Tahmin de edebileceğiniz gibi &ldquo;wet&rdquo;, T&uuml;rk&ccedil;ede &ldquo;ıslak&rdquo; anlamına geliyor. Ancak İngilizcede bir fiil olan &ldquo;to soak&rdquo;, T&uuml;rk&ccedil;ede &ldquo;bir şeyi suda bekletmek, iyice ıslatmak&rdquo; anlamına geliyor. İkisini bir araya getirip &ldquo;soaking wet&rdquo; olarak kullandığımızda ise T&uuml;rk&ccedil;ede bunu karşılayan ifade &ldquo;sırılsıklam&rdquo; oluyor.


	I&rsquo;m drenched.


Sırıksıklam oldum.

İngilizcede &ldquo;birini ya da bir şeyi tamamen ıslatmak&rdquo; anlamında kullanılan &ldquo;to drench&rdquo; mesele yağmur olunca tabii ki &ldquo;Sırıldıklam oldum&rdquo; demenin farklı bir ifade şekli olarak karşımıza &ccedil;ıkıyor. 

&nbsp;


İngilizcede Yağmurdan Nasıl Bahsedilir?

Pek &ccedil;ok insan İngilizce&#39;deki gelecek zaman kipleri arasındaki farkları bulmakta zorlanır, bu y&uuml;zden bu yazımızda İngilizcedeki gelecek zaman kiplerini a&ccedil;ıklamaya &ccedil;alışacağız.

Planlar, ayarlanmış toplantılar, dilekler, vaatler vb. bir&ccedil;ok şey hakkında konuşmak i&ccedil;in gelecek zamanı kullanırız.

Ama neden kullanmamız gereken bu kadar &ccedil;ok kelime ve fiil var? Sadece &#39;will&#39; veya &#39;going to&#39; kullanamaz mıyız? Kısaca, &quot;evet, yapabiliriz, ancak doğru yapıyı kullanmaya &ccedil;alışmalıyız.&quot;

İngilizcede gelecek zaman yapilari hakkinda bir kac farkliligi asagida okuyabilirsiniz.

İlk olarak, gelecekteki bir eylemi tanımlamak i&ccedil;in kullanabileceğimiz t&uuml;m zaman ve fiillerle başlayalım:


	Be + verb + ing : He is playing tennis on Monday next week. 


&nbsp; Gelecek hafta Pazartesi g&uuml;n&uuml; tenis oynayacak.


	Be + going to + verb: I&rsquo;m going to buy a new car.


&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Yeni bir araba alacağım.


	Will / shall + verb: You left the door open. Oh, I&rsquo;ll go and shut it now.


&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Kapıyı a&ccedil;ık bıraktınız. Oh, şimdi gidip kapatacağım.

Artık gelecek i&ccedil;in kullanılacak zamanları ve fiilleri (&ccedil;oğunu) bildiğimize g&ouml;re, benzerlikleri ve farklılıkları tartışabiliriz.

A ) Be + verb + ing

Bu kipi &quot;Şimdiki Zaman- Present Continuous&rdquo; olarak adlandırsak da, kararlaştırılan ve d&uuml;zenlenen gelecek planlarından bahsetmek i&ccedil;in kullanabiliriz.


	
		
			
			Monday
			
			
			Tuesday
			
			
			Wednesday
			
			
			Thursday
			
		
		
			
			Go to movies
			
			
			Play tennis
			
			
			Study English
			
			
			Practice Kickboxing
			
		
	


&nbsp;

Ben&#39;in takvimine bakarsanız, bu hafta bir şeyler yapması gerektiğini g&ouml;rebilirsiniz. Bug&uuml;n&uuml;n Pazar olduğunu hayal edin. Karısıyla konuşuyor ve ona diyor ki:

Pazartesi g&uuml;n&uuml; sinemaya gidiyorum.

Salı g&uuml;n&uuml; tenis oynuyorum.

&Ccedil;arşamba g&uuml;n&uuml; İngilizce &ccedil;alışıyorum.

Halihazırda kararlaştırılmış ve d&uuml;zenlenmiş planlar hakkında konuşmak i&ccedil;in şimdiki zamanı kullanırız.

Not: Bu yapıyı kısaltabilirsiniz:

I am doing ???????? I&rsquo;m doing &hellip;

He is doing ???????? He&rsquo;s doing &hellip;

We are doing ???????? we&rsquo;re doing &hellip;

B) Be + going to + verb

Arkadaşınızın acil bir durumu olduğunu ve başka bir şehirde yaşadığını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;n. Bu durumda ona yardım etmek i&ccedil;in oraya gidiyorsunuz.Bu birka&ccedil; saat s&uuml;rd&uuml; ve artık yoruldunuz ve kalacak ve uyuyacak bir yere ihtiyacınız var. Bir otelde oda tutunuz ama pek de hoş bir oda değil. Bu durumda &ldquo;Ben burada kalmak istemiyorum. Yarın kalacak başka bir yer arayacağım.&rdquo; dediniz &ldquo;I don&rsquo;t want to stay here. Tomorrow I&rsquo;m going to look for somewhere else to stay.&rdquo;

&nbsp;

Bu durumda bir planınız var ve plana g&ouml;re hareket etmeye karar veriyorsunuz ama hen&uuml;z bir harekete gecmediniz. Karar verdiniz, ancak yarın i&ccedil;in kalacak bir otel odası, Air BnB veya ev ayarlamadınız.

Bu, Be + going to + verb ve Be + going to arasındaki farktır.

Başka bir &ouml;rnek:

Arkadaşın &ldquo;Ayakkabıların kirli&rdquo; diyor. Cevap veriyorsunuz: &ldquo;Evet biliyorum. Onları temizleyeceğim.&rdquo; (Onları temizlemeye karar verdiniz, ancak bu karar i&ccedil;in hen&uuml;z bir planlama yapmadınız)

Şimdiki zamana benzer şekilde, fiili şu şekilde kısaltabilirsiniz:

I am going to do ???????? I&rsquo;m going to &hellip;

He is going to do ???????? He&rsquo;s going to &hellip;

We are going to do ???????? We&rsquo;re going to &hellip;

C) Will / Shall + verb

Will ve Shall olduk&ccedil;a basit ve anlaşılır. Az &ouml;nce yapmaya karar verdiğiniz bir eylem hakkında konuşmak i&ccedil;in onları kullanırız:

Ah, kapıyı a&ccedil;ık bırakmışım. ???? Gidip kapatacağım.

&ldquo;Oh, I left the door open.&rdquo; ???? I&rsquo;ll go and shut it.

&quot;Ne i&ccedil;mek istersiniz?&quot; &quot;Ben portakal suyu alayım l&uuml;tfen&quot;

&ldquo;What would you like to drink?&rdquo; &ldquo;I&rsquo;ll have orange juice, please&rdquo;

Bu gibi durumlarda genellikle &#39;will&#39; kullanırız:

Bir şey yapmayı teklif etmek: O &ccedil;anta ağır g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Sana yardım edeceğim.

That bag looks heavy. I&rsquo;ll help you with it.

Bir şey yapmayı kabul etmek: Bu kitabı Tom&#39;a verebilir misin? Elbette, bu &ouml;ğleden sonra onu g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;mde ona vereceğim.

Can you give Tom this book? Sure I&rsquo;ll give it to him when I see him this afternoon.

Bir şeyler yapmaya s&ouml;z vermek: Bana bor&ccedil; para verdiğin i&ccedil;in teşekk&uuml;rler. Cuma g&uuml;n&uuml; sana geri &ouml;deyeceğim.

Thanks for lending me the money. I&rsquo;ll pay you back on Friday.
&nbsp;

Not: Yapıyı şu şekilde kısaltabilirsiniz:

I will, he will, she will, they will, we will ???? I&rsquo;ll, he&rsquo;ll, she&rsquo;ll, they&rsquo;ll, we&rsquo;ll 
&nbsp;

&#39;Shall&#39; ifadesini &ccedil;oğunlukla soru formlarında kullanırız:

&Ouml;ğle yemeğine gidelim mi?

Shall we go to lunch? 

Pencereyi a&ccedil;ayım mı (pencereyi a&ccedil;mamı ister misin?)

Shall I open the window (do you want me to open the window?)

Soru formunda&nbsp; &ldquo;Shall&rdquo; ve &ldquo;Will&rdquo; karşılaştırması:

Kapıyı kapatayım mı? (kapıyı kapatmamı ister misin?)

Shall I shut the door? (do you want me to shut the door?) 

kapıyı kapatır mısın (Kapıyı kapatmanı istiyorum)

Will you shut the door? (I want you to shut the door)


Future Tense / Gelecek Zaman

&Uuml;niversitede İngilizce hazırlık eğitimi almışsanız veya eğitim hayatınızda makale yazmak veya okumak durumunda kalmışsanız essay&rsquo;in ne anlama geldiğini bilirsiniz. Essay kelimesinin T&uuml;rk&ccedil;e karşılığını makale veya deneme yazısı olarak d&uuml;ş&uuml;nebilirsiniz. Size verilen konu &uuml;zerinden fikrinizi a&ccedil;ıklamanız, karşılaştırmanız veya &ccedil;&ouml;z&uuml;mlemeniz istenir. Teknoloji, sağlık, eğitim, k&uuml;lt&uuml;r ve sanat konularında &ccedil;eşitli makaleler yazmanız beklenebilir. Makale yazma konusunda endişelenmeniz &ccedil;ok normal bir durum &ccedil;&uuml;nk&uuml; ana diliniz olmayan bir dilde fikir savunmak veya antitez &uuml;retmek &ccedil;ok kolay değil. 

Hazırlık sınıfındaysanız ya da IELTS veya TOEFL gibi uluslararası ge&ccedil;erliliği olan sınavlara hazırlanıyorsanız makale yazma konusunda yetkin olmalısınız. Grameri doğru kullanarak, fikirlerinizi&nbsp; d&uuml;zg&uuml;n bir şekilde ifade ederek ve belli başlı bağla&ccedil;ları uygun kullanarak etkili bir yazı yazabilirsiniz. 

Makale yazarken dikkat etmeniz gereken bir diğer kritik nokta ise size verilen &ldquo;topic&rdquo;, yani konuyu &ccedil;ok iyi anlamanız. Eğer konuyu yanlış anlayıp başka bir konu hakkında yazı yazarsanız i&ccedil;erik olarak kusursuz bir metin yazmış olsanız bile yazdığınız makale, &ldquo;off topic&rdquo; olacaktır, diğer bir deyişle konu dışına &ccedil;ıktığınız i&ccedil;in yazdığınız makale ge&ccedil;ersiz sayılacaktır. 

Ne kadar &ccedil;ok makale yazarsanız, o kadar hızlı ilerleme kaydedersiniz. B&ouml;ylece T&uuml;rkiye&rsquo;deki veya yurt dışındaki lisans ve lisans&uuml;st&uuml; eğitim veren &uuml;niversitelere, sertifika programlarına başvurularınızda yazacağınız makale i&ccedil;in endişelenmezsiniz. 

Aşağıda g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z 7 essay (makale) t&uuml;r&uuml;n&uuml;&nbsp;ayrıntılı bir şekilde sizinle paylaşacağız!

1- Argumentative Essay (Tartışma Yazısı)

2- Compare and Contrast Essay (Karşılaştırma Yazısı)

3- Cause and Effect Essay (Neden-Sonu&ccedil; Yazısı)

4- Opinion Essay (D&uuml;ş&uuml;nce Yazısı)

5- Advantage and Disadvantage Essay (Bir konunun olumlu ve olumsuz y&ouml;nlerini tartıştığımız yazı)

6- Problem Solution Essay (Problem &Ccedil;&ouml;zme Yazısı)

7- Process Essay (S&uuml;re&ccedil; Yazısı)

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı 8 kişilik sınıflarında, ilk dersten itibaren CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatı ile g&uuml;ncel konular hakkında konuşursunuz. B&ouml;ylece her ders, İngilizce konuşma becerinizi geliştirirken g&uuml;nl&uuml;k konuşma diline de aşina olursunuz. Konuşma odaklı İngilizce eğitimlerimizin yanında ders dışı aktivitelerden biri olan Writing Club&rsquo;a katılarak, her ders yazma&nbsp;becerinizi geliştirebilirsiniz.

&nbsp;


Essay Nedir? Essay Türleri Nelerdir?

Little ve A Little Arasındaki Farklar

Gramer T&uuml;yoları

&nbsp;

A little ile little da a few ile few ile aynı bi&ccedil;imde kullanılır. &ldquo;Few&rdquo; ve &ldquo;a few&rdquo; sayılabilen s&ouml;zc&uuml;kler ile kullanılırken, &ldquo;little&rdquo; ve &ldquo;a little&rdquo; sayılamayan s&ouml;zc&uuml;kler ile kullanılır.

&nbsp;

&Ouml;rnek:

a little milk, a little flour, little time, little energy, vb.

&nbsp;

A little ifadesini &ldquo;azıcık, biraz, birazcık&rdquo; anlamlarında kullanabiliyoruz. A few ifadesinde olduğu gibi, burada da bir varlığın azıcık olduğunu belirtiriz, başka bir anlam katmaz.

&nbsp;

There is a little salt in the soup. 

&Ccedil;orbada azıcık tuz var.

&nbsp;

I always drink tea with a little sugar. 

&Ccedil;ayı hep azıcık şekerle i&ccedil;erim.

&nbsp;

We had a little chat on the bus.

&nbsp;Otob&uuml;ste azıcık konuştuk.

&nbsp;

Baştaki &ldquo;a&rdquo; harfini kaldırdığımızda, little &ldquo;&ccedil;ok az&rdquo; anlamını taşır ve genellikle olumsuzdur.

&nbsp;

There is little time left!

(&Ccedil;ok az zaman kaldı!)

&nbsp;

She has three children, so she has little freedom.

(O&rsquo;nun &uuml;&ccedil; &ccedil;ocuğu var, bu y&uuml;zden onun &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; &ccedil;ok az.)

&nbsp;

He has little self-confidence. He can&rsquo;t really talk to people.

(O&rsquo;nun kendine g&uuml;veni &ccedil;ok az. İnsanlarla pek konuşamaz.)

&nbsp;

&Ouml;NEMLİ: There is little stress in her workplace.

(O&rsquo;nun işyerinde gerginlik/stres &ccedil;ok az vardır.)

&nbsp;

Yine, &ldquo;few&rdquo; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;nde olduğu gibi &ldquo;little&rdquo; da olumlu durumlar i&ccedil;in kullanılabiliyor.

&nbsp;

G&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z gibi, İngilizcede &ldquo;a&rdquo; harfi &ouml;nem taşır. Kullanmadığınız takdirde s&ouml;ylemek istediğiniz c&uuml;mlenin dışında bir şey s&ouml;yleyebilirsiniz.

&nbsp;

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı sınıflarında, ilk dersten itibaren uluslararası eğitim m&uuml;fredatı İngilizce konuşmaya başlarsınız. Alanında uzman İngilizce &ouml;ğretmeniniz ile her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve &ouml;ğrendiğiniz yeni bilgileri kullanma imk&acirc;nı bulursunuz. Her ders İngilizce konuşarak,&nbsp; İngilizce konuşma konusunda &ouml;zg&uuml;ven kazanırsınız. Konuşma Kul&uuml;b&uuml; &ouml;ğrencilerinin yoğun ilgi g&ouml;sterdiği ders dışı aktivitelerimizden biri olan Grammar Club&rsquo;a katılarak, kendinizi eksik hissettiğiniz gramer konularını &ouml;ğrenebilirsiniz.

&nbsp;

&nbsp;


Little ve A Little Arasındaki Farklar

İngilizcede &quot;i&ccedil;in&quot; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n karşılığının &quot;for&quot; olduğunu biliyor olabilirsiniz. Peki, her durumda &ldquo;for&rdquo; kullanmak doğru mudur? Bu yazımızda sizlerle hangi durumda &quot;for&quot;, hangi durumda &quot;to&quot; kullanılması gerektiğini inceleyeceğiz.

&quot;i&ccedil;in&quot; anlamında yalnızca &quot;for&quot; kullanıldığını sanıyor ya da biliyorsanız, aşağıdaki c&uuml;mleyi b&uuml;y&uuml;k olasılıkla siz de ş&ouml;yle yazardınız:

&ldquo;She is eating less for lose weight.&rdquo;&nbsp;

Kilo vermek i&ccedil;in daha az yemek yiyor.

&nbsp;

Ancak yukarıdaki c&uuml;mle yanlıştır. Kilo vermek bir ama&ccedil;tır, değil mi? Burada, i&ccedil;in derken &quot;amacıyla&quot; demek istiyoruz işin &ouml;z&uuml;nde. İ&ccedil;in yerine amacıyla dediğinizde anlam bozulmuyor g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z &uuml;zere. &Ouml;yleyse, ama&ccedil; durumlarında for kullanamıyorsunuz ve onun yerine &quot;to&quot; kullanmanız gerekiyor.

Yukarıdaki c&uuml;mleyi de &ldquo;She is eating less TO lose weight.&rdquo; diye d&uuml;zeltmemiz gerek bu durumda.

Not: To yerine &quot;in order to&quot; ya da &quot;so as to&quot; da kullanabilirsiniz. Ama&ccedil; b&ouml;l&uuml;m&uuml; olumsuz yapıda olacaksa ikisinden birini kullanmak doğrudur:

&nbsp;

I walked on my tiptoes in order NOT to / so as NOT to wake anyone up. 

Kimseyi uyandırmamak i&ccedil;in parmak ucunda y&uuml;r&uuml;d&uuml;m.

&nbsp;

Peki bu &quot;for&quot; nerede kullanılır? İnternette izlediğiniz yabancı videoların sonunda &ldquo;Thanks for watching!&rdquo; dediklerini duymuşsunuzdur. Burada bir ama&ccedil; var mı? Yok. İzlediğiniz i&ccedil;in teşekk&uuml;rler derken izlediğinizden &ouml;t&uuml;r&uuml;/dolayı teşekk&uuml;rler demek istiyorlar.

&nbsp;

Eylem kullanmadan da for kullanabildiğimiz durumlar var. &Ouml;rneğin:

I am going to work for the project.

Proje i&ccedil;in işe gidiyorum.

&nbsp;

Burada aslında bir ama&ccedil; var. Eylem olmadan da ama&ccedil;tan s&ouml;z edilebiliyor bu t&uuml;r durumlarda. For&#39;dan sonra bir noun (ad) getirebiliyorsunuz.

T&uuml;rk&ccedil;ede yukarıdaki &uuml;&ccedil; durumda da i&ccedil;in kullandığımız &quot;i&ccedil;in&quot; İngilizcede hangisini kullanacağımız kafa karıştırıcı olabiliyor.

Son olarak for&#39;un başka bir kullanımından s&ouml;z edelim. Bir varlığın işlevinden ya da &ouml;zelliğinden s&ouml;z ederken to kullanılmaz, for kullanılır.

&Ouml;rnek:

The PC is used for storing data.&nbsp;

Bilgisayar, veri saklamak i&ccedil;in kullanılır.

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun, g&uuml;ncel konulardan oluşan eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.&nbsp;Ders dışı aktivitelerimizden biri olan Grammar Club etkinliğimize katılabilir, gramerde eksik olduğunuz konuları tamamlayabilirsiniz.


İngilizcede “for” ve “to” Nasıl Kullanılır?

Ana dilimiz olan T&uuml;rk&ccedil;ede fark etmişsinizdir, kitaplarda okuduğumuz T&uuml;rk&ccedil;e ile g&uuml;nl&uuml;k kullandığımız konuşma dili arasında b&uuml;y&uuml;k fark var. Konuşma dilimizin, izlediğimiz ve okuduğumuz yayınlara da yansıdığını g&ouml;rebiliyoruz. Bazı olaylara karşı tepkilerimiz değişiyor, s&ouml;zl&uuml;kte karşılığı olmayan ifadeler kullanıyoruz. İşte bunlara İngilizcede slang deniliyor, T&uuml;rk&ccedil;e karşılığı tam olmasa da sokak ağzı olarak &ccedil;evirebiliriz.

Bu durum tabii ki İngilizcede de var. Hatta İngilizce, d&uuml;nyada &ccedil;ok fazla insanın bu dili konuşmasından kaynaklı olarak yeni tabirlere ve ifadelere daha a&ccedil;ık.

Yabancı dil konuşan insanlar ile konuşurken ya da dizi ve filmlerde sık rastlayacağınız ifadeleri sizin i&ccedil;in listeledik. 

Keyifli okumalar dileriz!

&nbsp;

1. UNREAL

Tarif edilemeyecek kadar g&uuml;zel olan olaylar i&ccedil;in kullanılır.

- I love this party, it&rsquo;s just unreal!

Bu partiyi sevdim, inanılmaz!

&nbsp;

2. KUDOS 

Tebrikler anlamında kullanılır.

-&nbsp;Kudos for organising this party. It&rsquo;s brilliant!

Partinin organizasyonu i&ccedil;in tebrikler, şahane olmuş!

&nbsp;

3. BOTTOM LINE

Asıl mesele anlamında kullanılır. T&uuml;rk&ccedil;ede g&uuml;nl&uuml;k hayatta kullandığımız, &ldquo;asıl mevzu&rdquo; ile eş değer anlama gelmektedir. 

-The bottom line is we just don&rsquo;t have enough money to make it work.

Asıl mesele bu işi yapmak i&ccedil;in yeterli paramızın olmaması.

&nbsp;

4. DISS 

Birine saygısız davranmak anlamına gelmekle beraber, g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde &ouml;zellikle rap&ccedil;iler arasında &ldquo;kışkırtma&rdquo; anlamında da kullanılmaktadır. 

- Stop dissing her behind her back. Show some respect!

Ona arkasından laf atmayı bırak. Biraz saygı g&ouml;ster!

&nbsp;

5. DIG 

Bir şeyi &ccedil;ok sevdiğini belirtirken kullanılan bir s&ouml;zc&uuml;kt&uuml;r.

- Hey, I dig your new style. Where did you buy that t-shirt?

Yeni tarzına bayıldım! Tiş&ouml;rt&uuml;n&uuml; nereden aldın? 

&nbsp;

6. ACE 

İki anlamı vardır; biri bir şeyi &ccedil;ok beğendiğin zaman kullanılır, diğeri ise bir şeyi başardığın zaman &lsquo;işte bu, başardım&rsquo; anlamında kullanılır.

A:&nbsp;Ace! I just got a promotion at work!

B: Robert aced his physics exam!

&nbsp;

A:&nbsp;İşte bu! İşimde terfi aldım!

B: Robert fizik sınavından başarıyla ge&ccedil;ti!

&nbsp;

7. ALL RIGHT? 

&Ouml;zellikle dizi ve filmlerde sık&ccedil;a karşılaştığımız bir soru tarzı olarak merhaba, nasılsın sorusu yerine ge&ccedil;er.

A:&nbsp;All right?

B:Good thanks, you all right?

&nbsp;

A:&nbsp;İyi misin?

B: İyiyim teşekk&uuml;rler, sen iyi misin? 

&nbsp;

8. FULL OF BEANS 

Y&uuml;ksek enerjili kişileri tanımlamak i&ccedil;in kullanılır, bizdeki &lsquo;arpası fazla gelmek&rsquo; deyiminin benzeridir.

- All the children were full of beans at the party today. I couldn&rsquo;t get any of them to sit still!

&nbsp;Bug&uuml;n partide b&uuml;t&uuml;n &ccedil;ocuklar fazla enerjiklerdi. Hi&ccedil;birinin oturmasını sağlayamadım!

&nbsp;

9. PIECE OF CAKE 

Bir şeyin &ccedil;ok kolay olduğunu anlatmak i&ccedil;in kullanılan bir s&ouml;z &ouml;beğidir. T&uuml;rk&ccedil;ede kullandığımız &ldquo;&ccedil;ocuk oyuncağı&rdquo; benzetmesi gibi d&uuml;ş&uuml;nebilirsiniz.

A: What did you think of the exam? I thought it was really difficult.

B: No, it was a piece of cake!

&nbsp;

A: Bug&uuml;nk&uuml; sınav hakkında ne d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorsun? Bence ger&ccedil;ekten zordu.

B: Hayır, &ccedil;ocuk oyuncağıydı!

&nbsp;

10. BLIMEY 

Şaşırma tepkisidir, bizdeki &lsquo;hadi ya!&rsquo; tepkisine benzer.

-&nbsp;Blimey, look at all this mess here! I&rsquo;d only left the house for an hour, and look what you&rsquo;ve done.

Vay canına! Şu kargaşaya bak! Yalnızca bir saatliğine evden ayrıldım, yaptıklarına bak!

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı 8 kişilik sınıflarında, ilk dersten itibaren CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatı ile g&uuml;ncel konular hakkında konuşursunuz. B&ouml;ylece her ders, İngilizce konuşma becerinizi geliştirirken g&uuml;nl&uuml;k konuşma diline de aşina olursunuz.


İngilizce konuşurken kullanabileceğiniz 10 İfade! 

İngilizce konuşmak ve anlamak neredeyse okur yazarlık kadar &ouml;nem taşıyor. Ana dilinizi konuştuğunuz bir yerde yaşıyor olsanız bile &ccedil;evrenize baktığınızda İngilizcenin yaşamınızın ne kadar i&ccedil;inde olduğunu g&ouml;rebilirsiniz. Bu durumda, İngilizce bilmenin &ouml;nemini kavrayıp adım atabilirsiniz ya da &ccedil;oğu şeye yabancı kalabilirsiniz.

İngilizce hayatınızın bu kadar i&ccedil;indeyken, sadece T&uuml;rk&ccedil;e yazılmış haber kaynaklarını değil, İngilizce yazılan t&uuml;m yazıları okuyabilirsiniz, yabancı bir kişiyle yardım almadan konuşabilirsiniz ya da d&uuml;nyayı tek başınıza gezebilirsiniz. Bunları ger&ccedil;ekleştirmek zor değil, İngilizcenizi geliştirerek t&uuml;m bunları tek başınıza yapabilirsiniz.

Sizler i&ccedil;in kendi imk&acirc;nlarınız ile İngilizcenizi geliştirmenin 4 yolunu sıraladık.

Keyifli okumalar! J

1. İngilizce şarkılar dinleyin

Şarkı dinlemek, en kolay ulaşabileceğiniz aktivitelerden biri olabilir, &uuml;stelik m&uuml;zik dinlerken başka bir işle de ilgilenebilirsiniz; y&uuml;r&uuml;rken, hatta yemek yaparken bile dinleyebilirsiniz. İngilizceyi duymak, &ouml;z&uuml;msemek, kelimelerin nasıl telaffuz edildiğini duymak İngilizce &ouml;ğrenme s&uuml;reciniz i&ccedil;in olduk&ccedil;a &ouml;nemlidir. Şarkıların s&ouml;zlerini okuyup tekrar şarkıyı dinlediğinizde hem bir dilin nasıl kullanıldığını &ouml;ğreneceksiniz, hem de m&uuml;zik eşliğinde duyduğunuz i&ccedil;in daha kolay &ouml;ğreneceksiniz.

2.Bol bol dizi izleyin

Muhtemelen şimdiye kadar binlerce kez bu &ouml;neriyi duymuşsunuzdur. İngilizce &ouml;ğrenmenin en klasik ama eğlenceli yollarından biri olan dizi izlemek, iletişimin her halini g&ouml;rebileceğiniz en keyifli aktivitelerden biri. Oyuncuların, jest ve mimikleriyle konuşurken ne anlatmak istediğini İngilizce altyazı ile takip ederek kavrayabilirsiniz. T&uuml;rk&ccedil;e altyazılı izlemenin size bir faydasını olmayacağını &ouml;ncelikli olarak belirtelim. Hem duyup hem de okuyarak İngilizce kelime bilgisini ve c&uuml;mlelerin kuruluş şekillerini &ouml;ğrenebilirsiniz.

&nbsp;

3.&Ouml;n&uuml;n&uuml;ze &ccedil;ıkan her şeyi okuyun ve not alın

Okumayı yeni s&ouml;kt&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z g&uuml;nler &ccedil;ok uzak gelebilir, ama heyecanınızı hatırlıyorsunuzdur. &Ouml;n&uuml;n&uuml;ze &ccedil;ıkan her şeyi okumak istiyordunuz değil mi? Gazete, dergi, kitap, televizyonda izlediğiniz altyazılar yani neredeyse yazılı olan her şey. Aynı heyecanı İngilizceye karşı da duymalısınız. &Ouml;zellikle birbirini takip eden yayınlar; gazete ve dergileri okumak hem yeni bilgiler &ouml;ğrenmenizi hem de g&uuml;ncel haberleri &ouml;ğrenmenizi sağlayacaktır. &Ouml;nemli bulduğunuz haberleri ya da ilginizi &ccedil;eken makalelerden ne anladığınızı İngilizce olarak not edebilirsiniz. Her seferinde daha uzun c&uuml;mleler yazmaya gayret edin, geriye d&ouml;n&uuml;p baktığınızda ne kadar ilerleme g&ouml;sterdiğiniz sizi heyecanlandıracak!

&nbsp;

4.İngilizce konuşun

İngilizce iletişim kurabilmek i&ccedil;in olanak bulduk&ccedil;a İngilizce konuşmaya gayret g&ouml;sterin. Turistlerin ziyaret ettiği bir şehirde yaşıyorsanız onlara yol g&ouml;sterin, &ouml;nerilerde bulunun. Yerli&nbsp;biriyle sohbet ettikleri i&ccedil;in onlar da keyif alacaklardır. Yaşadığınız şehirde turist yoksa sosyal medyayı kullanarak insanlarla iletişime ge&ccedil;ebilirsiniz, merak ettiğiniz konular varsa sorabilirsiniz ya da g&uuml;nl&uuml;k hayatınızdan bahsedebilirsiniz. İnternet sayesinde her şey bu kadar ulaşılabilirken, t&uuml;m imk&acirc;nlarınızı kullanmanızı tavsiye ediyoruz!

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;, kurulduğu g&uuml;nden bu yana T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik konuşma odaklı İngilizce sınıflarında eğitim vermeye başlayan bir İngilizce dil kursudur ve&nbsp;alanında uzman &ouml;ğretmen kadrosuyla İngilizce konuşmayı &ouml;zg&uuml;ven problemi olmaktan &ccedil;ıkarmıştır. CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatı ile eğitim veren Konuşma Kul&uuml;b&uuml;, d&uuml;nyanın &ouml;nde gelen sertifikalandırma kuruluşlarından PeopleCert&rsquo;&uuml;n dil kanadı olan LanguageCert ile yaptığı anlaşma sonucunda, &ouml;ğrencilerine ilk kez uluslararası yeterlilik sınavı sunan T&uuml;rkiye&rsquo;deki ilk eğitim merkezi oldu. Bu sayede Konuşma Kul&uuml;b&uuml; &ouml;ğrencileri, Taksim G&uuml;m&uuml;şsuyu kamp&uuml;s&uuml;nde konuşma sınavına &uuml;cretsiz girebiliyorlar.

&nbsp;


İngilizcenizi   Geliştirmenin   4  Yolu

&ldquo;Few&rdquo; ile &ldquo;A Few&rdquo; Arasındaki Farklar

Gramer T&uuml;yoları

Bu yazımızda, İngilizcede yalnızca bir harfin bile ne denli anlam değişikliğine yol a&ccedil;abileceğinin en g&uuml;zel &ouml;rneklerinden birini konu alıyoruz. İngilizce &ouml;ğrenmeye başladığınız ilk d&ouml;nemlerde b&uuml;y&uuml;k olasılıkla a few&rsquo;&uuml; &ouml;ğrenmişsinizdir. &ldquo;birka&ccedil;&rdquo; anlamına gelen bu kullanım, sayılabilen s&ouml;zc&uuml;klerle kullanılmaktadır.

&nbsp;

a few cars, a few people, a few buildings, vb.

&nbsp;

She has a few friends from Canada. (Onun, Kanada&rsquo;dan birka&ccedil; arkadaşı var.)

There are a few chairs on the balcony. (Balkonda birka&ccedil; sandalye var.)

I have a few reliable contacts abroad. (Yurt dışında birka&ccedil; g&uuml;venilir bağlantım/tanıdığım var.)

&nbsp;

Bu kullanımın tek amacı, bir varlıktan birka&ccedil; tane olduğunu belirtmektir, başka bir amacı yoktur ya da i&ccedil;inde duygu barındırmaz; ancak yanlışlıkla ya da gereksiz olduğunu d&uuml;ş&uuml;nerek &ldquo;a&rdquo; harfini ortadan kaldırdığınızda anlam değişir.

Yine arkadaşlarla ilgili bir &ouml;rnek verelim:

He is a shy person &mdash; he has few friends (O, utanga&ccedil; bir kişi &mdash; o&rsquo;nun &ccedil;ok az arkadaşı var.)

O, utanga&ccedil; biriydi ve o kişinin &ccedil;ok az arkadaşı olmasını beklersiniz, değil mi? Bir varlık eğer sayıca yetersiz ya da beklenenden azsa yalnızca few kullanırız ve genellikle olumsuz bir anlam taşır.

Few students passed the test. (&Ccedil;ok az &ouml;ğrenci sınavı ge&ccedil;ti.)

I am not really active on Instagram, so I have few photos on my profile. (Instagram&rsquo;de pek aktif değilim, bu y&uuml;zden profilimde &ccedil;ok az fotoğraf var.)

&nbsp;

&Ouml;NEMLİ: He has few problems. (Onun az sorunu var.) &ouml;rneğini ele alalım. Burada aslında olumsuz bir durum yok, değil mi? Bu t&uuml;r durumlarda few kullandığımızda yanlış olmaz ve olumlu anlama gelir.

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı 8 kişilik sınıflarında, ilk dersten itibaren CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatı ile g&uuml;ncel konular hakkında konuşursunuz. B&ouml;ylece her ders, İngilizce konuşma becerinizi geliştirirken g&uuml;nl&uuml;k konuşma diline de aşina olursunuz. Ders dışı aktivitelerimizden biri olan Grammar Club&rsquo;a katılarak, kendinizi eksik hissettiğiniz konuları &ouml;ğrenebilirsiniz.

&nbsp;


“Few” ile “A Few” Arasındaki Farklar

&nbsp;

Alışveriş yapma alışkanlıklarımız artık değişti. İstediğimiz bir &uuml;r&uuml;n i&ccedil;in saatlerce mağaza gezip bakmak yerine internetten kolayca sipariş verebiliyoruz. B&ouml;yle bir olanağımız varken d&uuml;nyanın herhangi bir yerinden almayı &ccedil;ok istediğimiz bir &uuml;r&uuml;ne ulaşabiliyoruz. 

Yurt dışından internet alışverişi yapacağınız mağazayı bilmediğiniz i&ccedil;in veya &uuml;r&uuml;n hakkında detaylı bilgi almak istediğiniz i&ccedil;in sorular sorabilirsiniz. Ya da kargonuzun nerede olduğu hakkında iletişime ge&ccedil;ebilirsiniz.

&nbsp;

İnternetten sipariş ettiğiniz &uuml;r&uuml;n hakkında soru sormak;

&ldquo;Hello,

I&rsquo;d like to know if you have the small size available for the Lydia short. I also would like to know what other colours are avaible. I really like the style of it but I&rsquo;m not sure about the quality of the fabric. 

Could you please inform me more about it?

Thank you.

&nbsp;

Merhaba,

Lydia şortunun small bedeninin stok durumunu &ouml;ğrenmek istiyorum. Ayrıca, başka hangi renklerin olduğunu da s&ouml;yleyebilirseniz &ccedil;ok sevinirim. Lydia stilini ger&ccedil;ekten &ccedil;ok beğendim ancak kumaşının kalitesinden emin değilim. 

Biraz daha fazla bilgi verebilir misiniz?

Teşekk&uuml;rler.&rdquo;

&nbsp;

Kargonuz hakkında bilgi almak;

Hello, 

My name is Burak Aksoy. I bought an item from you last week and I&rsquo;d like to know where my package is at the moment. My track number is 123456. 

Please let me know if you need more information.

Many thanks.

&nbsp;

Merhaba,

Benim ismim Burak Aksoy. Ge&ccedil;en hafta sizden bir &uuml;r&uuml;n aldım ve nerede olduğunu &ouml;ğrenmek istiyorum. Takip kodum 123456&rsquo;dır.

Daha fazla bilgiye ihtiyacınız olursa l&uuml;tfen bana ulaşın. &Ccedil;ok teşekk&uuml;rler.

*Kırmızı renkli olan yazılar, sizin yazacağınız mesajın i&ccedil;eriğine g&ouml;re değişecektir. 

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;, İngilizce konuşma odaklı bir İngilizce dil kursudur,&nbsp;CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatıyla her ders İngilizce konuşursunuz. B&ouml;ylece g&uuml;nl&uuml;k hayatınızda İngilizce konuşurken kendinizi &ccedil;ok rahat bir şekilde ifade edebilirsiniz. İngilizce konuşma odaklı eğitiminize ek olarak ders dışı aktivitelere katılarak kendinizi geliştirebilirsiniz. &Ouml;ğrencilerimizin ilgiyle takip ettiği Writing Club etkinliği ile her ders İngilizce yazı yazma becerinizi geliştirebilirsiniz.


İnternet Alışverişlerinizde İngilizce Bilgi Alabilirsiniz!

&nbsp;

G&uuml;nl&uuml;k yaşantımızda insanlara, başımıza gelen olayları ya da duyduğumuz şeyleri sık&ccedil;a anlatırız. Bunu İngilizcede yapmak istediğinizde de &ldquo;when&rdquo; ve &ldquo;while&rdquo; bağla&ccedil;larından olduk&ccedil;a yararlanıyoruz. Şimdi sizlerle, birisine bir olay anlatırken when ve while bağla&ccedil;larını nasıl kullanacağımıza bakalım.

When ve while bağla&ccedil;larının genellikle ne anlama geldiğini karıştırabiliyoruz. When&rsquo;i T&uuml;rk&ccedil;ede &ldquo;-dığında&rdquo; ya da &ldquo;-diğinde&rdquo; ekleriyle kullanıyoruz; while ise &ldquo;-iken&rdquo; olarak dilimizde bulunuyor. Yine de anlamlarını karıştırıyorsanız mantık yoluyla hangisinin kullanılacağını belirleyebilirsiniz.

- When (-dığında, -diğinde)

When&rsquo;i kullanırken g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurmanız gereken en &ouml;nemli şey, eylemin bir kez olup bitmesidir, s&uuml;reklilik olmaması gerekir. &ldquo;Kapıyı a&ccedil;tığımda bir ses duydum.&rdquo; dediğinizde, kapıyı yalnızca bir kez a&ccedil;ıyorsunuz ve bitiyor, bir s&uuml;reklilik s&ouml;z konusu değil. Bunu d&uuml;ş&uuml;nerek c&uuml;mlelerinizi kurmaya &ccedil;alışırsanız karıştırma olasılığınız daha da azalacaktır.

I heard a noise when I opened the door.

When bağlacı, kendisinden sonra gelen c&uuml;mleye anlam kazandırır. Yukarıdaki &ouml;rnekte olduğu gibi, &ldquo;... when I opened the door.&rdquo; kapıyı a&ccedil;tığımda anlamına geliyor.

C&uuml;mleye başlarken When ile başlamanızda da bir sakınca yoktur; ancak bu kez when&rsquo;li c&uuml;mlenin sonuna virg&uuml;l eklemeniz gereklidir:

When she left home, she called her husband. (Evden ayrıldığında, kocasını aradı.)

When&rsquo;i bir olayın kesintiye uğradığı durumlarda da kullanabiliyoruz, buna da interruption diyoruz. Bunun i&ccedil;in o an s&uuml;rekliliği olan bir olaydan s&ouml;z etmemiz gerekir (&ouml;rnek: televizyon izlemek). S&uuml;reklilikten, o an ger&ccedil;ekleşen olaylardan s&ouml;z ederken de &ldquo;Continuous&rdquo; yapıları kullanıyoruz, ge&ccedil;miş zamanda da bu &ldquo;the Past Simple Continuous&rdquo; olarak ge&ccedil;er.

Kapı &ccedil;aldığında televizyon izliyordum.

Televizyonu bir kez izlemiyorsunuz, bir s&uuml;reklilik var s&ouml;ylediğimiz c&uuml;mlede. &Ouml;yleyse:

I was watching TV when the doorbell rang.

Yine &ouml;nceden belirttiğimiz gibi, c&uuml;mleye when ile başlayıp ikinci c&uuml;mle ile arasına virg&uuml;l yerleştirmeniz gereklidir.

When I called him, he was doing his homework. (Onu aradığımda &ouml;devini yapıyordu.)

&Ouml;ğrencilerin kafasını karıştıran bir &ouml;rneği yorumlayalım şimdi de:

I was eating when the phone rang. (Telefon &ccedil;aldığında yemek yiyordum.)

&Ouml;ğrencilerin sorduğu soru genellikle şu oluyor: &ldquo;Telefon s&uuml;rekli &ccedil;almıyor mu?&rdquo;

Haklılar da; ancak telefonun kısa s&uuml;reli &ccedil;alıp hemen kapanması ya da uzun uzun &ccedil;alıyor olması bizi ilgilendirmemektedir. &Ouml;nemli olan şudur: Sizin yemek yemeniz kesintiye uğradı telefon &ccedil;aldığından &ouml;t&uuml;r&uuml;. Telefonun &ccedil;almaya başlaması bizim işimizi b&ouml;ld&uuml;, s&uuml;rekli &ccedil;alması değil. O y&uuml;zden when kullanılır. &Ouml;ğrencilerin dediği gibi d&uuml;ş&uuml;nseydik &ldquo;bir yandan yemek yiyorum, bir yandan da telefon &ccedil;alıyor ve yanıtlamıyorum&rdquo; gibi algılanabilir.

- While (-iken)

While bağlacı when&rsquo;e g&ouml;re daha kolay geliyor &ouml;ğrencilere. Aynı anda ger&ccedil;ekleşen ve s&uuml;reklilik taşıyan iki olayı anlatırken while kullanırız. Bunun i&ccedil;in de bize gereken yine &ldquo;the Past Simple Continuous&rdquo; olacak. &ldquo;Ben yemek yaparken arkadaşım da bulaşıkları yıkıyordu.&rdquo; gibi bir c&uuml;mle kurmak isterseniz ş&ouml;yle yazmanız gerekecektir:

My friend was washing the dishes while I was cooking.

İki olay da aynı anda ger&ccedil;ekleşiyor ve s&uuml;reklilik var. O y&uuml;zden &ldquo;was/were&rdquo; ve &ldquo;eylem + ing&rdquo; kullandık while ile birlikte. When&rsquo;de olduğu gibi, while da kendisinden sonra gelen c&uuml;mleye anlam kazandırır.

Yine when&rsquo;de olduğu gibi, c&uuml;mleye while ile başlayıp ikinci c&uuml;mle ile arasına virg&uuml;l konulması gereklidir.

&nbsp;

While we were waiting for the bus, it was raining. (Biz otob&uuml;s beklerken yağmur yağıyordu.)

Bir eylemin kesintiye uğradığı durumları (interruption) while&rsquo;da da g&ouml;r&uuml;r&uuml;z:

I had an accident while I was driving home. (Eve arabayla giderken kaza yaptım.)

Arabayla eve gitmeyi bir kez yapmadığımıza g&ouml;re, s&uuml;reklilik taşıyan bir eylem olduğundan &ldquo;&hellip;I was driving home.&rdquo; dedik; ancak kaza bir kez olur ve biter, o y&uuml;zden ge&ccedil;miş zamanla anlattık (I had an accient). Kaza yapmak da eylemimizi yarıda kesmeye neden oldu.

&nbsp;

While we were watching a film, the electricity went out. (Film izlerken elektrik gitti.)

UYARI:

&ldquo;Ben &ccedil;ocukken&rdquo;, &ldquo;ben 18 yaşındayken&rdquo;, &ldquo;ben &uuml;niversitedeyken&rdquo; gibi durumlarda while kullanılmaz, when kullanılır.

While I was a child YANLIŞ

When I was a child DOĞRU

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun&nbsp; eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda da bu bilgileri &ouml;zg&uuml;venle kullanabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz.


Geçmiş Zamanda "when" ile "while" Nasıl Kullanılır?

İngilizce t&uuml;m d&uuml;nya tarafından evrensel bir dil olarak kabul ediliyor. D&uuml;nyanın bir ucuna tatil i&ccedil;in veya&nbsp;&nbsp;iş seyahati i&ccedil;in gittiğinizde iletişim kurmak i&ccedil;in kullandığınız dil İngilizce olacaktır. Bu y&uuml;zden İngilizceyi konuşabilmek, insanlarla diyalog kurabilmek i&ccedil;in kritik &ouml;nem taşıyor.&nbsp;

İngilizce konuşmayı, aktif olarak kullanmadığınız s&uuml;rece zamanla unutmaya başlayabilirsiniz, bu &ccedil;ok olağan bir durum. Bu durum, sadece İngilizceye mahsus değil. Mesela 5 kilometreyi koşarak kısa s&uuml;rede rahat&ccedil;a tamamlayabiliyorken, antrenmanlara ara verdiğinizde daha uzun bir s&uuml;rede yorularak tamamlarsınız.&nbsp;

İngilizce konuşmak i&ccedil;in bir an &ouml;nce aksiyona ge&ccedil;melisiniz. Ertelediğiniz, harekete ge&ccedil;mediğiniz durumlarda sosyal hayatınızda da sık&ccedil;a duyduğunuz &ldquo;İngilizce konuşmam lazım!&rdquo;, &ldquo;Ben İngilizce biliyorum ama pratiğim yok&rdquo; gibi s&ouml;ylemler arkadaş toplantılarınızın pop&uuml;ler konularından biri haline gelecektir.&nbsp;

Peki, İngilizce konuşmanın size nasıl bir faydası olacak?

İngilizce konuşmanın faydalarını sizler i&ccedil;in sıraladık, keyifli okumalar.

İNGİLİZCE KONUŞMAK İ&Ccedil;İN 4 GE&Ccedil;ERLİ SEBEP!


	D&Uuml;NYA İNGİLİZCE KONUŞUYOR!


D&uuml;nyada en &ccedil;ok konuşulan dil, &Ccedil;in&rsquo;in 1 milyarı ge&ccedil;en n&uuml;fusundan da kaynaklı olarak Mandarin &Ccedil;incesidir. Fakat t&uuml;m d&uuml;nyada konuşulan en yaygın dil İngilizcedir.

Yurt dışında seyahat ederken, alışveriş yaparken, katıldığınız uluslararası konferanslarda ya da iş toplantılarında maruz kaldığınız dilin İngilizce olduğunu s&ouml;ylemek ka&ccedil;ınılmazdır. İngilizce konuşarak profesyonel ve sosyal hayatınızda kendinizi daha iyi ifade edebilir, yurt dışı seyahatlerine &ccedil;ıkabilir, iş toplantılarında şirketinizi temsil edebilirsiniz. İngilizce konuşarak yeni k&uuml;lt&uuml;rler tanıyabilir, kendinize farklı bir vizyon katabilirsiniz.&nbsp;

İngilizce bilmek, iletişim g&uuml;vencenizdir.


	SANATIN, BİLİMİN, EKONOMİNİN DİLİ; İNGİLİZCE


İnternet sayesinde istediğiniz kaynağa ulaşmak artık &ccedil;ok kolay; filmlere, şarkılara, makalelere hatta konferanslara bile dilediğiniz an ulaşabilirsiniz. Bu kaynaklara ulaşıp anlayabildiğinizde ve hakkında konuşacak seviyede bilgiye eriştiğinizde İngilizce konuşmanın faydasını k&uuml;lt&uuml;rel olarak hissedeceksiniz.&nbsp;

Şu ana kadar dinlediğiniz t&uuml;m pop&uuml;ler şarkıları, izlediğiniz filmleri d&uuml;ş&uuml;n&uuml;n, okuduğunuz kitapların, makalelerin hangi dilde yazıldığını hatırlayın. B&uuml;y&uuml;k bir kısmı İngilizce, değil mi? Mesela, şarkıları sadece kulağınıza hoş geldiği i&ccedil;in değil, anladığınız i&ccedil;in de seveceksiniz ve şarkıları b&uuml;y&uuml;k bir &ouml;zg&uuml;venle s&ouml;yleyeceksiniz. &Ccedil;ok sevdiğiniz yazarla tanışma fırsatı elde ettiğinizde kendisine kitaplarını okumaktan b&uuml;y&uuml;k keyif aldığınızı ifade edebileceksiniz.

Gittiğiniz sergilerde mutlaka dikkatinizi &ccedil;ekmiştir, &uuml;lkenin resmi dilinin yanında evrensel dil olduğu i&ccedil;in İngilizce a&ccedil;ıklaması da olur. Yurt dışında sergi gezerken aynı zamanda a&ccedil;ıklamasını okuyabilecek, gezi rehberlerine eserler hakkında soru sorabilecek, daha detaylı bilgiye ulaşabileceksiniz. Tecr&uuml;besine g&uuml;vendiğiniz bir ekonomistin beyanlarını okuyup, kendinize y&ouml;n belirleyebileceksiniz veya yabancı m&uuml;şterilerinizin olduğu bir toplantıda &ouml;ng&ouml;r&uuml;lerinizi b&uuml;y&uuml;k bir &ouml;zg&uuml;ven ile sunabileceksiniz.

Bug&uuml;n İngilizce, bilgiye ve deneyime ulaşmanın en kestirme yollarından biri olduğu i&ccedil;in İngilizce konuşmak size &ccedil;ok şey kazandıracaktır.


	İNGİLİZCE İLE ULAŞILABİLİR HAYALLER


Yabancı dil konuşmak sınırları ortadan kaldırır, yeni hedefler belirlemenize yardımcı olur. Akademik hayallerinizi sadece T&uuml;rkiye ile sınırlamazsınız, hedeflerinizi daha y&uuml;ksek tutabilirsiniz.&nbsp;

Uluslararası firmalarda &ccedil;alışmak istediğiniz pozisyona başvurmak i&ccedil;in İngilizceyi sorun etmezsiniz. İngilizce iş m&uuml;lakatlarının, yıllardır girdiğiniz iş g&ouml;r&uuml;şmelerinden ayırt etmezsiniz.&nbsp;Bug&uuml;ne kadar verdiğiniz t&uuml;m emeklerin karşılığını almak en b&uuml;y&uuml;k hakkınız, başarınıza İngilizcenin engel olmasına izin vermeyin.&nbsp;Sınırları İngilizce yeterliliğiniz değil, siz belirleyin.


	BEYİN İ&Ccedil;İN HARİKA BİR EGZERSİZDİR


Yabancı dil konuşmanın, eşsiz bir beyin egzersizi olduğunu biliyor muydunuz? &Ouml;ğrendiğiniz her yeni kelime ve gramer kuralı hafızanızı geliştirme konusunda b&uuml;y&uuml;k rol oynar. Aynı zamanda iki dil arasında ge&ccedil;iş yapmak unutkanlık gibi &ccedil;ağımızın hastalıklarından korunmanıza yardımcı olur.&nbsp;

Eğer İngilizce konuşamıyorsanız, İngilizceyi elinizdeki sayısız kaynak sayesinde dinleyerek, okuyarak ve konuşarak &ouml;ğrenmek sizin i&ccedil;in hem kusursuz bir egzersiz olacak hem de d&uuml;nyanın en ge&ccedil;erli dilini konuşarak, yaşayan bir dili her g&uuml;n geliştirme imk&acirc;nı bulacaksınız.

Ya da,

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n konuşma odaklı dersleri sayesinde T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında ilk dersten itibaren her ders İngilizce konuşacaksınız. G&uuml;ncel konulardan oluşan m&uuml;fredat sayesinde, sanattan bilime, m&uuml;ziğe kadar bir&ccedil;ok konuda seviyenize uygun sınıflarda İngilizceyi hem konuşacak hem de her ders yeni bilgiler &ouml;ğreneceksiniz.&nbsp;

B&ouml;ylece İngilizceyi sosyalleşerek &ouml;ğreneceksiniz ve m&uuml;kemmel bir beyin egzersizi yapmış olacaksınız.


Neden İngilizce Konuşmalısınız?

D&uuml;nya &uuml;zerinde milyonlarca kitap var ve bunların &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir oranı&nbsp;&nbsp;yabancı dilde yazılmış olan kaynaklardan oluşmaktadır. İstediğimiz kitabı ararken en kritik &ouml;zelliklerden biri, kitabın hangi kategoride bulunduğudur. Okuduğunuz bir kitaptan bahsederken tanımlayabilmeniz i&ccedil;in kitabın hangi t&uuml;rde olduğunu bilmeniz belirleyici olacaktır. Araştırmalarınız i&ccedil;in &ouml;nemli bir kaynak ararken kaynağın hangi kitap t&uuml;r&uuml;nde değerlendirildiğini biliyorsanız, kitaba ulaşmanız &ccedil;ok daha kısa bir zaman alacaktır.

Kitaplara ulaşmada zorluk yaşamamanız i&ccedil;in size kitap &ccedil;eşitlerini a&ccedil;ıkladığımız bir liste yaptık ve kitap &ouml;nerisinde bulunduk.

Keyifli okumalar!

&nbsp;

1. Autobiography (Otobiyografi)

Bir kişinin kendi hayatını kendisi yazdığı kitaba verilen addır.

My Life - Bill Clinton

&nbsp;

2. Biography (Biyografi)

Birinin hayat hikayesinin başkası tarafından yazıldığı kitaplardır.

Steve Jobs - Walter Isaacson

&nbsp;

3. Business&nbsp;(Mesleki)

İnsanlara kariyerlerinde yardımcı olacak &uuml;r&uuml;nler ve hizmetler hakkında yazılan kitaplardır.

Dare to Lead - Bren&eacute; Brown

&nbsp;

4. Documentary (Belgesel)

Bir konu hakkında bilgi verir. Kaynaklara dayanır.

Into the Wild - Jon Krakauer

&nbsp;

5. Environmental (&Ccedil;evre ile ilgili)

İnsanların, hayvanların ve bitkilerin yaşadığı &ccedil;evreyi konu alan kitaplardır.

The Climate Chronicles - Joe Bastardi

&nbsp;

6. Health and Wellness&nbsp;(Sağlık-Sıhhat)

Diyet, egzersiz ve sağlıklı beslenme ile ilgili konularda yazılan kitaplardır.

Food Rules: An Eater&rsquo;s Manual - Micheal Pollan

&nbsp;

7. History (Tarih)

Birlikte ele alınmış ge&ccedil;miş olaylardır, &ouml;zellikle belirli bir d&ouml;neme, &uuml;lkeye veya konuya aittirler.

A Short History of London - Sinead Fitzgibbon

&nbsp;

8. Journals (G&uuml;nl&uuml;k)

Yazarın her g&uuml;n yaptıklarını ya da anılarını yazdığı bir kitap t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

Our Bucket List Adventures: A Journal for Couples - Ashley Kusi

&nbsp;

9. Philosophy (Felsefe)

Belirli bir inan&ccedil;, değer ve ilkeler sistemi hakkında yazılan kitaplara verilen addır.

The Republic - Plato

&nbsp;

10. Politics (Politika)

Bir &uuml;lkenin y&ouml;netilme yollarının incelendiği kitap t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

Fall and Rise: The Story of 9/11 - Mitchell Zuckoff

&nbsp;

11. Scientific (Bilimsel)

Doğal ve fiziksel d&uuml;nyanın yapısı ve davranışının sistematik olarak incelenmesi.

The Cosmic Connection - Carl Sagan

&nbsp;

12. Self-Help (Kişisel Gelişim)

Kendi başınıza bir sorunu &ccedil;&ouml;zmenize, bir alışkanlığı sonlandırmanıza, bir beceri &ouml;ğrenmenize vb. yardımcı olacak y&ouml;ntemleri sunan bir kitap t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

The Seven Habits of Highly Successful People - Stephen R. Covey

&nbsp;

13. Spiritual (Dinsel, Manevi)

Yaşamın fiziksel kısımlarından ziyade dini bir yapıya dair derin duygu ve inan&ccedil;ların anlatıldığı kitaplardır.

The Four Agreements - Don Miguel Ruiz

&nbsp;

14. Sports (Spor)

İnsanları sağlıklı olmak veya eğlenmek i&ccedil;in yaptıkları her t&uuml;rl&uuml; fiziksel aktiviteyle alakalı kitaplara verilen addır.

Unbroken - Laura Hillenbrand

&nbsp;

15. Travel (Gezi)

Gezilen yerler hakkında keşfedilen, &ouml;ğrenilen, deneyimlenen şeylerin konu alındığı kitaplara verilen isimdir.

Travels with Charley: In Search of America - John Steinbeck

&nbsp;

16. Detective&nbsp;(Dedektif)

Mesleği, su&ccedil;lar hakkında araştırmak ve onlardan kimin sorumlu olduğunu bulmak olan kişiler hakkında yazılan kitaplara verilen isimdir.

The Adventures of Sherlock Holmes - Sir Arthur Conan Doyle

&nbsp;

17. Children&rsquo;s (&Ccedil;ocuk Kitabı)

&Ccedil;ocukların anlayabileceği ve zevk alacağı t&uuml;rden hik&acirc;yeler, kitaplar, dergiler ve şiirler i&ccedil;eren kitap t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

The Very Hungry Caterpillar - Eric Carle

&nbsp;

18. Crime (Su&ccedil;)

Yasaya aykırı bir eylem veya genel olarak yasadışı faaliyetlerin konu alındığı kitaplardır.

Cut and Run - Mary Burton

&nbsp;

19. Drama (Dram)

Written about an event or situation, in which there is worry or excitement and usually a lot of action.

Hamlet - William Shakespeare

&nbsp;

20. Fantasy (Fantastik)

Genellikle sihir i&ccedil;eren, ger&ccedil;ek hayattan &ccedil;ok farklı durumları konu alan kitaplara verilen addır.

Harry Potter and the Sorcerer&#39;s Stone - J.K. Rowling

&nbsp;

21. Historical Fiction&nbsp;(Tarihsel Kurgu)

Olay &ouml;rg&uuml;s&uuml;n&uuml;n ge&ccedil;mişte ge&ccedil;tiği bir edebiyat t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

Gone With the Wind - Margaret Mitchell

&nbsp;

22. Horror (Korku)

G&uuml;&ccedil;l&uuml; bir korku, şok ya da iğrenme hissi ya da b&ouml;yle bir duygu &uuml;reten bir olay hakkında kitaplar.

It- Stephen King

&nbsp;

23. Humor (Mizah)

Genellikle toplum tarafından g&uuml;l&uuml;n&ccedil; bulunan olguların veya olayların g&uuml;l&uuml;n&ccedil; şekilde anlatıldığı kitap t&uuml;rlerine verilen isimdir.

Romeo and/or Juliet - Ryan North

&nbsp;

24. Mystery (Gizem)

&Ouml;zellikle bir su&ccedil; veya cinayet hakkında, meydana gelen t&uuml;m garip olayları konu alan kitap t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

The Girl with the Dragon Tattoo -&nbsp;Stieg Larsson

&nbsp;

25. Paranormal&nbsp;(Ger&ccedil;ek &uuml;st&uuml;)

Bilinen doğal g&uuml;&ccedil;ler veya bilim tarafından a&ccedil;ıklanması m&uuml;mk&uuml;n olmayan her şeyi kapsayan kitaplara verilen isimdir.

Interview with the Vampire - Anne Rice

&nbsp;

26. Parody (G&uuml;l&uuml;n&ccedil; Taklit)

&Ouml;zellikle siyasi bir noktaya değinmek ya da bu tarzı kullanan bir yazının bir par&ccedil;ası olmak i&ccedil;in insanları veya fikirleri komik bir şekilde eleştirmenin bir yolu ile yazılan kitaplardır.

1984 - George Orwell

&nbsp;

27. Romance (Romantik)

Temanın aşk olduğu ve bu konu &ccedil;evresinde d&ouml;nen olayları konu alan kitap t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

Pride and Prejudice&nbsp;- Jane Austen

&nbsp;

28. Science Fiction (Bilim Kurgu)

&Ouml;zellikle uzay yolculuğu veya diğer gezegenler hakkında hayali bir geleceğin konu alındığı kurgu kitap t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

Time Machine - H. G. Wells

&nbsp;

29. Thriller (Gerilim)

Genellikle bir su&ccedil; &ccedil;&ouml;zme hakkında heyecan verici bir hikayesi olan bir kitap t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

Gone Girl - Gillian Flynn

&nbsp;

30. Western&nbsp;(Kovboy)

Ge&ccedil;mişte ABD&#39;nin batısındaki yaşamla ilgili hayata dayanan hikayelerin konu alındığı kitap t&uuml;r&uuml;d&uuml;r.

Land of Wolves - Craig Johnson

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı 8 kişilik sınıflarında, ilk dersten itibaren CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatı ile g&uuml;ncel konular hakkında konuşursunuz. B&ouml;ylece her ders, İngilizce konuşma becerinizi geliştirirken g&uuml;nl&uuml;k konuşma diline de aşina olursunuz. Konuşma odaklı İngilizce eğitimlerimizin yanında ders dışı aktivitelerden biri olan Reading Club&rsquo;a katılarak, her ders okuma becerinizi geliştirebilirsiniz.

&nbsp;


Kitap Türlerinin İngilizcesini Öğrenin! 

İngilizce Konuşurken Kullanabileceğiniz 10 Phrasal Verb!

İngilizce dizi veya film izlerken daha &ouml;nce duymadığınız bir&ccedil;ok s&ouml;zc&uuml;k ile karşılaşabilirsiniz. Bilmediğiniz bir s&ouml;zc&uuml;kle ya da s&ouml;zc&uuml;k yapısıyla karşılaştığınızda ne anlama geldiğini araştırmanız daha iyi &ouml;ğrenmenizi sağlayacaktır.&nbsp;B&ouml;ylece ilk defa duyduğunuz bir İngilizce s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; ya da s&ouml;zc&uuml;k yapısını c&uuml;mle i&ccedil;erisinde nasıl kullanıldığını da &ouml;ğrenebilirsiniz. Bu y&ouml;ntemi biriyle İngilizce sohbet ederken de deneyebilirsiniz. İngilizcede&nbsp;daha &ouml;nce duymadığınız bir s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n ne anlama geldiğini&nbsp;sorabilir, karşınızdaki kişiden a&ccedil;ıklamasını rica edebilirsiniz. 

Ana dili İngilizce olan biriyle sohbet ederken farklı s&ouml;zc&uuml;k ve s&ouml;zc&uuml;k yapılarını bilmeniz&nbsp;İngilizce iletişim kurarken&nbsp;hem daha iyi anlamanızı hem de kendinizi iyi ifade edebilmenizi sağlayacaktır. Bu y&uuml;zden sizler i&ccedil;in İngilizcede olduk&ccedil;a sık kullanılan phrasal verb (deyimsel fiiller) yapılarını paylaşıyoruz.

İngilizce konuşurken kullanabileceğiniz 10 phrasal verb&rsquo;&uuml; aşağıda okuyabilirsiniz.

Cheer up: Neşelenmek.

Cheer up! Everything will be alright.

Neşelen! Her şey d&uuml;zelecek.

&nbsp;

Try on: Kıyafet denemek.

Veronica tried on the dress before she bought it.

&nbsp;Veronica elbiseyi satın almadan &ouml;nce denedi.

&nbsp;

Get together: Bir araya gelmek.

I got together with my friends from high school.

Liseden arkadaşlarımla bir araya geldik.

&nbsp;

Mess up: Berbat etmek.

I messed up my job interview.

İş g&ouml;r&uuml;şmemi berbat ettim.

&nbsp;

Run out: T&uuml;kenmek.

We&rsquo;re running out of time.

Zamanımız t&uuml;keniyor.

&nbsp;

Turn down: Reddetmek.

She turned down my invitation.

Davetimi reddetti.

&nbsp;

End up: Bitmek. 

The concert will end up around midnight.

Konser gece yarısı civarı bitecek.

&nbsp;

Bump into: Rastlamak.

I bumped into my high school friend las night.

D&uuml;n akşam lise arkadaşıma rastladım.

&nbsp;

Back down: Caymak.

Nathan never backs down from his promises.

Nathan s&ouml;z&uuml;nden asla caymaz.

&nbsp;

Clean out: Temizlemek.

Joseph cleaned out his inbox.

Joseph gelen kutusunu temizledi.

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı 8 kişilik sınıflarında, CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatı ile ilk dersten itibaren&nbsp;İngilizce konuşursunuz. B&ouml;ylece her ders, İngilizce konuşma becerinizi geliştirirken g&uuml;nl&uuml;k konuşma diline de aşina olursunuz.

&nbsp;


İngilizce Konuşurken Phrasal Verb Kullanın!

&ldquo;Fewer&rdquo; mı, &ldquo;less&rdquo; mi?

&nbsp;

&ldquo;There is less people&hellip;&rdquo;

&nbsp;

T&uuml;rk&ccedil;ede &ldquo;daha az&rdquo; anlamına karşılık gelen less, g&uuml;nl&uuml;k konuşmada, ana dili İngilizce olan kişilerin de sık&ccedil;a kullandığı bir s&ouml;zc&uuml;k. Peki, less kullanmak her zaman doğru mu?

&nbsp;

Doğrusunu s&ouml;ylemek gerekirse, hayır. Ana dili İngilizce olan kişiler bile konuşurken yanlış kullanıyorlar. Yukarıdaki &ouml;rneğin doğrusunun &ldquo;There are fewer people&hellip;&rdquo; olması gerektiğini biliyor muydunuz?

&nbsp;

&ldquo;Fewer da nereden &ccedil;ıktı?&rdquo; diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Fewer da &ldquo;daha az&rdquo; anlamına gelir.

&nbsp;

&ldquo;&Ouml;yleyse hangisini kullanacağım?&rdquo; sorusunun yanıtı da neyse ki &ccedil;ok kolay:

&nbsp;

Sayılabilen (countables) ve sayılamayan (uncountables) s&ouml;zc&uuml;klerin, fewer ya da less&rsquo;ten hangisini kullanacağınızda etkisi vardır. Sayılabilenlere &ouml;rnek olarak girl, tree, book, room, vb. verebiliriz. Bildiğiniz &uuml;zere, hepsini tek tek sayabiliyoruz: Bir kız, iki kız, &uuml;&ccedil; kız&hellip; gibi. Bu durumda:

&nbsp;

fewer girls, fewer trees, fewer books, fewer rooms dememiz doğru olacaktır. Evet, sayılabilen s&ouml;zc&uuml;klerin başına fewer ekliyoruz daha az anlamını vermek i&ccedil;in.

- There are fewer students this year. 

&nbsp; Bu yıl daha az &ouml;ğrenci var.

- Fewer than 10 employees worked on the project. 

&nbsp; 10&rsquo;dan daha az sayıda &ccedil;alışan proje &uuml;st&uuml;nde &ccedil;alıştı.

- People these days are buying fewer newspapers. 

&nbsp; Bu g&uuml;nlerde insanlar daha az gazete alıyor.

&Ouml;yleyse less de sayılamayanlar i&ccedil;in kullanılır. Sayılamayanlar i&ccedil;in de time, space, snow, salt vb. verebiliriz. Sonu&ccedil;ta bir kar ya da bir tuz diyemezsiniz.

less time, less space, less snow, less salt.

- This car consumes less fuel. 

&nbsp; Bu araba daha az yakıt t&uuml;ketiyor.

&nbsp;

- I am earning less than him.

&nbsp;Ondan daha az para kazanıyorum.

- She drinks less than one litre of water a day.

&nbsp; O, g&uuml;nde 1 litreden daha az su i&ccedil;iyor.

Unutmayın!

Fewer-sayılabilen (countable)

Less-sayılamayan (uncountable).

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı sınıflarında, ilk dersten itibaren uluslararası eğitim m&uuml;fredatı İngilizce konuşmaya başlarsınız. Alanında uzman İngilizce &ouml;ğretmeniniz ile her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve &ouml;ğrendiğiniz yeni bilgileri kullanma imk&acirc;nı bulursunuz. Konuşma Kul&uuml;b&uuml; &ouml;ğrencilerinin yoğun ilgi g&ouml;sterdiği ders dışı aktivitelerimizden biri olan Grammar Club&rsquo;a katılarak, kendinizi eksik hissettiğiniz gramer konularını &ouml;ğrenebilirsiniz.


"Fewer" ile "Less" Arasındaki Farklar

Kendinizi İngilizce Nasıl Tanıtırsınız?

İngilizce Konuşma Kalıpları

G&uuml;nl&uuml;k hayatımıza devam ederken iş ortamında, arkadaşlarımızla birlikteyken ya da tek başımıza vakit ge&ccedil;irirken biriyle tanışabiliriz. Bu gibi sosyal ortamlarda farklı milletlerden insanlarla tanışabilir, İngilizce olarak kendimizi tanıtmak durumunda kalabiliriz. Bu ortamlarda kendimizi strese sokmadan basit ve anlaşılır bir İngilizceyle kendimizi tanıtabiliriz. 

İngilizce biriyle tanışma durumlarında, karşılıklı konuşmaların nasıl yapıldığını, ne sorular sorabileceğinizi ve nasıl karşılıklar alabileceğinizi sizler i&ccedil;in derledik. 

&nbsp;

Emily: Hello. What is your name? 

Merhaba. Adın ne?

Aydın: Hi. My name is Aydın. What about yours? / And you?

Selam. Benim adım Aydın. Peki ya seninki / ya sen?

Emily: My name is Emily.

Benim adım Emily.

Aydın: Glad/pleased/nice to meet you! 

Seninle tanıştığıma sevindim/memnun oldum!

Emily: Nice to meet you, too! / Likewise! 

Ben de seninle tanıştığıma memnun oldum! / Aynı bi&ccedil;imde/aynen ben de!

Emily: How do you spell your name?

Adın nasıl yazılıyor?

Aydın: A-Y-D-I-N. What about your name? 

Peki ya senin adın?

Emily: E-M-I-L-Y.

Aydın: I see. Where are you from? / What nationality are you? 

Anlıyorum. Nerelisin? / K&ouml;kenin nedir?

Emily: I am from the United Kingdom. / I am British. And you?

Ben İngiltere&#39;denim. / Ben Britanyalıyım / İngilizim. Ya sen?

Aydın: I am from Turkey. / I am Turkish.

Ben T&uuml;rkiye&#39;denim. / Ben T&uuml;rk&uuml;m.

&nbsp;

Kendinizi tanıtmak istediğiniz durumlarda,

&nbsp;

Let me introduce myself, my name is&hellip; 

Kendimi tanıtayım/tanıtmama izin verin, ben&hellip;

I would like to introduce myself, I am&hellip;

Kendimi tanıtmak isterim, ben&hellip; diye başlayabilirsiniz.

Aşağıdaki &ouml;rneklerde de adınızı, orta adınızı, takma adınızı ve soyadınızı nasıl s&ouml;yleyebileceğinizi g&ouml;rebilirsiniz:

&nbsp;

My first/given name is &hellip; 

Benim ilk/birinci adım &hellip;

My middle name is&hellip; 

Benim orta adım &hellip;)

My surname/last name is&hellip;

Benim soyadım&hellip;

You can/may call me &hellip;

Bana &hellip; diyebilirsiniz.

Everyone calls me &hellip; 

Bana herkes &hellip; der.

Please call me &hellip; 

L&uuml;tfen bana &hellip; deyin.

&nbsp;

Bir kişiyi, başka bir kişiyle tanıştırmak isterseniz de şunlardan birisini s&ouml;yleyebilirsiniz:

&nbsp;

Jack, please meet Jeremy.

Jack, l&uuml;tfen Jeremy ile tanış.

Jack, have you met Nicolas?

Jack, Nicolas ile tanıştın mı?

I&#39;d like you to meet Mary.

Mary ile tanışmanı istiyorum.

I&#39;d like to introduce you to Betty.

Seni Betty ile tanıştırmak isterim.

&nbsp;

Tanıştırma sırasında da şunu s&ouml;yleyebilirsiniz:

Amy, this is Barbara. Barbara, this is Amy.

Amy, bu Barbara. Barbara, bu Amy.

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun&nbsp; eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda da bu bilgileri &ouml;zg&uuml;venle kullabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz.


Kendinizi İngilizce Nasıl Tanıtırsınız?

T&uuml;rk&ccedil;ede sadece g&uuml;nl&uuml;k konuşmalarınızın yanında bir de sık sık kısaltmalar ile karşılaşıyorsunuz. &Ouml;rneğin, bkz. ifadesini g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;zde bakınız denmek istendiğini, Sn. diye hitap edildiğinde sayın denildiğini anlıyorsunuz. GD b&ouml;lgesinin G&uuml;neydoğu anlamına geldiğini biliyorsunuz ve zorluk &ccedil;ekmiyorsunuz. Aynı şekilde İngilizcede de herhangi bir zorlukla karşılaşmamanız i&ccedil;in yemek yaparken, seyahat ederken ve arkadaşlarınızla yazışırken kullanabileceğiniz kısaltmaları listeledik.

Okumadan ge&ccedil;meyin!

Yemek Tariflerinde Karşılaştığımız Kısaltmalar

Yemek yapmak kuşkusuz &ccedil;oğu kişinin seveceği aktivitelerden biri. &Ouml;zellikle emek verilen bir şeyi deneyimlemek ve birileriyle paylaşmak olduk&ccedil;a g&uuml;zel bir his. Yemek yaparken, bazen bildikleriniz ile sınırlı kalmak istemezsiniz, yeni mutfaklar denemek, yeni k&uuml;lt&uuml;rler tanımak istersiniz. Bunu yapabilmek i&ccedil;in T&uuml;rk&ccedil;e yazılmış bir&ccedil;ok kaynak var ama daha keşfedilmemiş &ccedil;ok fazla tarif de var. Mutfakta sınırları aşmanıza İngilizce engel olmasın. 

Sizin i&ccedil;in hazırladığımız, yemek tariflerinde karşılaşacağınız kısaltmaları okumanızı tavsiye ederiz.

Şimdiden afiyet olsun!&nbsp;

Tsp or t - Teaspoon/Teaspoons

&Ccedil;ay kaşığı anlamına geliyor.

Tbs, tbsp or t - Tablespoon/Tablespoons

&Ccedil;orba kaşığı anlamına geliyor.

C - Cup/Cups

Bir cup 250 ml anlamına geliyor. Yani T&uuml;rk mutfağında tabir ettiğimiz su bardağından biraz daha fazla.

Gal &ndash; Gallon

T&uuml;rk mutfağına uzak gelen bir &ouml;l&ccedil;&uuml; olsa da bilmekte fayda var. Galon, 3.7 litreye denk gelen &ouml;l&ccedil;&uuml; birimidir.

lb - Pound/Pounds

T&uuml;rk mutfağında yarım kilo diye tabir edeceğimiz, T&uuml;rk&ccedil;e karşılığı libre olan kısaltma, 450 gr civarına tekab&uuml;l ediyor ve bilmenin yararlı olduğu kısaltmalardan biri diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. 

Qt &ndash; Quart

&Ccedil;eyrek anlamına geliyor. 

Yer &ndash; y&ouml;n ile ilgili kısaltmalar

Yurt dışı seyahatlerinde y&ouml;n&uuml;m&uuml; ben bulurum, birinin beni gezdirmesine gerek yok diyorsanız bile kaybolmamak i&ccedil;in bu kısaltmaları bilmekte fayda var. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; her zaman internetten bakacak imk&acirc;nınız olmayabilir ya da birine sorabilecek durumda olmayabilirsiniz.

Bu y&uuml;zden yurt dışında &ouml;zg&uuml;rce dolaşabilmek i&ccedil;in aşağıda sizin i&ccedil;in hazırladığımız, seyahat ederken mutlaka bilmeniz gereken kısaltmaları okursanız, daha rahat gezebilirsiniz.

Ave. &ndash; Avenue

Bulvar anlamına geliyor.

Blvd. &ndash; Boulevard

Bulvar, geniş cadde anlamına geliyor.

Cyn. &ndash; Canyon

Kanyonun kısaltmış halidir.

Ln. &ndash; Lane

Şerit anlamına geliyor.

Rd. &ndash; Road

Yol anlamına geliyor.

St. &ndash; Street

Cadde anlamına geliyor.

E &ndash; East

Doğu anlamına geliyor.

N &ndash; North

Kuzey anlamına geliyor.

NE &ndash; Northeast

Kuzeydoğu anlamına geliyor.

NW &ndash; Northwest

Kuzeybatı anlamına geliyor.

S &ndash; South

G&uuml;ney anlamına geliyor.

SE &ndash; Southeast

G&uuml;neydoğu anlamına geliyor.

SW &ndash; Southwest

G&uuml;neybatı anlamına geliyor.

W &ndash; West

Batı anlamına geliyor.

Akademik&nbsp;Unvanlar ve İş Unvanları

Akademik kısaltmalara yabancı dilde eğitim veren &uuml;niversitelerde sık&ccedil;a rastlayabilirsiniz. Aynı zamanda profesyonel iş yaşamınızda da bilmeniz gereken kısaltmaları &ouml;ğrenmekte yarar var. B&ouml;ylece resmi yazışmalarda veya araştırma yaparken zorluk yaşamazsınız.

BA - Bachelor of Arts

Sanat fak&uuml;ltesi mezunu veya edebiyat fak&uuml;ltesi mezunu anlamına geliyor.

BS - Bachelor of Science

Fen fak&uuml;ltesi mezunu anlamına geliyor.

MA - Master of Arts

Sosyal bilimler y&uuml;ksek lisansı anlamına geliyor.

M.PHIL or MPHIL - Master of Philosophy

Felsefe y&uuml;ksek lisansı anlamına geliyor.

JD - Juris Doctor

Amerika Birleşik Devletlerinde hukuk fak&uuml;ltesini tamamlayan &ouml;ğrencilere verilen derecedir. Amerika&rsquo;da &uuml;niversite okuyorsanız karşılaşma ihtimalinizin y&uuml;ksek olduğu kısaltmalardan biridir.

Asst. - Assistant

Asistan ya da yardımcı anlamına geliyor.

MD - Managing Director

T&uuml;rk&ccedil;e karşılığını m&uuml;d&uuml;r olarak verebiliriz.

VP - Vice President

Başkan yardımcısı anlamına geliyor.

SVP - Senior Vice President

Kıdemli başkan yardımcısı anlamına geliyor.

EVP - Executive Vice President

Başkan yardımcısı anlamına geliyor.

CMO - Chief Marketing Officer

Pazarlama kurulu başkanı anlamına geliyor.

CFO - Chief Financial Officer

T&uuml;rk&ccedil;e karşılığını kullanmadığımız kısaltmalardan olduğu i&ccedil;in kesinlikle bilmekte fayda var; finans direkt&ouml;r&uuml; olarak karşılığını verebiliriz.

CEO - Chief Executive Officer

Y&ouml;netim kurulu başkanı olarak &ccedil;evirebiliriz. Fakat T&uuml;rk&ccedil;ede de genellikle CEO olarak kullandığımız i&ccedil;in bilmenizin kesinlikle gerektiği bir kısaltmadır.

PHD- Doctor of Philosophy

Doktora &uuml;nvanını duymuşsunuzdur. Hatta insanların konuşurken, tıp doktoru şeklinde belirtip &uuml;nvanları titizlikle belirten kişiler dikkatinizi &ccedil;ekmiştir. Doktora, y&uuml;ksek lisans programını bitirdikten sonra o bilim dalında sınav ve bilimsel bir eserle erişilen bir derecedir.

Sosyal Medyada Mutlaka Karşımıza &Ccedil;ıkan Kısaltmalar

G&uuml;ndelik yaşamımızda zamanımızın b&uuml;y&uuml;k bir kısmını sosyal medyada vakit ge&ccedil;irerek harcıyoruz. Bu nedenle sosyal medya jargonuna da hakim olmanız gerekir. İşte sizi karşınıza &ccedil;ıkan bir&ccedil;ok espriden, eğlenceli videodan mahrum bırakmayacak kısaltmalar!

AFAIK - As far As i Know

Bildiğim kadarıyla anlamına geliyor.

AKA - Also Known As

Nam-ı diğer anlamına geliyor.

AFK - Away From Keyboard

Klavyeden uzakta anlamına geliyor. &Ouml;zellikle sanal muhabbet sitelerinde ve oyunlarda sık&ccedil;a karşımıza &ccedil;ıkar.

BRB - Be Right Back

Genellikle oyunlarda ve mesajlaşırken kullanılan, hemen d&ouml;neceğim anlamına gelen kısaltma.

BTW &ndash; By The Way

By the way, &ldquo;bu arada&rdquo; anlamına geliyor. Bu da sık&ccedil;a karşılaşacağınız ve kesinlikle bilmeniz gereken İngilizce kısaltmalardan biri.

FYI &ndash; For Your Information

Bilginize, bilmende fayda var anlamına gelen kısaltma g&uuml;nl&uuml;k olarak &ccedil;ok kullanılmasının yanı sıra maillerde de sık&ccedil;a karşılaşabilirsiniz.

LOL - Laugh Out Loud

Sesli g&uuml;lmek anlamına gelir ve sosyal medyada sık olarak karşınıza &ccedil;ıkabilecek kısaltmalardan, bilmenizde fayda var diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. 

TBT &ndash; Throwback Thursday

Genellikle fotoğraf paylaştığımız mecralarda karşılaştığımız kısaltma, tam olarak &ccedil;evirisi olmasa da ge&ccedil;mişi anmak olarak, geriye d&ouml;n&uuml;ş anlamında kullanılarak eski fotoğraflar paylaşılır. Sosyal medyada &ccedil;oğu kişinin, TBT&rsquo;nin ne olduğunu bilmese de, hashtag&rsquo;leyerek paylaşım yaptığını fark etmişsinizdir. J

NP - No Problem

Problem yok anlamına geliyor.

TY - Thank You

Teşekk&uuml;r ederim anlamına gelen kısaltma kesinlikle &ccedil;ok karşılaşacağınız kısaltmalardan.

IDC - I Don&rsquo;t Care

Umurumda değil anlamında kullanılıyor. 

IDK &ndash; I Don&rsquo;t Know

İngilizcede &ldquo;bilmiyorum&rdquo;un kısaltılmış halidir. Olduk&ccedil;a sık karşınıza &ccedil;ıkacak ifadelerden biri.

DM &ndash; Direct Message

Sosyal hayatınızda karşınıza &ccedil;ıkma olasılığı y&uuml;ksek kısaltmalardan biridir. Direkt mesaj olarak &ccedil;evirebiliriz. Sosyal medya platformlarında kullanılır.

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun, g&uuml;ncel konulardan oluşan eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceye ilk dersten itibaren her ders maruz kalırsınız. B&ouml;ylece İngilizce ile alakalı &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi aktif olarak kullanırsınız.&nbsp;&nbsp; 

&nbsp;


İngilizcede Bilmemiz Gereken Kısaltmalar

Kariyeriniz ile alakalı hedeflerinize ulaşmak i&ccedil;in İş başvurusunda bulunurken şirketin ve pozisyonun kendinizi geliştirmek i&ccedil;in doğru yer olduğundan emin olmalısınız. Aynı zamanda, sizin şirkete katacağınız değerleri de g&uuml;zel ifade edebiliyor oluşunuz m&uuml;lakat esnasında olumlu etki yaratacaktır. İşe alım uzmanları da kendinizi ileride nerede g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z&uuml; sorarak, gelişime a&ccedil;ık olup olmadığınız konusunda bilgi sahibi olmak isterler. Tabii ki bu soruya T&uuml;rk&ccedil;e olarak rahatlıkla cevap verebilirsiniz fakat İngilizce konuşurken kendinizi daha rahat ifade edebilmeniz i&ccedil;in size &ouml;rnek olabilecek bir cevap hazırladık. Aşağıda okuyabilirsiniz!

Where do you see yourself in the future? 

I have applied this job position as I have thought I may improve myself in my career. I am willing to have new responsibilities that can help me gain experience in the future. The description of my duty is more important than the label of my position at work. That&#39;s why, I would like to work to improve myself and my company by taking more responsibilities in the position that I am willing to work.

Kendinizi gelecekte nerede g&ouml;r&uuml;yorsunuz? 

Bu firmada kariyerimde kendimi geliştirmeye imk&acirc;n bulabileceğimin farkında olduğum i&ccedil;in bu pozisyona başvurdum. İleride deneyim kazanmamı sağlayacak yeni sorumluluklar almak istiyorum. &Ccedil;alıştığım pozisyonda etiketimden &ccedil;ok g&ouml;rev tanımı benim i&ccedil;in daha &ouml;n planda. Bu y&uuml;zden &ccedil;alışmak istediğim bu pozisyonda daha fazla sorumluluk alarak hem kendimi hem de şirketi ileriye g&ouml;t&uuml;rmek i&ccedil;in &ccedil;alışmak isterim.&rdquo; şeklinde cevaplayabilirsiniz.

M&uuml;lakat esnasında bu c&uuml;mleleri İngilizce olarak ifade etmek sizi zorlayabilir. Bunun i&ccedil;in, Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n 8 kişilik sınıflarında konuşma odaklı İngilizce eğitimlerine katılarak ilk dersten itibaren İngilizce konuşabilirsiniz. Her ders g&uuml;ncel konularda İngilizce pratik yaptığınız i&ccedil;in İngilizce iş m&uuml;lakatlarında size y&ouml;neltilen sorulara hazırlıksız yakalanmayacak,&nbsp; daha rahat bir şekilde İngilizce&nbsp; konuşabileceksiniz. 


Gelecekte Kendinizi Nerede Görüyorsunuz?

İngilizce Yemek Tariflerinde Karşılaşabileceğiniz 27 Kelime

D&uuml;nya mutfağı deyince aklınıza tatmak i&ccedil;in sabırsızlandığınız &ccedil;eşitli yemekler geliyorsa veya yeni yemek tariflerini denemekten keyif alıyorsanız size g&uuml;zel bir haberimiz var. Artık aradığınız lezzeti yakalamak i&ccedil;in bir tarifin T&uuml;rk&ccedil;eye &ccedil;evrilmesini beklemek zorunda değilsiniz. Sosyal medyada yeni yemek tarifleriyle karşılaşma ihtimaliniz bir hayli y&uuml;ksek ve&nbsp;denemek istediğiniz yemek tarifleri İngilizce yazıldığı i&ccedil;in yapmaya &ccedil;ekinmeniz gayet normal bir durum. 

Sizin i&ccedil;in, İngilizce yemek tariflerinde karşınıza &ccedil;ıkabilecek&nbsp;s&ouml;zc&uuml;kleri listeledik. B&ouml;ylece, sosyal medyada g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z bir yemeğin veya yurt dışında denediğiniz bir tatlının tarifini bulabilir ve aşağıdaki s&ouml;zc&uuml;klerden de faydalanarak yeni tarifler deneyebilirsiniz.

&nbsp;

Ek olarak, &ldquo;İngilizcede Bilmemiz Gereken Kısaltmalar&rdquo; başlıklı blog yazımızda, yemek tarifinde karşılaştığımız kısaltmaları sıralamıştık, okumanızı tavsiye ederiz!

&nbsp;

Keyifli okumalar!

&nbsp;

1. Add: Eklemek.

Add sugar to the sauce, and then stir. 

Sosa şeker ekleyin ve sonrasında karıştırın.

&nbsp;

2. Break/Crack: Kırmak.

Break two eggs in a bowl.

K&acirc;senin i&ccedil;ine iki yumurta kırın.

&nbsp;

3. Dice: K&uuml;p k&uuml;p doğramak.

Dice the meat and cook it on high heat. 

Eti k&uuml;p k&uuml;p doğrayın ve y&uuml;ksek ateşte pişirin.

&nbsp;

4. melt: Eritmek.

Melt some butter in a pan.

Tavada biraz tereyağı eritin.

&nbsp;

5. Beat/whisk/whip: &Ccedil;ırpmak.

Whisk egg whites until stiff.

Yumurta beyazını katılaşana kadar &ccedil;ırpın.

&nbsp;

6. Mash: Lapa/p&uuml;re yapmak, ezmek.

Mash the potatoes thoroughly. 

Patatesleri iyice p&uuml;re yapın.

&nbsp;

7. Spread: Yaymak.

Spread the cream on top of the cake layer.

Kek diliminin &uuml;zerine kremayı yayın.

&nbsp;

8.Roll out: (Hamur) a&ccedil;mak.

Roll out the dough without flour.

Hamuru un olmadan a&ccedil;ın.

&nbsp;

9. Fry: Kızartmak.

Fry the potatoes in olive oil for a different experience. 

Farklı bir deneyim i&ccedil;in patatesleri zeytinyağında kızartın.

&nbsp;

10. Peel: kabuğunu/zarını soymak

Peel the onions carefully.

Soğanları dikkatlice soyun.

&nbsp;

11. Mix: (Birbiriyle) Karıştırmak/katmak.

Mix milk with honey, then heat it.

Bal ile s&uuml;t&uuml; karıştırın, sonrasında ısıtın.

&nbsp;

12. Cook: pişirmek.

Cook the pasta for at least 10 minutes.

Makarnayı en az 10 dakika pişirin.

&nbsp;

13. Cut: Kesmek/b&ouml;lmek

Cut the beef into little pieces.

Dana etini k&uuml;&ccedil;&uuml;k par&ccedil;alara b&ouml;l&uuml;n.

&nbsp;

14. Chop: Doğramak.

Chop two cloves of garlic and mix it with salt.

İki diş sarımsağı doğrayın ve tuz ile karıştırın.

&nbsp;

15. Slice: Dilimlemek.

Slice the cheese thinly.

Peyniri ince dilimleyin.

&nbsp;

16. Grate: Rendelemek.

First, peel the carrots, then grate them.

&Ouml;nce havu&ccedil;ları soyun, sonra rendeleyin.

&nbsp;

17. Boil: Kaynatmak.

Boil water in a large pot.

B&uuml;y&uuml;k bir tencerede su kaynatın.

&nbsp;

18. Steam: Buharda pişirmek.

Steam the vegetables until tender.

Sebzeleri yumuşayana dek buharda pişirin.

&nbsp;

19. Pour: D&ouml;kmek

Pour some pomegranate sour sauce on salad. 

Salatanın &uuml;st&uuml;ne nar ekşisi sosu d&ouml;k&uuml;n.

&nbsp;

20. Grill: Izgarada pişirmek/mangal yapmak

Turn meatballs twice or three times while grilling.

Izgarada pişirirken k&ouml;fteleri iki ya da &uuml;&ccedil; kez &ccedil;evirin.

&nbsp;

21. Roast: fırında kızartmak.

Roast the chicken for one hour.

Tavuğu bir saatliğine fırında kızartın.

&nbsp;

22. Bake: Fırında (kek, pasta) pişirmek.

Place the chocolate cake in the oven, and bake it for 20 minutes.

&Ccedil;ikolatalı keki fırına koyun ve 20 dakika pişirin.

&nbsp;

23. Stir: Kaşıkla karıştırmak.

Stir the soup until it is ready.

Hazır olana dek &ccedil;orbayı karıştırın.

&nbsp;

24. Sprinkle: Serpiştirmek.

Sprinkle some salt on the salad.

Salatanın &uuml;st&uuml;ne biraz tuz serpiştirin.

&nbsp;

25. Scoop out: (Kaşıkla) oymak.

Scoop out the watermelon.

Karpuzu oyun.

&nbsp;

26. Squeeze: Sıkmak.

Squeeze lemon in the soup when serving.

Servis ederken &ccedil;orbaya limon sıkın.

&nbsp;

27. Saute: Sote yapmak.

Saute&nbsp;the mushrooms for 5 minutes.

Mantarları 5 dakika boyunca soteleyin.

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun, g&uuml;ncel konulardan oluşan eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceye ilk dersten itibaren her ders maruz kalırsınız. B&ouml;ylece İngilizce ile alakalı &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.

&nbsp;


Yemek Tariflerinde Sıkça Karşılaşacağınız 27 Kelime

İngilizce Konuşma Kursu Nedir?

İngilizce konuşma kursu, sizin &ouml;zg&uuml;venle İngilizce konuşmanızı sağlayan kurumdur. Gramer eğitimine odaklanmaz ve derslerde sadece İngilizce konuşulur. Dersinizin konusunu&nbsp;&uuml;lkenin veya d&uuml;nyanın g&uuml;ndemi belirlemez. Bir eğitim m&uuml;fredatı vardır. Eğitmen kadrosu formasyon sahibi, İngilizce eğitimi konusunda tecr&uuml;beli &ouml;ğretmenlerden oluşur. Her ders İngilizce konuşma imk&acirc;nı bulursunuz, İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenirsiniz.

&nbsp;

Doğru İngilizce Kursu Se&ccedil;imi Yapmak

T&uuml;m eğitim hayatınız boyunca dil eğitimi almış olabilirsiniz fakat yıllarca aldığınız İngilizce eğitiminin konuşurken faydasını g&ouml;rememiş olabilirsiniz. İngilizce konuşmak i&ccedil;in bir şeyler yapmalıyım diye d&uuml;ş&uuml;nerek İngilizce kurslarını araştırdığınızda karşınıza y&uuml;zlerce, binlerce İngilizce dil kursu se&ccedil;eneği &ccedil;ıkacaktır. Peki, bu kadar se&ccedil;enek arasında nasıl bir tercih yapacaksınız?

&nbsp;İlk olarak, kendinize &ldquo;İngilizce dil kursunda ne &ouml;ğrenmek istiyorum?&rdquo; diye sorabilirsiniz, cevabınız İngilizce konuşmak ise filtreyi biraz daha daraltmanızda fayda var. İngilizce konuşmak istiyorsanız, gramer odaklı eğitim veren bir kurum sizin i&ccedil;in faydalı olmayabilir bu y&uuml;zden İngilizce konuşma eğitimi veren bir kurs tercih etmelisiniz.

&nbsp;

&ldquo;Hi&ccedil; İngilizce bilmiyorum İngilizce konuşma kursu işime yaramaz&rdquo; Diye D&uuml;ş&uuml;nmeyin

&nbsp;Daha &ouml;nce İngilizce konuşma fırsatınız olmamış olabilir fakat bu durum İngilizce konuşma kursundan verim alamazsınız anlamına gelmiyor. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; İngilizce konuşma kursunda, sınıfınızda sizinle aynı seviyede&nbsp;olan insanlar ile başlangı&ccedil; seviyesinden itibaren İngilizce konuşmaya başlarsınız. Gramer alt yapınızın olmaması sizin i&ccedil;in sorun olmaz &ccedil;&uuml;nk&uuml; alacağınız eğitim m&uuml;fredatı sizin eksiklerinizi g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurarak hazırlanmıştır. 

&nbsp;

Neden İngilizce Konuşma Kursuna Gitmelisiniz?

İngilizce konuşmak sizi hayallerinize, hedeflerinize ulaşmanızı sağlayacaksa ve bunu profesyonel bir eğitim kurumundan destek alarak yapmak istiyorsanız, İngilizce konuşma kursuna gitmelisiniz.

İngilizce konuşurken &ouml;zg&uuml;venli olursunuz. İngilizce konuşmaya yeni başladığınızda ana dilinizi konuştuğunuz rahatlıkla konuşmanızı kimse beklemez. Fakat İngilizce konuşmak i&ccedil;in ne kadar &ccedil;aba g&ouml;sterirseniz ilerleme hızınız da artacaktır. İngilizceye ne kadar maruz kalırsanız, hakimiyetiniz de o denli artacaktır. 

Zamanınızı gramer kurallarını &ouml;ğrenmek yerine, İngilizce konuşma eğitimi alarak değerlendirebilirsiniz. B&ouml;ylece, İngilizce konuşma konusunda gelişiminizi g&ouml;zlemleyebilir, hedefinize y&ouml;nelik &ccedil;alıştığınız i&ccedil;in motivasyonunuzu y&uuml;ksek tutabilirsiniz.

İngilizce konuşurken hata yapmanın İngilizce &ouml;ğrenme s&uuml;recinin bir par&ccedil;ası olduğunu fark edersiniz ve daha rahat İngilizce konuşursunuz. İngilizce kursuna İngilizce konuşmayı &ouml;ğrenmek i&ccedil;in gidersiniz bu y&uuml;zden hata yapmanız &ccedil;ok doğaldır, hatalarınızdan yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz. 

Yurt dışına &ccedil;ıktığınızda ya da yabancı bir m&uuml;şteriniz ile ilgili bir durum olduğunda kendinizi İngilizce olarak rahat ifade edebilmelisiniz. Bir&nbsp;şeyler satın almak ya da birinden yol tarifi almak gibi basit ama &ouml;nemli şeyleri tek başına halledebilmek i&ccedil;in İngilizce konuşabilmelisiniz. Bunun i&ccedil;in de İngilizce konuşma kursuna giderek harekete ge&ccedil;ebilirsiniz. 

İhtiya&ccedil;larınızı ve hedeflerinizi g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurarak İngilizce konuşma kursunda İngilizce konuşma eğitimi alabilirsiniz. 

&nbsp;

Doğru Bir İngilizce Kurs Tercih Ettiğinizi Nasıl Anlayacaksınız?

İngilizce konuşma kursundan verim alabilmeniz i&ccedil;in eğitim alacağınız kurs İngilizce konuşma odaklı olmalıdır. Dersleriniz genellikle gramer &ouml;ğrenerek ge&ccedil;iyorsa, İngilizce konuşma pratiğini sadece belirli saatlerde yapıyorsanız ya da ders dışı aktiviteler ile sizin tercihinize bırakılmışsa, İngilizce konuşma odaklı bir kursta eğitim almadığınız sonucunu &ccedil;ıkarabilirsiniz. 

İngilizce konuşmanız i&ccedil;in &ouml;ğretmeniniz sizi teşvik ediyor mu? Derslerinizde İngilizce konuşuyor musunuz? Bir dersin sonunda İngilizce konuşurken kullanabileceğiniz yeni bilgiler &ouml;ğrenmiş oluyor musunuz? T&uuml;m bunlara olumlu yanıt verebiliyorsanız doğru bir tercih yaptığınızı anlayabilirsiniz.

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml; Nasıl Eğitim Veriyor?

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde eğitime başlamadan &ouml;nce ilk olarak gramer bilginiz 45 soruluk bir test ile &ouml;l&ccedil;&uuml;l&uuml;r. Ardından sınıfa yerleştirme işleminden &ouml;nce de &ouml;ğretmenlerimiz tarafından İngilizce konuşma bilginiz (speaking) ile ilgili bir sınav ger&ccedil;ekleşir b&ouml;ylece sınıfın seviyesinin birbirine &ccedil;ok yakın olması sağlanır. 

Sınıflarımız 15-16 kişinin olduğu kalabalık gruplardan oluşmuyor. En fazla 8 kişinin eğitim aldığı, her ders İngilizce konuşma imk&acirc;nı bulabileceğiniz bir sınıftan bahsediyoruz. Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR (Avrupa Dilleri Ortak &Ccedil;er&ccedil;eve Sınıflandırılması) kriterlerine uygun olarak İngilizce konuşma eğitimi alırsınız. Bu kriterler &ccedil;oğunuzun aşina olduğu başlangı&ccedil;, orta ve ileri seviye olmak &uuml;zere &uuml;&ccedil;e ayrılır. İngilizce seviyeleri sizin hangi seviyede İngilizce konuştuğunuzu ve nasıl bir eğitim alacağınızı belirlediği i&ccedil;in &ouml;nemlidir. 

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde ilk dersten itibaren her ders İngilizce konuşacağınız bir m&uuml;fredat ile eğitim alırsınız. Her ders İngilizce konuşacağınız konular ve neler &ouml;ğreneceğiniz bellidir. İlk dersten itibaren İngilizce konuşma konusunda endişeniz varsa bir kenara bırakabilirsiniz &ccedil;&uuml;nk&uuml; İngilizce &ouml;ğretmeniniz sizin anlayacağınız şekilde İngilizce konuşur, sizin de konuşmanız i&ccedil;in teşvik eder ve motivasyonunuzu artırır. 

&nbsp;

İngilizce Konuşabildiğinizi Uluslararası Sertifika ile Belgeleyebilirsiniz

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine g&ouml;re (başlangı&ccedil;, orta ve ileri seviye) tamamladığınız seviyenin sonunda, derse katılım oranını sağladığınız takdirde LanguageCert İngilizce konuşma sınavına girmeye hak kazanırsınız. Bu sınavda, İngilizce konuşma eğitimi aldığınız seviyede İngilizce konuşursunuz. &Ouml;rneğin, başlangı&ccedil; seviyesinde eğitim aldığıysanız genel bir İngilizce konuşma sınavına girmezsiniz, başlangı&ccedil; seviyesinde soruların sorulacağı bir sınava girersiniz. Bu sınavda başarılı olduğunuz takdirde LanguageCert uluslararası İngilizce konuşma sertifika sahibi olursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşabildiğiniz seviyeyi belgeleyebilirsiniz. &Ouml;zge&ccedil;mişinize ekleyebilir, yurt dışında yapacağınız iş veya &uuml;niversite başvurularında kullanabilirsiniz. 

&nbsp;

&nbsp;


İngilizce Konuşma Kursu Nedir?

Yemek Yediğiniz Yerlerde İngilizce Konuşun&nbsp;

Yemek yemek, temel ihtiya&ccedil;larımızdan biridir. Durum b&ouml;yle olunca, d&uuml;nyanın neresinde olursanız olun bir şeyler yemek ka&ccedil;ınılmaz. 

Konuşma Kul&uuml;b&uuml; olarak, &ccedil;eşitli yerlerde karşılaşacağınız durumlar i&ccedil;in sizlere yurt dışına &ccedil;ıktığınızda bu ihtiyacınızı, İngilizce konuşmak i&ccedil;in de değerlendirebilirsiniz diye &ouml;rnek c&uuml;mleler hazırladık. B&ouml;ylece, karşılaşabileceğiniz durumlarda, tanışmak istediğiniz insanlar ile konuşurken ya da bilgi sahibi olmak istediğiniz konularda kendinizi İngilizce olarak rahat ifade edebileceksiniz.&nbsp;

İngilizce Konuşmaktan Ka&ccedil;ınmayın&nbsp;

Sosyal medyada, arkadaşlarınızın yurt dışından paylaştığı ilgin&ccedil; yemek fotoğraflarını g&ouml;r&uuml;yor ve siz de keşfetmek i&ccedil;in sabırsızlanıyor olabilirsiniz. Peki, insanlar bu mekanları nereden buluyor? Nasıl keşfediyorlar? Siz de gittiğiniz şehirde, o &uuml;lkenin yerlisinden &ccedil;eşitli &ouml;neriler alabilirsiniz.

Yurt dışı seyahati sırasında gittiğiniz &uuml;lkeye &ouml;zg&uuml; bir şeyler yemek isteyebilir fakat ne yiyeceğiniz konusunda emin olmayabilirsiniz. B&ouml;yle bir durumda garsona ya da yan masada oturan birine, &ldquo; This is my first time in here, what would you recommend for me to eat? (Buraya ilk gelişim, yemem i&ccedil;in ne &ouml;nerebilirsiniz?)&rdquo; diye sorabilir, tavsiyelerini alabilirsiniz. Bu sayede g&uuml;zel bir sohbetin ilk adımını atmış olabilirsiniz. Eğer hızlı veya anlayamayacağınız şekilde konuşuyorsa &ldquo; I&rsquo;m improving my English, can you talk slower, please? (İngilizcemi geliştiriyorum, daha yavaş konuşabilir misiniz l&uuml;tfen?)&rdquo; diye rica edebilirsiniz.

&nbsp;

Yurt dışında rezervasyon yaptırmak g&ouml;z&uuml;n&uuml;zde b&uuml;y&uuml;mesin&nbsp;

Yurt dışında farklı konseptlerde &ccedil;ok fazla mek&acirc;n var. Seyahatlerinizde yeni tatlar denemek istiyorsanız ya da daha &ouml;nce gittiğiniz bir mek&acirc;na tekrar gitmek istiyorsanız ancak yoğunluktan dolayı yer bulamamaktan korkuyorsanız mutlaka rezervasyon yaptırmalısınız.

T&uuml;rkiye&rsquo;de rezervasyonun nasıl yapılacağını biliyorsunuz. Peki yurt dışında nasıl rezervasyon yapabilirsiniz? Eğer numarası mevcutsa telefonla arayıp &ldquo;Hello, I would like to make a reservation for 3 people. (Merhaba, 3 kişi i&ccedil;in rezervasyon yaptırmak istiyorum.)&rdquo; diyebilirsiniz.

Kısa ve net olmak istiyorsanız c&uuml;mleye &ldquo;Hello, I would like to make a reservation for two at 9 pm. (Bu akşam saat dokuzda iki kişi i&ccedil;in rezervasyon yaptırmak istiyorum.)&rdquo; diyebilirsiniz. Gitmek istediğiniz restoran manzaralı bir yer olabilir ve cam kenarında oturup manzaranın keyfini &ccedil;ıkarmak isteyebilirsiniz. Bunun i&ccedil;in &ldquo;Do you have any avaible table next to the window side? (Cam kenarında m&uuml;sait masanız var mı?)&rdquo; diye sorup gerekli bilgiyi alabilirsiniz.&nbsp; 

&Ouml;rneğin bir arkadaşınızın doğum g&uuml;n&uuml; kutlamak istiyorsunuz kalabalık bir arkadaş grubu olarak ve rezervasyon yaptırmak istiyorsunuz. B&ouml;yle bir durumda &ldquo;Hello, we would like to make a reservation but we will be a crowded group. Do you have a table for ten? (Merhaba, rezervasyon yaptırmak istiyoruz fakat kalabalık bir grup olacağız. On kişilik bir masanız var mı?)&rdquo; diye sorabilirsiniz. Bazı yerlerde bu tarz servisler i&ccedil;in ek &uuml;cret isteme olasılıkları olabilir. Bunun i&ccedil;in &ldquo;Do you charge extra fees? (Ekstra &uuml;cret alıyor musunuz?)&rdquo; şeklinde bir soru sorarak bilgi alabilirsiniz. 

Rezervasyon yaptırdığınız restorana geldiniz ve sipariş vermek durumundasınız fakat ne yiyeceğinize karar verememiş olabilir ve g&uuml;n&uuml;n spesiyallerini &ouml;ğrenmek istiyor olabilirsiniz. B&ouml;yle bir durumda &ldquo;What is the specials for today? (G&uuml;n&uuml;n spesiyalleri nelerdir?)&rdquo; diye sorabilirsiniz. Diyelim ki spesiyalleri &ouml;ğrendiniz ancak s&ouml;ylenen yemeğin i&ccedil;eriğini merak ediyorsunuz. Bu durumda da &ldquo;What&rsquo;s in it? (İ&ccedil;inde ne var?)&rdquo; diye sorarak size yemeğin i&ccedil;indeki malzemeleri saymalarını isteyebilirsiniz. 

G&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z &uuml;zere İngilizce konuşabileceğiniz &ccedil;ok fazla imk&acirc;n yaratabilirsiniz ve kısa seyahatinizi İngilizce pratik yapmak i&ccedil;in değerlendirebilirsiniz.

&nbsp;

İngilizce konuşarak sipariş verebilirsiniz

Yurt dışında en fazla diyaloğu muhtemelen sipariş verirken kuracaksınız. &Ouml;zellikle yemek se&ccedil;en biriyseniz, kendinizi hazırlamanızda fayda var, zira sevmediğiniz bir yemekle karşılaşmak istemezsiniz. Sipariş vereceğiniz yemeğe karar verdikten sonra (pizza yiyeceğinizi varsayalım)&nbsp; garsona &ldquo;I would like to have the Pepperoni pizza and buffalo chicken wings? (Pepperoni pizza ve buffalo soslu tavuk kanatları almak istiyorum.)&rdquo; diyerek sipariş verebilirsiniz. Et &ccedil;eşidinde hassas iseniz ne eti olduğunu &ldquo;What kind of meat is used for this pizza? (Bu pizza i&ccedil;in ne &ccedil;eşit et kullanıldı?)&rdquo; şeklinde sorabilirsiniz.

&Ouml;rneğin, sipariş ettiğiniz buffalo soslu tavuk kanatlarını &ccedil;ok beğendiniz ve tekrar sipariş etmek istiyorsunuz &ldquo;Could I have more of the Buffalo chicken wings? (Buffalo soslu tavuk kanadından biraz daha alabilir miyim?)&rdquo; diye garsondan rica edebilirsiniz.

Gittiğiniz mek&acirc;nın i&ccedil;ecek konusunda da &ccedil;ok geniş bir yelpazesi olabilir. Kararsız kaldığınız noktada garsona &ldquo;What would you recommend for me to drink? (İ&ccedil;mem i&ccedil;in ne &ouml;nerirsiniz?)&rdquo;, &ldquo;What do people usually prefer to drink? (İnsanlar genelde ne i&ccedil;meyi tercih ediyor?)&rdquo; sorularıyla hem tavsiye alırsınız hem de İngilizce pratik yapmış olursunuz.

&nbsp;

Paylaşımlı masalar İngilizce konuşmanız i&ccedil;in harika bir imk&acirc;n olabilir

Diyelim ki yurt dışında bir restoranda paylaşımlı bir masada oturuyorsunuz ya da masanızı başka biriyle paylaşmak durumunda kaldınız. &ldquo;Are you local? (Buranın yerlisi misiniz?)&rdquo; diyerek sohbete başlayabilirsiniz. Masanıza oturan kişi bulunduğunuz yerin yerlisi ise, ona &ldquo;What can you recommend me to do? Where can you recommend me to see? (Ne yapmamı tavsiye edersiniz? Nereyi g&ouml;rmemi tavsiye edersiniz?)&rdquo; diye sorular y&ouml;neltip, bulunduğunuz yere dair tavsiyeler almanız &ccedil;ok iyi olabilir.

Sohbetin ilerlediğini, atmosferin g&uuml;zel olduğunu hissediyorsanız &ldquo;Can you take me &hellip;&hellip;. so we can hang out together? (Beni şuraya g&ouml;t&uuml;rebilir misin? Beraber takılırız.)&rdquo;&nbsp; gibi bir soru sorarak seyahatinizde g&uuml;zel anılar biriktirebilirsiniz. 

Masanızı paylaştığınız kişi sizin gibi bir turist de olabilir. Bu durumda ise, How long have you been here? How long are you planning to stay? (Ne kadar s&uuml;redir buradasınız? Ne kadar daha kalmayı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorsunuz?) tarzı sorularla, tatilleriniz hakkında konuşmaya başlayıp, daha sonrasında ise &ldquo;What have you done so far? Where have you seen in here? (Şu ana kadar neler yaptın? Nereleri g&ouml;rd&uuml;n?)&rdquo; &nbsp;tarzı sorular sorarak, elde ettiğiniz tecr&uuml;beleri paylaşabilirsiniz.

&nbsp;

Şik&acirc;yetiniz varsa İngilizce konuşmaktan ka&ccedil;ınmayın

Bir restorana gittiniz ve başlangı&ccedil; olarak bir &ccedil;orba sipariş ettiniz. Her şey olduk&ccedil;a keyifli ge&ccedil;iyor. Yemeğinizi yerken, yemeğinizden istemediğiniz bir şey &ccedil;ıktı. Bu problemi nasıl &ccedil;&ouml;zeceğiniz size bağlı, hesabı isteyecek ve restorandan ayrılacaksınız ya da yemeğinizin değiştirilmesini isteyeceksiniz.

Her iki şekilde de İngilizce c&uuml;mle kurmak hi&ccedil; de zor değil. 

Customer: Excuse me waiter.
Waiter: Yes madam.
Customer: There is a fly swimming in my soup.
Waiter: Oh, I am very sorry. Shall I get you another bowl?
Customer: No, thank you. Just bring me my check, please.
Waiter: Here is your check. We didn&rsquo;t charge you for the soup. We are sorry again.

&nbsp;

M&uuml;şteri: Pardon.
Garson: Evet hanımefendi.
M&uuml;şteri: &Ccedil;orbamda y&uuml;zen bir sinek var.
Garson: Ah, &ccedil;ok &ouml;z&uuml;r dilerim. Size başka bir kase getireyim mi?
M&uuml;şteri: Hayır, teşekk&uuml;r ederim. Hesabı getirin l&uuml;tfen.
Garson: İşte hesabınız. Sizden &ccedil;orba i&ccedil;in para almadık. Tekrar &ouml;z&uuml;r dileriz.

&nbsp;

Customer: Excuse me waiter.
Waiter: Yes sir.
Customer: There is a hair.
Waiter: Oh, I am very sorry. Shall I get you another bowl?
Customer: Yes, please.
Waiter: I will bring your soup immediately.

&nbsp;

M&uuml;şteri: Pardon.
Garson: Evet beyefendi.
M&uuml;şteri: &Ccedil;orbamda sa&ccedil; var.
Garson: Ah, &ccedil;ok &ouml;z&uuml;r dilerim. Sana başka bir k&acirc;se getireyim mi?
M&uuml;şteri: Evet l&uuml;tfen.
Garson: &Ccedil;orbanızı hemen getireceğim.

&nbsp;

İngilizce konuşmak i&ccedil;in bahane yaratın&nbsp;

Sadece gittiğiniz bir mek&acirc;nda da değil, konakladığınız yerde de iletişim kurmak i&ccedil;in kendinize imk&acirc;n yaratın. Mesela yurt dışında hostellerde kalmayı tercih ediyor olabilirsiniz. Yurt dışında olduk&ccedil;a yaygın bir konaklama se&ccedil;eneği olan hosteller, misafirler tarafından genellikle daha ucuz diye tercih ediliyor. Paylaşımlı odalarda, d&uuml;nyanın bir&ccedil;ok yerinden insanlarla beraber kalıyorsunuz. Bazı hostellerde odalar kadın-erkek karışık olabiliyorken bazı hostellerde ise kadın ve erkekler i&ccedil;in &ouml;zel olarak ayrılmış odalar mevcut. 

&Ccedil;oğu hostelde yemek yapabileceğiniz ya da size sunulan yemeklerden faydalanabileceğiniz alanlar bulunuyor. Buradaki yemek alanlarında sosyalleşebilirsiniz. &Uuml;stelik, insanların yeni birileriyle tanışmaya olduk&ccedil;a a&ccedil;ık olduğu bu tip yerlerde İngilizce konuşmak sizin i&ccedil;in harika bir deneyim olacaktır. 

Kendi yemeklerinizi yaptığınız bir mutfaktaysanız, konu a&ccedil;mak i&ccedil;in yanınızda sizin gibi yemek yapan birine &ldquo;What are you cooking? (Ne pişiriyorsun?)&rdquo;&nbsp; diye sorabilirsiniz. Size &ldquo;What about you? (Sen?)&rdquo; &nbsp;diye sorabilir. Bu kalıp, bize birinin ne yaptığımızı sorma sorusuna karşılık olarak, senden ne haber gibi bir karşılık verme şeklidir ve g&uuml;nl&uuml;k konuşma dilinde sık&ccedil;a kullanılır. 

Sohbeti ilerleterek, &ldquo;By the way, where are you from? (Bu arada, nerelisin?) diye sorabilirsiniz. &ldquo;I&rsquo;m from America. (Amerikalıyım.)&rdquo; şeklinde cevap verecektir. Siz de aynı kalıbı kullanarak cevap verebilir ve &ldquo;When did you come here? (Ne zaman geldin?)&rdquo; diye sorabilirsiniz. Size hostele ne zaman geldiğinin cevabını verecektir. &Ouml;rneğin, &ldquo;3 days ago&rdquo; (3 g&uuml;n &ouml;nce.)&rdquo; olarak cevaplayacaktır. 

Seyahat planlarından konuşmak i&ccedil;in &ldquo;Are you going to go another city from here?&rdquo; (Buradan başka bir şehre gidecek misin?)&rdquo; diye sorabilir ve eğlenceli bir sohbet başlatabilirsiniz. 

&nbsp;

Bir Mekanın Neden Yoğun İlgi G&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; Sorgulayın

&Ouml;n&uuml;nde onlarca kişinin sıra olduğu bir mek&acirc;n g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;zde merakınıza yenilerek &ldquo; Why is there a long line? (Burada neden uzun bir kuyruk var?)&rdquo; diye sorabilirsiniz.

&ldquo;Is it worth waiting for? &nbsp;(Beklemeye değer mi?)&rdquo; diye sorarak, fikrini &ouml;ğrenebilirsiniz. Bu tarz adımlar konuşma başlatmak i&ccedil;in ideal bir konu başlığı olabilir. Belki de bu sayede tadını unutamayacağınız bir lezzet denemiş olacaksınız.

Yurt dışı seyahatinde turistik yerlerden ziyade, yerel halkın gittiği yerlerde eğlenmeyi, yemek yemeyi tercih ediyor olabilirsiniz. Bunun i&ccedil;in yerel halka sorabilir, onların tavsiyesini alabilirsiniz.

Eğer otelde kalıyorsanız resepsiyona ya da bir mek&acirc;na gittiğinizde iyi elektrik aldığınız birine, &nbsp;&ldquo;We want to try some traditional food tonight. Where would you suggest? (Bu akşam yerel bir yemek yemek istiyoruz. Nereyi &ouml;nerirsiniz?)&rdquo; diye sorabilirsiniz. 

&nbsp;

Hesap isterken c&uuml;mle kurmaya gayret edin

D&uuml;nyanın &ccedil;oğu yerinde hesabı el hareketiyle isteme &acirc;deti vardır. Ancak, bu sefer alışkanlıklarınızdan vazge&ccedil;erek İngilizce konuşarak hesabı istemeyi denemelisiniz. 

Yemeğinizi yedikten sonra kalkmak i&ccedil;in &nbsp;&ldquo;Could i have the bill, please? (Hesabı alabilir miyim l&uuml;tfen?)&rdquo; diye sorarak hesabı isteyebilirsiniz. Hesabı eğer kredi kartıyla &ouml;demek istiyorsanız &ldquo;Can I pay by credit card? (Kredi kartı ile &ouml;deyebilir miyim?)&rdquo; &nbsp;veya &ldquo;Do you take credit cards? (Kredi kartı kabul ediyor musunuz?)&rdquo; diye sorabilirsiniz. Eğer sadece nakit &ouml;deme alan bir yerdeyseniz &ldquo; We only accept cash. (Sadece nakit kabul ediyoruz.) &rdquo; tarzında bir c&uuml;mle ile karşılaşabilirsiniz.

Bunların dışında aşağıdaki s&ouml;zc&uuml;kleri bilmek bir restorana girdiğinizde işinize &ccedil;ok yarayacaktır.

Fork (&ccedil;atal)

Knife (bı&ccedil;ak)

Spoon (kaşık)

Napkin (pe&ccedil;ete)

Plate (Tabak)

Salt (Tuz)

Black pepper (Karabiber)

Olive oil (Zeytinyağı)

Ketchup (Ket&ccedil;ap)

Mayonnaise (Mayonez)

Sauces (Soslar)

Sipariş vermek (order)

Appetizers (Başlangı&ccedil;)

Main course (Ana Yemek)

Dessert (Tatlı)

Unutmayın, iletişimin kurmanın ilk adımı cesaret edebilmektedir, sohbetin devamı mutlaka gelecektir.

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı derslerinde, g&uuml;ncel konulardan oluşan ve CEFR kriterlerini baz alan eğitim m&uuml;fredatıyla 8 kişilik sınıflarda her ders İngilizce konuşursunuz. B&ouml;ylece g&uuml;nl&uuml;k hayatınızda İngilizce konuşmanız gereken durumlarda kendinizi &ccedil;ok rahat bir şekilde ifade edebilirsiniz.

&nbsp;

&nbsp;


Yurt Dışı Seyahatlerinde İngilizce Konuşun

Eğitim hayatınız boyunca İngilizce eğitimi almış olabilirsiniz ve hala kendinizi İngilizce konuşma konusunda yetkin hissetmiyor olabilirsiniz. Bunun bir&ccedil;ok sebebi olabilir. &Ouml;rneğin, İngilizcenizi geliştirmek i&ccedil;in yeterli zaman ayıramıyor olabilirsiniz ya da iyi İngilizce gramer bilgisine sahip olmanıza rağmen İngilizce konuşurken hata yapmaktan ve kendinizi iyi ifade edememekten korkuyor olabilirsiniz. Bunlar olduk&ccedil;a olağan sebeplerdir. Fakat bunların &uuml;stesinden kolayca gelebilirsiniz.

&Ouml;ncelikle &ouml;ğrenme s&uuml;resinin uzun olması sizi endişelendirmesin hatta tadını &ccedil;ıkarın! &nbsp;

İngilizce yeni bilgiler &ouml;ğrenerek d&uuml;zenli bir şekilde &ccedil;alıştığınızda başladığınız noktadan ne kadar ileriye gittiğinizi siz de fark edeceksiniz. İngilizce konuşmak i&ccedil;in ihtiyacınız olabilecek 3 t&uuml;yoyu okuyabilirsiniz!

&nbsp;

1. Motivasyonunuzu y&uuml;ksek tutun

&Ouml;ncelikle motivasyonunuzu kaybetmemelisiniz. Neden İngilizce konuşmak istiyorsunuz? İngilizce konuşmanızın hayatınıza etkilerini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;n. Kariyeriniz i&ccedil;in mi? Toplantılarda kendinizi İngilizce olarak ifade edebilmek amacıyla veya yurt dışı iş seyahatlerinde tek başınıza şirketinizi temsil etmek istediğiniz i&ccedil;in İngilizce konuşmak istiyor olabilirsiniz. 

Yurt dışı seyahatlerinizde birine ihtiya&ccedil; duymadan &ouml;zg&uuml;rce gezebilmek istiyor olabilirsiniz ya da farklı k&uuml;lt&uuml;rden insanlarla tanışmak hoşunuza gittiği i&ccedil;in İngilizce konuşmak gibi bir hedefiniz olabilir. Hangi ama&ccedil; i&ccedil;in İngilizce konuşmak istediğinizi kendinize s&uuml;rekli hatırlatın.

&nbsp;

&nbsp;2. D&uuml;zenli &ccedil;alışın

G&uuml;n&uuml;n belirli bir zamanını sadece İngilizceye &ccedil;alışarak ge&ccedil;irebilirsiniz. &Ouml;rneğin, yemekten sonraki 1 saatinizi tamamen İngilizceye odaklanarak değerlendirebilirsiniz. İngilizce kelimeler, deyimler veya c&uuml;mle yapıları &ouml;ğrenebilirsiniz. Bir g&uuml;nde, &uuml;&ccedil; İngilizce gramer kuralı ya da 100 s&ouml;zc&uuml;k &ouml;ğrenmek i&ccedil;in kendinizi zorlamanızı &ouml;nermiyoruz. Bu y&uuml;zden, sistemli bir şekilde İngilizce &ccedil;alışmalısınız. Programlı bir şekilde &ccedil;alışırsanız ilerlediğinizi siz de g&ouml;receksiniz.

&nbsp;

3. İngilizce konuşma pratiği yapın.

İngilizce i&ccedil;in kendinize zaman ayırın. D&uuml;zenli İngilizce konuşma pratiği yapın. G&uuml;n&uuml;n&uuml;z&uuml;n nasıl ge&ccedil;tiğini, arkadaşlarınız hakkında ne d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z&uuml; ya da sevdiğiniz şarkıcının yeni alb&uuml;m&uuml;n&uuml; ne kadar beğendiğinizi İngilizce konuşarak anlatmayı deneyebilirsiniz. 

Her zaman sizinle İngilizce konuşacak birini bulamayabilirsiniz. Bu y&uuml;zden, tek başınıza konuşmayı deneyin. Bazı noktalarda takılabilirsiniz, bu &ccedil;ok normal bir durum &ccedil;&uuml;nk&uuml; İngilizce ana diliniz değil. 

&Ouml;rneğin, bir arkadaşınızla g&uuml;n i&ccedil;inde tartıştınız ve arkadaşınız kapıyı &ccedil;arpıp &ccedil;ıktı. Siz de kendinizi &ccedil;ok k&ouml;t&uuml; hissettiniz. Bu olayı nasıl anlatırsınız? Kapıyı kapatmanın İngilizcesi &ldquo;shut the door&rdquo; fakat siz kapıyı &ccedil;arptı demek istiyorsunuz. Bu nedenle s&ouml;zl&uuml;ğe bakıp &ldquo;slam the door&rdquo; diyerek bunu s&ouml;yleyebileceğinizi &ouml;ğreniyorsunuz.

&Ouml;ğrendiğiniz bu yeni s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; de c&uuml;mle i&ccedil;inde kullanırsanız hafızanızda daha uzun s&uuml;re kalacaktır. Mesela, kapıyı &ccedil;arpıp evden ayrılınca ger&ccedil;ekten k&ouml;t&uuml; hissettim demek istiyorsunuz. Nasıl ifade edersiniz? &ldquo;when she slammed the door and left the home, i felt really bad.&rdquo; diyebilirsiniz.

İngilizce d&uuml;ş&uuml;n&uuml;n, kendinizi İngilizce konuşmak i&ccedil;in zorlayın. Her seferinde &uuml;st&uuml;ne ekleyin. Daha fazla anlatmayı deneyin. Her zaman g&uuml;n&uuml;n&uuml;z&uuml;n nasıl ge&ccedil;tiğini d&uuml;ş&uuml;nmek sıkıcı olabilir, &ccedil;ocukluk anılarınızı anlatmayı deneyin. Ge&ccedil;miş zaman kullanarak hik&acirc;yelerinizi anlatabilirsiniz. Ya da hayallerinizden, pişmanlıklarınızdan bahsedebilirsiniz. Kısacası konuşmak istediğiniz her şeyi İngilizce anlatabilirsiniz. Başladığınız noktadan ileri gitmek istiyorsanız bunun i&ccedil;in &ccedil;aba g&ouml;stermelisiniz.

&nbsp;

İngilizce konuşmak istiyorsanız, Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;n&uuml;n 8 kişilik sınıflarına katılabilirsiniz. CEFR kriterlerini baz alan m&uuml;fredatıyla eğitim veren İngilizce kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde ilk dersten itibaren her ders İngilizce konuşursunuz. Eğitmen kadrosu, &uuml;niversitelerin İngilizce &ouml;ğretmenliğinden mezun, konusunda uzman &ouml;ğretmenlerinden oluşmaktadır. &Ouml;ğretmenlerimiz, İngilizce konuşmak i&ccedil;in sizi motive ederler. Hata yapmaktan korkmadan İngilizce konuşmanız i&ccedil;in sizi teşvik ederler. G&uuml;ncel konular hakkında konuştuğunuz sınıflarda 102 saat İngilizce konuşma eğitimi alabilirsiniz. 


İngilizce'yi Nasıl Konuşabilirsiniz?

Spor yapmak artık &ccedil;oğumuz i&ccedil;in g&uuml;nl&uuml;k yaşantımızın bir par&ccedil;ası haline geldi. İnsanların b&uuml;y&uuml;k &ccedil;oğunluğu spor salonlarında spor yaparken, evde yapanların sayısı da g&ouml;z ardı edilemeyecek kadar fazla. Spor yaparken T&uuml;rk&ccedil;e kaynakların yanı sıra İngilizce kaynaklardan da yararlanmak isteyebilirsiniz. Spor eğitmenlerinin verdiği y&ouml;nergeleri izleyip uygulamak sağlıklı bir bi&ccedil;imde spor yapmak ve sakatlanmamak i&ccedil;in &ouml;nemlidir; ancak &ouml;ncesinde İngilizce kaynaklarda ne dediğini anlayabiliyor olmamız gerek. 

Gelin, sizler i&ccedil;in derlediğimiz temel spor terimlerinin İngilizcelerine bir g&ouml;z atalım. B&ouml;ylelikle fitness ile ilgili İngilizce video izlerken ya da yazılar okurken &ouml;ğrendiğiniz bu s&ouml;zc&uuml;klerden yararlanabilirsiniz.

&nbsp;

1- Work out: Egzersiz / spor yapmak.

&nbsp; &nbsp; She works out regularly. 

&nbsp; &nbsp; O, d&uuml;zenli olarak spor yapar.

&nbsp;

2- Warm up: Isınmak.

&nbsp; &nbsp; Warming up is important to prevent injury while exercising. 

&nbsp; &nbsp; Spor yaparken sakatlığı &ouml;nlemek i&ccedil;in ısınma &ouml;nemlidir.

&nbsp;

3- Cool down: Soğuma hareketleri yapmak.

&nbsp; &nbsp; After workouts, I always cool down by riding a bicycle slowly. 

&nbsp; &nbsp; Spor yaptıktan sonra, her zaman bisiklet s&uuml;rerek soğurum.

&nbsp;

4- Stretch: A&ccedil;ma/germe/esneme yapmak.

&nbsp; &nbsp; &nbsp;Yoga is a good exercise to stretch your body. 

&nbsp; &nbsp; &nbsp;Yoga, v&uuml;cudunuzu esnetmek i&ccedil;in iyi bir &ccedil;alışmadır.

&nbsp;

5- Push-up/press-up: Şınav &ccedil;ekmek.

&nbsp; &nbsp; He can do 100 push-ups in 30 seconds! 

&nbsp; &nbsp; O, 30 saniye i&ccedil;inde 100 şınav &ccedil;ekebiliyor!

&nbsp;

6- Sit-up/crunch: Mekik &ccedil;ekmek.

&nbsp; &nbsp; Doing sit-ups is the most difficult for me. 

&nbsp; &nbsp; Mekik &ccedil;ekmek benim i&ccedil;in en zoru.

&nbsp;

7- Squat: &Ccedil;&ouml;melmek.

&nbsp; &nbsp; &nbsp;You should be very careful when doing a squat.

&nbsp; &nbsp; &nbsp;&Ccedil;&ouml;melme &ccedil;alışmaları yaparken &ccedil;ok dikkatli olmalısın.

&nbsp;

8- Tone up: (Kasları) g&uuml;&ccedil;lendirmek.

&nbsp; &nbsp; In order to tone up your arms, you should work both biceps and triceps.

&nbsp; &nbsp; Kollarını g&uuml;&ccedil;lendirmek i&ccedil;in, hem iki başlı hem de &uuml;&ccedil; başlı kol kaslarını &ccedil;alıştırmalısın.

&nbsp;

9- Lift weights: Ağırlık kaldırmak.

&nbsp; &nbsp; Try to lift lighter weights if these ones are too heavy for you.

&nbsp; &nbsp; Bunlar senin i&ccedil;in &ccedil;ok ağırsa daha hafif ağırlıklar kaldırmaya &ccedil;alış.

&nbsp;

10- Bend forward/backward: &Ouml;ne/arkaya doğru eğilmek.

&nbsp; &nbsp; &nbsp; Bend forward until you can touch your toes and hold this position for 30 seconds.

&nbsp; &nbsp; &nbsp; Ayak parmaklarına dokunabilene kadar &ouml;ne doğru eğilin ve bu pozisyonda 30 saniye durun.

&nbsp;

Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun, g&uuml;ncel konulardan oluşan eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce ile alakalı &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.

&nbsp;


Fitness ile ilgili Bilmeniz Gereken 10 İngilizce Kelime

İngilizcede noun (ad) t&uuml;r&uuml;ndeki s&ouml;zc&uuml;klerin başında sık sık g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z a/an ve the, varlıkların belirli ya da belirsiz olduğunu anlamamıza yardımcı olur. İngilizce &ouml;ğrenmeye başladığınız ilk d&ouml;nemlerde &ldquo;bir&rdquo; anlamına gelen a/ an&rsquo;i &ouml;ğrenmiş olabilirsiniz,&nbsp;&ldquo;the&rdquo; ile karşılaştırıldığında daha rahat anlaşılıyor. Her ikisinin de nasıl kullanıldığına bir g&ouml;z atalım.

&nbsp;

&Ouml;ncelikle s&ouml;zc&uuml;klerin başına nasıl a ya da an geldiğini anımsayalım:

a bag

a car

a girl

Yukarıdaki &ouml;rneklerde, s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; okurken ilk &ccedil;ıkan sese (harfe değil) &ouml;nem vermeniz gerekmektedir. İlk duyduğunuz ses sessiz olduğu i&ccedil;in, s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n başına &ldquo;a&rdquo; ekleriz.

an apple

an egg

an iron

Burada da s&ouml;zc&uuml;kleri okuduğunuzda ilk &ccedil;ıkan sesler sesli olduğu i&ccedil;in, s&ouml;zc&uuml;klerin başına &ldquo;an&rdquo; eklendi.

UYARI: Az &ouml;nce de dediğimiz gibi, aşağıdaki &ouml;rneklerde g&ouml;z &ouml;n&uuml;nde bulundurmanız gereken ilk duyduğunuz sestir.

&nbsp;

a university - ilk duyduğunuz ses &ldquo;&uuml;&rdquo; değil, &ldquo;y&uuml;&rdquo; olduğu i&ccedil;in sessizle başlıyor. Başında &ldquo;a&rdquo; kullandık.

an hour - bu s&ouml;zc&uuml;kte h sessizdir, &ouml;yleyse ilk duyduğunuz ses &ldquo;a&rdquo;. Başına &ldquo;an&rdquo; ekledik.

A/ an tanımlayıcılarının &ldquo;bir&rdquo; anlamına karşılık geldiğini s&ouml;ylemiştik; ancak her zaman &ldquo;one&rdquo; ile değişmeli kullanamazsınız. a/an tanımlayıcılarını, karşıdaki dinleyiciye yeni bir varlığı tanıttığınız durumlarda veya belirsizlik durumlarında kullanırsınız.

I have a teacher&hellip;

I have one teacher&hellip;

Yukarıdaki ilk &ouml;rnekte, bir kişiye herhangi bir &ouml;ğretmeninizden s&ouml;z etmek istediğiniz durumlarda &ldquo;I have a teacher&hellip;&rdquo; dersiniz. Karşıdaki kişi, o kişiyi tanımıyor ve &ouml;ğretmenleriniz arasından birisiyle ilgili veriyorsunuz.

&ldquo;One teacher&rdquo; dediğiniz durumda anlam t&uuml;m&uuml;yle değişmektedir, karşıdaki kişi sayıca yalnızca bir &ouml;ğretmeniniz olduğunu d&uuml;ş&uuml;nebilir.

Sayıca yalnızca bir kız kardeşiniz varsa &ldquo;I have a sister.&rdquo; ve &ldquo;I have one sister.&rdquo; demenizde bir sakınca yoktur. Aynı bi&ccedil;imde &ldquo;one thousand&rdquo; ve &ldquo;a thousand&rdquo; derken de a/ an ve one birbirleriyle değişmeli olarak kullanılabilir.

&nbsp;

&ldquo;the&rdquo; ise ana dili T&uuml;rk&ccedil;e olanların &ouml;ğrenirken zorluk yaşadığı bir kullanım. Yolda y&uuml;r&uuml;rken bir kitap bulduğunuzu varsayalım ve bunu da birisine anlatıyorsunuz:

&ldquo;I found a book.&rdquo; 

Bir kitap buldum. Burada sayıca bir kitap bulmuş olsanız da s&ouml;z konusu olan sayısı değildir ve &ouml;nemli değildir; demek istediğiniz şey, &ldquo;herhangi bir kitap&rdquo; bulmuş olmanızdır.

Bu kitabı karşınızdaki kişiye tanıttıktan sonra şunu diyebilirsiniz:

&nbsp;

&ldquo;The book is in English.&rdquo; 

Kitap, İngilizce dilinde.

Karşıdaki kişi, artık hangi kitap olduğunu bildiği i&ccedil;in &ldquo;the&rdquo; kullanmanız gerekir.

Bir s&uuml;re &ouml;nce kaybolan bir kitabınızı bulduğunuz durumlarda iki kişi de hangi kitap olduğunu bilecektir, &ouml;yleyse:

&ldquo;I&rsquo;ve found the book!&rdquo; 

Kitabı buldum!

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun&nbsp; eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imk&acirc;nı bulursunuz. G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda da bu bilgileri &ouml;zg&uuml;venle kullanabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz. Ders dışı aktivitelerimizden biri olan Grammar Club etkinliğimize katılabilir, gramerde eksik olduğunuz konuları tamamlayabilirsiniz.


İngilizcede "a/ an" ve "the" Nasıl Kullanılır?

İngilizcede &ldquo;-ed&rdquo; ve &ldquo;-ing&rdquo; ekleriyle biten s&ouml;zc&uuml;kler sık&ccedil;a karşımıza &ccedil;ıkmaktadır. &Ouml;ğrenciler, bu s&ouml;zc&uuml;kleri ara sıra şimdiki zaman ya da ge&ccedil;miş zamanla karıştırabiliyorlar; ancak bu eklerle biten s&ouml;zc&uuml;kler, yalnızca &ldquo;tense&rdquo; dediğimiz zamanlarla kullanılmaz. Bu ekleri sıfatlarda da (ya da diğer adıyla &ouml;n ad) sık sık g&ouml;r&uuml;r&uuml;z.

Bu sıfatları oluşturabilmek i&ccedil;in, eylemlerin sonuna bu eklerden birini ekleriz; ancak anlamları birbirinden farklıdır. En bilinen&nbsp;&ouml;rnekle başlayalım:

&ldquo;interest&rdquo; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; eylem olarak da kullanılır ve &ldquo;ilgi &ccedil;ekmek&rdquo; anlamına gelir. Şimdi de eklerini koyalım:

interest + ing: ilgin&ccedil;

interest + ed: ilgili

G&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z gibi anlam farklılığı oluyor ve konuşurken bunları karıştırmak biraz kargaşaya yol a&ccedil;abiliyor. &Ouml;rneğin, size yeni bir iş olduğu s&ouml;yleniyor ve ilgileniyorum demek istiyorsunuz. Bu durumda &ldquo;I am interested.&rdquo; (İlgileniyorum/İlgimi &ccedil;ekti.) dersiniz; ancak yanlışlıkla &ldquo;I am interesting.&rdquo; derseniz &ldquo;Ben ilgin&ccedil; birisiyim.&rdquo; oluyor ve bu hem yanlış anlamda kullanılıyor hem de farklı&nbsp;geliyor insanlara. Eğer birisine &ldquo;I am interesting&rdquo; derseniz, kendinizi &ccedil;ok beğenmiş biri olduğunuzu d&uuml;ş&uuml;nebilir.

I am interested in music. Doğru.

She is interested in volleyball. Doğru.

We are interesting in technology. YANLIŞ. 

Doğrusu: We are interested in technology.

He is an interesting person. Doğru.

The film is quite interesting. Doğru.

I am interesting. C&uuml;mle yapısı doğru; ancak s&ouml;ylenmesi pek hoş karşılanmayabilir.

&nbsp;

&Ouml;zet olarak, -ed ekiyle bitenleri kendiniz ya da başkası i&ccedil;in kullanabilirsiniz; ancak -ing ile bitenleri kendimiz i&ccedil;in pek kullanmayız. Başka bir kişi ya da varlık i&ccedil;in kullanılabilirler.

Şimdi de birka&ccedil; &ouml;rnek daha yazalım:

tired (yorgun) - tiring (yorucu)

excited (heyecanlı) - exciting (heyecan verici)

worried (kaygılı) - worrying (kaygılandırıcı)

bored (sıkılmış) - boring (sıkıcı)

confused (kafası karışmış) - confusing (kafa karıştırıcı)

annoyed (sinir/gıcık olmuş) - annoying (sinir bozucu/gıcık edici)

frightened (korkmuş) - frightening (korkutucu)

&nbsp;

&ldquo;&Ccedil;ok sıkıldım.&rdquo; derken &ouml;ğrenciler &ldquo;I am very boring.&rdquo; derler sık&ccedil;a; ancak bunu dediğinizde &ldquo;Ben sıkıcıyım.&rdquo; demiş oluyorsunuz. Sıkıcı biri olduğunuzu &ccedil;ok a&ccedil;ık s&ouml;zl&uuml; olmadığınız s&uuml;rece s&ouml;ylemeniz pek de olası değildir, o y&uuml;zden &ldquo;I am very bored.&rdquo; demeniz doğru olacaktır. &ldquo;The match was boring.&rdquo; derseniz doğru bir kullanım olur. (Ma&ccedil; sıkıcıydı.)

Birisinin gıcık / sinir bozucu olduğunu s&ouml;ylemek isterseniz &ldquo;You are / He is / They are annoying.&rdquo; dersiniz; ancak gıcık / sinir olduğunuzda &ldquo;I am annoying.&rdquo; derseniz &ldquo;Ben sinir bozucu birisiyim.&rdquo; oluyor. O y&uuml;zden &ldquo;I am annoyed.&rdquo; demek doğru kullanımdır.

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun&nbsp; eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda da bu bilgileri &ouml;zg&uuml;venle kullanabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz.

&nbsp;

&nbsp;


İngilizcede  "-ed"  ve "-ing"  Eki Alan Sıfatları Öğrenin!

Yer Edatları 

Prepositions of Place: At, on in


	Where is she?
	She is at a concert.
	And the concert is&hellip;
	Uh it is in the hall.


Bu soruların cevaplarını siz veriyor olsaydınız, aynı edatları mı kullanırdınız? İngilizceyi yabancı dil olarak &ouml;ğrenirken bu &ldquo;preposition&rdquo; olarak adlandırılan k&uuml;&ccedil;&uuml;k kelimeleri doğru yerde kullanmak biraz zorlayıcı olabilir. Ancak neden at a concert ve neden in the hall olduğunu &ouml;ğrendikten sonra, aynı mantığı kendiniz de kurabilecek ve bu edatları doğru bir şekilde kullanabileceksiniz! 

Bu yazıda &ldquo;preposition&rdquo;ların yalnızca bir yeri belirtirken nasıl kullanıldıklarını inceleyeceğiz. 

At

At; on ve in ile karşılaştırdığımızda &ccedil;ok da belirli adeta bulunduğu yerde birtakım aktivitelerin ger&ccedil;ekleştiği yerler ve adresler gibi noktasal lokasyonları ifade etmek i&ccedil;in kullanılır. 

You need to be at the airport before check-in time. 

Noktasal lokasyon

She is waiting for the bus at the station in front of the market.&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; 

Noktasal lokasyon

She must be at the office now.

Noktasal lokasyon

I feel really good at home.

Noktasal lokasyon

He used to read newspapers at the breakfast.

Bir aksiyonun ger&ccedil;ekleştiği o belirli nokta

We met at a party in New York. 

Bir aksiyonun ger&ccedil;ekleştiği o belirli nokta

I don&rsquo;t like sitting at a desk for 6 hours a day. 

&nbsp;

This meal is the best thing you can eat at a restaurant like this.

She teaches English at the University of Jordan.

I live at 55 Cambridge Road.

&nbsp;


	
		
			
			At
			
			
			The airport
			
			
			the Office
			
			
			The station
			
		
		
			
			Home
			
			
			Breakfast, lunch&hellip;
			
			
			A party
			
		
		
			
			Desk
			
			
			A restaurant
			
			
			A school/university
			
		
		
			
			A concert
			
			
			The supermarket
			
			
			&nbsp;55 Cambridge Road
			
		
	


&nbsp;

On

On, bir y&uuml;zeyde duran insan ya da şeylerin yerleri hakkında konuşurken kullanılır. Bunun yanı sıra, her katın bir y&uuml;zey olmasında &ouml;t&uuml;r&uuml;; binaların katlarından ve bir &ldquo;board&rdquo; &uuml;zerinde durulduğu i&ccedil;in toplu ulaşım ara&ccedil;larından &ouml;nce olmak &uuml;zere kullanılır. 

I live on the 5th floor.


	Bina katlarından &ouml;nce on kullanılır.


First, sit on the sofa and think about nothing for a second.

Y&uuml;zey

Which one do you prefer watching a movie on TV or on a bigger screen at the cinema?

Y&uuml;zey

I was on the train when she called me.


	Bazı ulaşım ara&ccedil;larından &ouml;nce on kullanılır.


Our song is playing on the radio right now.


	Radio ve telefon gibi iletişim ara&ccedil;larıyla on kullanılır. 


The building is on Oxford Street.

&nbsp;


	
		
			
			On
			
			
			5th floor
			
			
			The sofa
			
			
			TV/radio/phone
			
		
		
			
			train/bus/plane/ship
			
			
			The equator
			
			
			The table
			
		
		
			
			The Wall
			
			
			The paper
			
			
			The water/lake
			
		
		
			
			The window
			
			
			The court
			
			
			An island
			
		
		
			
			The street
			
			
			The corner
			
			
			The coast
			
		
	


&nbsp;

In

In, belirlenmiş ya da belirgin kenarları olan herhangi bir şeyin i&ccedil;inde olan insan ya da şeyleri ifade etmek i&ccedil;in kullanılır.

What do you have in your pocket?

Is that a dead fly in your cup?

He is waiting for me in the car.


	Diğer ara&ccedil;larla on kullanılmasına rağmen araba ile in kullanılır.


In the car

On the bus/plane/train/ship

I live on the 5th floor at 35 Oxford Road in London.

He went to work in Britain.


	Sınırları olan şehirler ve &uuml;lkeler gibi b&ouml;lgelerden &ouml;nce in kullanılır. 


People are having fun and eating ice cream in the park.

We are planning a holiday in the mountains. 

My family used to have a farm in the country.

Isn&rsquo;t it dangerous to swim in the lake?

Until being called, you can rest in the waiting room. 


	Odalar gibi sınırları ve isimleri olan geniş alanlarla in kullanılır.


Would you like to have some milk in your coffee?


	Likitlerden &ouml;nce in kullanılır.


I left phone charger in your office!


	Lokasyonundan değil, iş yerinin i&ccedil;inden bahsedildiğinde at yerine in kullanılır. 



İngilizcede Yer Edatları Kullanımı (At - In - On)

İngilizcede Sık Kullanılan 12 Kısaltmayı &Ouml;ğrenin!

Arkadaşlarımız ile sohbet ederken ya da resmi olmayan bir ortamda konuşurken &uuml;slubumuz doğaldır. Bu t&uuml;r ortamlarda rahat konuşuyoruz&nbsp;ve farkında olmadan&nbsp;bazı s&ouml;zc&uuml;kleri kısaltarak kullanıyoruz. Hatta bu kısaltmalar &ouml;yle doğal hale geldi ki şarkı dinlerken ya da dizi, film izlerken karşılaşabiliyoruz.

İngilizcede de, T&uuml;rk&ccedil;ede olduğu gibi kısaltmalar olduk&ccedil;a sık kullanılıyor. Fakat, İngilizce ana dilimiz kadar hakim olduğumuz bir dil değil, bu y&uuml;zden kulağımıza yabancı gelen kelimelere daha &ccedil;ok dikkat ediyoruz. Bu kısaltmalara &ldquo;contraction&rdquo; deniyor ve resmi olmayan (informal) konuşmalarda kullanılıyor. Siz de İngilizcede sık kullanılan &nbsp;kısaltmaları &ouml;ğrenerek İngilizce konuşma esnasında anlatılanları kolayca anlayabilirsiniz.&nbsp;Bu kısaltmaları argo olarak ifade edemeyiz ancak resmi ortamlarda kullanmanın &ccedil;ok şık durmayacağını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz.&nbsp;

Sizler i&ccedil;in&nbsp;dizi, film izlerken ya da şarkı dinlerken sık duyabileceğiniz ve yabancı biriyle sohbet ederken akışı doğal hale getirebileceğiniz İngilizce s&ouml;zc&uuml;klerin kısaltılmış hallerini&nbsp;listeledik.

&nbsp;

1.&lsquo;Cos / &rsquo;cause: Because.

I went to bed late &lsquo;cos I had to work.

&nbsp;

2. Ain&rsquo;t: am/is/are/have/has not. &nbsp;(Bazen de, do/does/did not)

I ain&rsquo;t (am not) listenin&rsquo; to ya (you).

&nbsp;

3. Dunno: Don&rsquo;t know.

- Where is she?

- Dunno.

&nbsp;

4. Gonna: Going to.

The job ain&rsquo;t gonna be easy.

&nbsp;

5. Gotta: Have got to.

A man&#39;s gotta do what a man&#39;s gotta do.

&nbsp;

6. Lemme: Let me.

Lemme explain!

&nbsp;

7. Kinda/sorta: Kind of / sort of.

I sorta / kinda enjoyed the film.

&nbsp;

8. Outta: Out of.

I&rsquo;m outta here!

&nbsp;

9. Wanna: Want to.

Wanna some coffee?

&nbsp;

10. Whatcha: What are you / what have you / what do you / what you

Whatcha (what are you) looking at?

&nbsp;

11. Shoulda: Should have.

You shoulda been there years ago.

&nbsp;

12. &lsquo;em:&nbsp;Them.

Tell &lsquo;em I said no.

&nbsp;

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun, g&uuml;ncel konulardan oluşan eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. T&uuml;rkiye&rsquo;nin ilk ve tek 8 kişilik sınıflarında, her ders yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imkanı bulursunuz.


İngilizcede Sık Kullanılan 12 Kısaltmayı Öğrenin!

İngilizcede &#39;&#39;as&#39;&#39; ve &#39;&#39; like&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;kleri birbirine &ccedil;ok karıştırılmaktadır. Bu iki s&ouml;zc&uuml;k de &#39;&#39;gibi&#39;&#39; anlamını vermesine rağmen kullanım şekilleri ve diğer taşıdıkları anlamlar a&ccedil;ısından bazı farklar taşımaktadır.

İlk olarak &#39;&#39; as&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml; inceleyelim;

&#39;&#39;As&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n &#39;&#39;gibi&#39;&#39; anlamının yanı sıra, &ldquo;olarak&#39;&#39; anlamı da vardır. Bunu belirlememiz i&ccedil;in &#39;&#39;as&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;nden sonra c&uuml;mle mi yoksa nesne mi geldiğine dikkat etmeliyiz. &nbsp;

&#39;&#39; As&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;nden sonra nesne geliyorsa, &#39;&#39;olarak&#39;&#39; anlamı taşır.

She has been working as a nurse for 3 years. (O &uuml;&ccedil; yıldır hemşire olarak &ccedil;alışıyor.)

(Bu c&uuml;mlede &#39;&#39;as&#39;&#39; kelimesinden sonra &ouml;zne ve nesne kullanılmamıştır. Bu y&uuml;zden &#39;&#39;as&#39;&#39; den sonra gelen kısmı nesne olarak d&uuml;ş&uuml;nebiliriz ve bu c&uuml;mleyi &ccedil;evirirken &#39;&#39;O &uuml;&ccedil; yıldır hemşire olarak &ccedil;alışıyor.&#39;&#39; şeklinde &ccedil;evirebiliriz.)

I see you as my besfriend. (Seni en iyi arkadaşım olarak g&ouml;r&uuml;yorum.)

Bu &ouml;rneğimizde &#39;&#39;as&#39;&#39;, &ldquo;olarak&rdquo; anlamı vermiş, &ccedil;&uuml;nk&uuml; sonrasında herhangi bir c&uuml;mle yok.

I have to warn you as your mother. (Annen olarak seni uyarmak zorundayım.)

Peki &nbsp;&#39;&#39;as&#39;&#39; den sonra bir c&uuml;mle gelirse?

As I said before, you need to study your lessons.

(Burada &#39;&#39;as&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;nden sonra bir c&uuml;mle gelmiş. Bu durumda bu c&uuml;mleyi &nbsp;&#39;&#39;Daha &ouml;nce de dediğim gibi, derslerine &ccedil;alışmalısın.&#39;&#39; şeklinde &ccedil;eviririz.)

As we all know, he loves Marry. (Herkesin bildiği gibi, o Marry&#39;i seviyor.)

&#39;&#39;Like&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; de &#39;&#39;as&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml; de &#39;&#39;gibi&#39;&#39; anlamına geliyor. C&uuml;mle i&ccedil;erisinde &#39;&#39;like&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kullandığımızda ardından bir nesne gelmeli.

C&uuml;mlede &#39;&#39;gibi&#39;&#39; anlamını vermek istediğimizde &nbsp;&ldquo;like&#39;&#39; s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n ardından bir nesne gelmelidir.

My sister is acting like a baby. (Kız kardeşim bebek gibi davranıyor.)

*Like s&ouml;zc&uuml;ğ&uuml;nden sonra bir nesne gelmek zorundadır.

What are you cooking? It smells like chicken. &nbsp;(Ne pişiriyorsun? Tavuk gibi kokuyor.)

Bu yazımızda &#39;&#39;as&#39;&#39; ve &#39;&#39;like&#39;&#39; kullanımı arasındaki ufak farktan bahsettik. G&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;z gibi aslında hi&ccedil; de kafa karıştırıcı değil.

Kısaca &ouml;zetlemek gerekirse:

&ldquo;As&rdquo;, &ldquo;olarak&rdquo; anlamındaysa ardından nesne gelir, &ldquo;gibi&rdquo; anlamında kullanıldıysa c&uuml;mle gelir.

&ldquo;Like&rdquo; gibi anlamına gelir ve ardından nesne alır.

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun, g&uuml;ncel konulardan oluşan eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi&nbsp;ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. Covid-19 salgını sebebiyle y&uuml;z y&uuml;ze ve online&nbsp;sınıf&nbsp;&nbsp;eğitimlerinde mevcudunu 6 kişiyle sınırlandıran Konuşma Kul&uuml;b&uuml;, ders dışı aktivitelerini de online olarak s&uuml;rd&uuml;rmeye devam etmektedir.&nbsp;

&nbsp;


İngilizcede "as" ve "like" Nasıl Kullanılır?

İngilizce Fiyat Nasıl Sorulur ve S&ouml;ylenir?

İngilizce Fiyat Sorma

Bir s&uuml;permarkete girip aradıklarınızı buldunuz ve sepetinize doldurdunuz. Eğer İngilizce konuşulan bir &uuml;lkedeyseniz, kasanın &ouml;n&uuml;ndeki bekleyiş bu alışverişin en stresli anı olmak zorunda değil! Bir mal veya hizmet satın aldığımız herhangi bir kafe, restoran, kıyafet d&uuml;kkanı, m&uuml;ze ve pazar gibi &ccedil;eşitli bir &ccedil;ok yerde ne kadar &ouml;dememiz gerektiğini sormak ka&ccedil;ınılmaz. G&uuml;ndelik hayatımızda sıklıkla kulandığımız &ldquo;Ne kadar?&rdquo; sorusunu sormak İngilizce&rsquo;de de olduk&ccedil;a kolay yapabileceğimiz bir şey.

İngilizcede bir şeyin fiyatının nasıl sorulduğunu g&ouml;rebilmek i&ccedil;in aşağıdaki diyalogdan yararlanalım.

In a supermarket

S&uuml;permarkette

Cashier: Good afternoon. Can you put everything on the counter, please?

Kasiyer: İyi akşamlar, l&uuml;tfen her şeyi tezgahın &uuml;st&uuml;ne koyar mısınız?

Customer: Good afternoon. Yes, of course.

M&uuml;şteri: İyi akşamlar. Evet, tabii ki.

After a while&hellip;

Bir s&uuml;re sonra&hellip;

Customer: How much?

M&uuml;şteri: Ne kadar?

Cashier: That&rsquo;s 23.15$. Do you have a membership card?

Kasiyer: 23 dolar 15 sent. &Uuml;yelik kartınız var mı?

Customer: No, I don&rsquo;t. This is my first time here.

M&uuml;şteri: Hayır, yok. Buraya ilk defa geliyorum. 

Cashier: OK. How would you like to pay? Cash or credit card?

Kasiyer: Nasıl &ouml;demek istersiniz? Nakit mi kart mı?

Customer: I&rsquo;ll pay in cash. Here you are. 

M&uuml;şteri: Nakit &ouml;deyeceğim. Buyrun.

Cashier: Here is you receipt. Would you like a bag?

Kasiyer: Buyrun faturanız. Poşet ister misiniz?

Customer: No, thank you.

M&uuml;şteri: Hayır, teşekk&uuml;rler.

İngilizcede fiyat sormak i&ccedil;in kullanılan diğer yapılar


	How much is it/are they? 
	How much is this/are these?
	How much does it/do they cost?
	Could you tell me how much is this/are these&hellip;?


Diyalogda da g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z gibi soru k&ouml;k&uuml;m&uuml;z &ldquo;How much&rdquo;. Yukarıdaki sorularda g&ouml;r&uuml;yoruz ki sorunun bu yapıyı takip eden kısmında birtakım değişimler ger&ccedil;ekleşiyor. G&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z değişimlerin sebebi ise fiyatı sorulan nesne veya nesnelerin;


	Tekil ya da &ccedil;oğul olması,
	Yakında veya uzakta olmasıdır.


Bununla beraber, pek&acirc;l&acirc; pratik ve hızlı bir şekilde yalnızca &ldquo;How much?&rdquo; yapısını kullanarak da alacağınız şeyin fiyatını İngilizce olarak sormak m&uuml;mk&uuml;n.

&nbsp;

İngilizce Fiyat S&ouml;yleme

İngilizcede bir &uuml;r&uuml;n&uuml;n fiyatını s&ouml;ylemeden &ouml;nce durmamız gereken nokta para birimleri. En &ccedil;ok kullanılan para birimlerini Aşağıdaki tabloda inceleyelim:

Currencies / Para Birimleri


	
		
			
			Dolar
			
			
			Pound
			
			
			Euro
			
			
			Lira
			
		
		
			
			20$
			
			
			20&pound;
			
			
			20&euro;
			
			
			20₺
			
		
		
			
			Cent 
			
			
			Pence
			
			
			Cent 
			
			
			Kuruş 
			
		
	


&nbsp;

İngilizcede fiyatları biri uzun biri kısa olmak &uuml;zere iki şekilde s&ouml;yleyebiliyoruz. 

Uzun y&ouml;ntem

23.15$&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; It&rsquo;s 23 dollars 15 cents.

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; It costs 23 dollars 15 cents.

Kısa Y&ouml;ntem

23.15$ &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; It&rsquo;s twenty tree fifteen.

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; It costs 23.15.

At the Clothes Shop

Kıyafet D&uuml;kkanında

Customer: Hello. Could you tell me how much this shirt is?

M&uuml;şteri: Merhaba. Bana bu g&ouml;mleğin fiyatını s&ouml;yleyebilir misiniz?

Shop Assistant: Hello. Of course. It&rsquo;s 99.99$.

Mağaza G&ouml;revlisi: Merhaba. Tabii ki. 99.99.

Customer: It is ninety nine and ninety nine!?

M&uuml;şteri: 99.99 mu!?

Shop Assistant: Yes, it costs ninety nine dollars ninety nine cents.

Mağaza G&ouml;revlisi: Evet, 99 dolar 99 sent.


İngilizce Fiyat Nasıl Sorulur ve Söylenir?

BETİMLEYİCİ SIFATLAR

&ldquo;very&rdquo; Yerine Kullanılabilecek Sıfatlar

&ldquo;very&rdquo;, anlamı g&uuml;&ccedil;lendirmek i&ccedil;in en &ccedil;ok kullanılan pekiştiricilerden biri. C&uuml;mlelerinizin her birinde &ldquo;very&rdquo; kullanmak yerine, İngilizcedeki pek &ccedil;ok farklı betimleyici sıfatı konuşurken ve yazarken kullanarak hem kelime dağarcığınızı genişletebilir hem de İngilizcede ifade g&uuml;c&uuml;n&uuml;z&uuml; arttırabilirsiniz. 

&nbsp;

&ldquo;very&rdquo; yerine kullanılabilecek sıfatlardan bazıları şunlardır.

&nbsp;

Very noisy  Deafening

&ldquo;deaf&rdquo; kelimesi bir sıfat (adjective) olup, &ldquo;sağır&rdquo; anlamına gelmektedir ve arkasına aldığı &ldquo;-ing&rdquo; ekiyle t&uuml;r&uuml; değişmez yine sıfat olarak kalır fakat anlamca bir değişime uğrar.

&nbsp;

The noise of the machine was deafening.

Makinenin sesi sağır ediciydi/&ccedil;ok g&uuml;r&uuml;lt&uuml;l&uuml;yd&uuml;.

&nbsp;

Very old  out-dated; ancient

Kelime dağarcığını genişletmek ve İngilizcede ifade g&uuml;c&uuml;n&uuml;z&uuml; artırmanın yanı sıra, bu &ouml;rnekte olduğu gibi konuşurken betimleyici sıfatlar kullanmak ifadenizin pozitif, n&ouml;tr ya da negatif y&ouml;nde tonunu da belirler.

&ldquo;out-date&rdquo; ve &ldquo;ancient&rdquo; sıfatlarının ikisi de &ldquo;&ccedil;ok eski&rdquo; anlamına gelme&quot;sine rağmen &ldquo;out-dated&rdquo;,&rdquo;&ccedil;ok eski olduğu i&ccedil;in atıl durumda&rdquo; ve &ldquo;ancient&rdquo;, &ldquo;modern olmayan, &ccedil;ok eski&rdquo; anlamına gelmektedir.

&nbsp;

The office computer system is hopelessly outdated.

Ofisteki bilgisayar sistemi aşırı eskimiş/kullanılamaz halde.

This bridge must not be widened because it is an ancient monument.

Bu k&ouml;pr&uuml; antik bir anıt olduğu i&ccedil;in genişletilmemeli. 

&nbsp;

Very big  massive

&Ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k anlamına gelen &ldquo;massive&rdquo;, ger&ccedil;ek anlamıyla ve mecaz anlamıyla kullanılabilir. 

The massive columns at Luxor are being renovated by the Egyptian government. 

Luxor&rsquo;daki (fiziksel olarak) devasa s&uuml;tunlar Mısır devleti tarafından yenileniyor. 

The government put massive amounts of money into the health service.

H&uuml;k&uuml;met sağlık hizmetlerine ciddi oranda yatırım yapıyor. 

&nbsp;

Very busy  swamped

&ldquo;Busy&rdquo; g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde en &ccedil;ok kullanmak zorunda kaldığımız sıfatlardan biri olmakla beraber, sık sık &ldquo;very&rdquo; ile pekiştirilir. Ancak &ccedil;ok meşgul olduğunuzu s&ouml;ylemenin &ccedil;ok daha kolay ve etkili bir yolu var, &ldquo;I am swamped.&rdquo;

&ldquo;Swamp&rdquo; kelimesinin asıl anlamı &ldquo;bataklık&rdquo; olup, meşguliyet bağlamında kullanıldığında &ldquo;very busy&rdquo; kelime &ouml;beğinin yerini mecaz olarak tutar.

&nbsp;

E-commerce websites were swamped with orders during the pre-Christmas rush.

Online ticaret siteleri Noel &ouml;ncesi siparişlerden &ouml;t&uuml;r&uuml; &ccedil;ok meşguller.

&nbsp;

Very perfect  flawless

&ldquo;perfect&rdquo; tıpkı &ldquo;busy&rdquo; gibi en &ccedil;ok kullanılan sıfatlardan biri. &ldquo;very perfect&rdquo; yerine kullanılabilecek sıfatlardan biri, &ldquo;flawless&rdquo;. Bu sıfatı incelediğimizde yapısının &ldquo;hata&rdquo; anlamına gelen bir k&ouml;k &ldquo;flaw&rdquo; ve &ldquo;-sız/siz&rdquo; anlamına gelen &ldquo;-less&rdquo; son ekinden oluştuğunu g&ouml;r&uuml;r&uuml;z.

&nbsp;

Her English is almost flawless.

İngilizcesi neredeyse m&uuml;kemmel/hatasız.


Betimleyici Sıfatlar

En sevdiğin spor nedir? / What&rsquo;s your favorite sport?&nbsp;

Spor hakkında İngilizce konuşmak istiyorsanız, bununla ilgili fiillere aşina olmalısınız. Oyna(Play), git(Go) ve yap(Do) gibi &uuml;&ccedil; fiili bir&ccedil;ok sporda mutlaka g&ouml;rm&uuml;şs&uuml;n&uuml;zd&uuml;r. Hangi fiili kullanacağınızdan emin değilseniz,&nbsp; bu yazımız size yardımcı olacak. Hangi sporu yaptığınızı s&ouml;ylemek i&ccedil;in İngilizcede kullandığımız (esas olarak) &uuml;&ccedil; fiil vardır:

Oyna(Play), git(Go) ve yap(Do).

*Tahmin etmiş olabileceğiniz gibi, oyunlardan bahsederken &quot;play&quot; kelimesini kullanırız. Yani oyun olarak kabul edilen herhangi bir spor i&ccedil;in &#39;play&#39; kullanırız. Bu sporlar &ccedil;oğu zaman top, disk veya benzeri bir cisim kullanılarak oynanır. Tenis, futbol, basketbol, badminton, squash, vb. sporlar gibi.&nbsp;

*Eğer spor ismi, fiil + ing olan bir etkinlikse, bu konuda konuşmak i&ccedil;in &#39;go&#39; kullanırız. &Ouml;rneğin y&uuml;zmek(swimming), y&uuml;r&uuml;mek(walking), bisiklete binmek(cycling), koşmak(running), tırmanmak(climbing) vb.

*Bu kategorilerde yer almayan diğer sporlara &quot;do&quot;fiili eşlik eder. Ayrıca &#39;spor&#39; kelimesinin kendisini &#39;do&#39; olarak kullanıyoruz!

Karate, yoga, atletizm, jimnastik, bale vb. sporları &ouml;rnek olarak yazabiliriz.&nbsp;

Elbette g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde İngilizce dili bu t&uuml;r kurallar konusunda daha rahat ve bağışlayıcı hale geliyor, bu nedenle birisinin &quot;I box&quot; veya &quot;I wrestle&quot; dediğini duyabilirsiniz.

&nbsp;

Aşağıdaki tabloda Go / Do / Play kullanımına &ouml;rnekleri g&ouml;rebilirsiniz.&nbsp;


	
		
			
			Go
			
			
			Do
			
			
			Play
			
		
		
			
			riding
			
			
			aerobics
			
			
			badminton
			
		
		
			
			jogging
			
			
			gymnastics
			
			
			table-tennis
			
		
		
			
			hitch-hiking
			
			
			taekwondo
			
			
			football
			
		
		
			
			fishing
			
			
			judo
			
			
			basketball
			
		
		
			
			sailing
			
			
			karate
			
			
			chess
			
		
		
			
			windsurfing
			
			
			kung-fu
			
			
			cricket
			
		
		
			
			skiing
			
			
			ballet
			
			
			board games
			
		
		
			
			snowboarding
			
			
			exercise
			
			
			snooker
			
		
		
			
			swimming
			
			
			yoga
			
			
			hockey
			
		
		
			
			dancing
			
			
			athletics
			
			
			baseball
			
		
		
			
			skating
			
			
			archery
			
			
			rugby
			
		
		
			
			cycling
			
			
			a crossword puzzle
			
			
			volleyball
			
		
		
			
			running
			
			
			tai chi
			
			
			squash
			
		
	


&nbsp;


İngilizcede Spor Fiilleri: Play / Do / Go Kullanımı

G&uuml;nl&uuml;k yaşantıdaki herhangi bir İngilizce konuşma veya diyaloğun i&ccedil;erisinde bu kelimelerden bir tanesini g&ouml;rmemek neredeyse imkansız. Kendi dilimizde bu iki kelimenin arasındaki anlam ve kullanım farklarını anlamak &ccedil;ok zor.&nbsp;

Peki bu iki kelime birbirlerinin yerine kullanılabilir mi ? Farklar var mıdır, varsa nelerdir ?

Her iki kelime de d&uuml;zensiz fiillerdir (irregular verbs). Ge&ccedil;miş zamanda Say &#39;said&#39; , tell ise &#39;told&#39; olarak kullanılır.

&ldquo;Say&rdquo; s&ouml;ylenen mesajın ne olduğuna odaklanırken, &ldquo;Tell&rdquo; mesajda s&ouml;ylenen i&ccedil;eriğe ve iletilmek istenen mesaja vurgu yapar.

Birka&ccedil; &ouml;rnekle a&ccedil;ıklayalım;

Say:

&#39;How are you?&#39; my father said.
&#39;Nasılsın?&#39; dedi babam.

I always said I would buy a motorbike when I have the money for it.
Param olduğu zaman motorsiklet alacağımı s&ouml;ylemişimdir hep.

What makes you say that?
Bunu s&ouml;ylemenin sebebi nedir ?

I&#39;ve got nothing to say!

S&ouml;yleyecek hi&ccedil;bir şeyim yok.

Tell:

He told me (that) he is sick.
Bana hasta olduğunu s&ouml;yledi.

Can you tell me your number again?
Bana tekrar telefon numaranı s&ouml;yleyebilir misin?

How can I know you are telling the truth?
Ger&ccedil;eği s&ouml;ylediğini nereden bilebilirim ?

Birilerinin s&ouml;ylediklerini direkt olarak iletiyorsak say kullanmamız doğru olacaktır. Genellikle kime hitap edildiğini g&ouml;stermemiş oluyoruz.

&nbsp;&quot;We are going through some tough times.&quot; said President.

Eğer ki s&ouml;yleyen kişinin kime s&ouml;ylediğini belirtmek istiyorsak tell kullanmamız daha uygundur.

I told them about the accident.

Ayrıca say ve tell ile kullanılan bazı &ouml;zel kelime ve kelime grupları vardır. Bu duruma dair &ouml;rnekler;

&nbsp;

SAY:

- hi,hello,goodbye

- yes,no

- a word

- something

- a prayer

- no more

- sorry

- thank you

&nbsp;

TELL:

- a lie

- the truth

- the time

- someone the way

- for sure

- a secret

- a story

&nbsp;


"Say" ve "Tell" Kullanımı

ACRONYM, INITIALISM AND ABBREVIATIONS

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Kısaltmalar, her dilde olduğu gibi, İngilizcede de g&uuml;nl&uuml;k hayatta sıklıkla karşımıza &ccedil;ıkar. Bu kısaltmalar genel olarak yazı dilinde g&ouml;z yormamak, okuyanın işini kolaylaştırmak i&ccedil;in kullanılır ancak kimi zaman aşina olmadığımız kısaltmalarla da karşılaşırız. 

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; İngilizcede farklı tiplerde kısaltmalar g&uuml;nl&uuml;k hayatta bol bol kullanılır. Bu yazımızda farklı tiplerdeki İngilizce kısaltmaları &ouml;rnekler &uuml;zerinden inceliyor olacağız.

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Abbreviation: İngilizcedeki b&uuml;t&uuml;n kısaltmalar &ldquo;abbreviation&rdquo; olarak bilinir ancak kendi i&ccedil;lerinde farklı kategorilere b&ouml;l&uuml;nm&uuml;ş. Bu kategorilerin her birini, kendi başlıkları altında inceleyeceğiz. İngilizcedeki bu t&uuml;r kısaltmalar, insanların g&uuml;nl&uuml;k konuşma dilinde iletişimi hızlandırmak ve kolaylaştırmak i&ccedil;in kullanılır. 

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Dr: &ldquo;Doctor&rdquo;. T&uuml;rk&ccedil;ede de aynı kısaltma ile kullanılan bu unvan, iyi bir &ldquo;abbreviation&rdquo; &ouml;rneği. 

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; St: &ldquo;Street&rdquo;. İngilizcede adres yazarken &ccedil;ok yaygın olarak kullanılan bir kısaltmadır. T&uuml;rk&ccedil;ede de &ldquo;sokak&rdquo; yerine &ldquo;sk.&rdquo; kullanılır.

Acronym: &ldquo;Acronym&rdquo;ler bir kuruluşun, hastalığın vb. şeylerin baş harflerini yan yana koyarak ortaya &ccedil;ıkarılan yeni kelimeler. Okuyan veya konuşan kişi İngilizcede &ldquo;acronym&rdquo;lerin harflerini tek tek s&ouml;ylemek yerine bu t&uuml;r kısaltmaları bir kelime gibi s&ouml;yler veya okur. 

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; ASAP: &ldquo;As Soon As Possible&rdquo;. &ldquo;Olabildiğince &Ccedil;abuk&rdquo; anlamına gelen bu kısaltma bir &ldquo;Acronym&rdquo; &ouml;rneği. G&uuml;nl&uuml;k hayatımızda sıklıkla karşımıza &ccedil;ıkabilir. 

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; PIN: &ldquo;Personal Identification Number&rdquo;. &ldquo;Şahsi kimlik numarası &ndash; şifre&rdquo; anlamına gelen bu kısaltmaya hepimiz aşinayız. ATM&rsquo;ye gittiğimiz zaten PIN giriyoruz veya telefonlarımızın PIN kodunu giriyoruz.

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; LOL: &ldquo;Laugh Out Loud&rdquo;. &ldquo;Kahkahalarla g&uuml;lmek&rdquo; anlamına gelen bu &ldquo;acronym&rdquo; mesajlaşma dilinde sık sık kullanılıyor. 

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Initialism: &ldquo;Acronym&rdquo;ler ile benzerlikler taşır. İngilizcedeki bu iki kısaltma t&uuml;r&uuml;n&uuml;n arasındaki en belirgin fark, &ldquo;initialism&rdquo; sonucunda &ldquo;Acronym&rdquo;lerde olduğu gibi ortaya yeni bir kelimenin &ccedil;ıkmaması. &ldquo;Initialism&rdquo;de her harfi tek tek s&ouml;ylememiz gerekir. 

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; BBC: &ldquo;British Broadcasting Corporation&rdquo;. &ldquo;Initials&rdquo; baş harfler anlamına gelir. Her harfi tek tek s&ouml;ylememiz gereken bir kısaltma &ouml;rneğidir.

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; MP: &ldquo;Members of Parliament&rdquo; veya &ldquo;Military Police&rdquo;. &ldquo;Milletvekili&rdquo; veya &ldquo;Askeri İnzibat&rdquo; anlamına gelen bu kısaltma, yine birden fazla kelimeden oluşan bir s&ouml;zc&uuml;k &ouml;beğinin baş harflerinden meydana geliyor.

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; UN: &ldquo;United Nations&rdquo;. &ldquo;Birleşmiş Milletler&rdquo; kısaltması olarak kullanılan &ldquo;UN&rdquo;, yine birden fazla kelimeden oluşmuş bir s&ouml;z &ouml;beğinin baş harfleri alınarak ortaya &ccedil;ıkarılmış.

&nbsp;

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; 


İngilizcedeki Kısaltmalar

<p>Can, Should ve Must&rsquo;ın Olasılık Durumlarında Kullanımını &Ouml;ğrenin! T&uuml;rk&ccedil;ede kip olarak ge&ccedil;en modal adını verdiğimiz s&ouml;zc&uuml;kler, s&ouml;zc&uuml;klere ek anlam kazandırmamıza yardımcı olurlar. Yetenekler, izinler, yasaklar gibi durumlarda kullanabildiğimiz bu s&ouml;zc&uuml;kler, bu yazımızda s&ouml;z edeceğimiz olasılık durumlarında da kullanılırlar. İngilizcede g&uuml;n&uuml;m&uuml;z ve gelecekle ilgili olasılıklardan s&ouml;z ederken can, should, must, could, may ve might s&ouml;zc&uuml;klerinden yararlanabiliriz. İngilizce &ouml;ğrenen bir&ccedil;ok kişi, hangi durumlarda hangisinin kullanılması gerektiğini karıştırabiliyorlar. Bu yazımızda sizlere bunların nasıl kullanılması gerektiğini a&ccedil;ıklamaya &ccedil;alışacağız. En yaygın kullanılanı &ldquo;can&rdquo;dir. İngilizce &ouml;ğrenen bir&ccedil;ok kişi, can&rsquo;i neredeyse t&uuml;m olasılık durumları i&ccedil;in kullanmaktadır; ancak bu &ccedil;ok da doğru bir kullanım değildir. &Ouml;rneğin, &ldquo;Belki yağmur yağacak/yağabilir&rdquo; demek istediğinzde &ldquo;It can rain tomorrow.&rdquo; dememenizi &ouml;neririz. Dilbilgisi olarak baktığınızda hi&ccedil;bir sıkıntısı yok; ancak kulak tırmalayabiliyor ve iyi bir İngilizce değil. Bunun kullanımını sonrasında vereceğiz. G&uuml;nl&uuml;k İngilizcede can&rsquo;in yaygın olarak duyulmasının nedeni, kimsenin doğru ya da yanlış olup olmadığını umursamamasından &ouml;t&uuml;r&uuml;d&uuml;r. &Ouml;yleyse &ldquo;can&rdquo; nerede kullanılır? Genel olasılıklarla ilgili konuşurken can uygun bir kullanımdır. &Ouml;rneğin: Learning a language can be difficult. Dil &ouml;ğrenmek zor olabilir.&nbsp; Bu, &ccedil;oğumuz i&ccedil;in ge&ccedil;erli değil midir? Dil &ouml;ğrenmek kolay bir s&uuml;re&ccedil; değildir ve genel bir olasılık s&ouml;z konusu, bu y&uuml;zden can kullandık. &nbsp; Russia can be very cold in winter. (Rusya kışın &ccedil;ok soğuk olabilir.) Rusya&rsquo;nın kışın &ccedil;ok soğuk olabileceği genel bir olasılıktır, herkes bilir. It can be dangerous to ride a bicycle in the city. (Şehirde bisiklet s&uuml;rmek tehlikeli olabilir.) Şehirde bisiklet s&uuml;rerken yaralananlar ve daha k&ouml;t&uuml;s&uuml; &ouml;lenler var. &ldquo;can&rsquo;t&rdquo;i de es ge&ccedil;meyelim: Olanaksız bir durumdan s&ouml;z ederken can&rsquo;t kullanırız. &Ouml;rneğin: John can&rsquo;t be in the US now because he told me that he was in England. (John şu anda ABD&rsquo;de olamaz &ccedil;&uuml;nk&uuml; bana İngiltere&rsquo;de olduğunu s&ouml;yledi.) Diyelim ki ben d&uuml;n John ile konuştum ve bana İngiltere&rsquo;de olduğunu s&ouml;yledi; ancak arkadaşınız Amerika&rsquo;da olduğunu s&ouml;yl&uuml;yor. Bunun olası olmayacağını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rs&uuml;n&uuml;z durumu bildiğiniz i&ccedil;in. O y&uuml;zden can&rsquo;t dedik. Peki ya &ldquo;should&rdquo;? Bunu anlamak biraz daha kolay &ccedil;&uuml;nk&uuml; mantıksal ve normal bir beklentiden s&ouml;z ettiğimiz durumlarda kullanırız. &Ouml;rneklere bakalım: The vet has given my cat medicine, so he should feel better soon. (Veteriner, kedime ila&ccedil; verdi, o y&uuml;zden kısa s&uuml;re i&ccedil;inde daha iyi hisseder.) İlacın kediye iyi bir etkisi olacağını hepimiz bekleriz. Bir beklenti s&ouml;z konusu. Our team is much stronger than theirs, so we should be able to beat them easily next week. (Bizim takımımız onlarınkinden daha g&uuml;&ccedil;l&uuml;, &ouml;yleyse onları &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki hafta kolayca yeneriz.) Should kullanmak daha iyidir, &ccedil;&uuml;nk&uuml; c&uuml;mleyi kuran kişi mantıksal bir yargıdan doğan bir beklenti i&ccedil;inde. Şimdi de &ldquo;must&rdquo;tan s&ouml;z edelim. Must&rsquo;ın anlamca g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir s&ouml;zc&uuml;k olduğunu biliyorsunuzdur. G&uuml;&ccedil;l&uuml; olasılıklarda ve &ccedil;ıkarımlarda kullanabiliriz. İşte &ouml;rnekler: Her shoes are here, so she must be here. (Ayakkabıları burada, &ouml;yleyse o, burada olmalı.) Kimse ayakkabıları olmadan başka bir yerde olmaz normal durumda, bu y&uuml;zden o kişinin ayakkabılarını kapının &ouml;n&uuml;nde g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z i&ccedil;in %99 olasılıkla burada olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. You must be the new accountant. (Sen yeni muhasebeci olmalısın.) Yeni birisinin işe başladığını duydunuz ve o kişiyi muhasebe b&ouml;l&uuml;m&uuml;nde g&ouml;rd&uuml;n&uuml;z, o zaman o kişinin yeni muhasebeci olduğundan emin olarak bu c&uuml;mleyi kurabilirsiniz. He mustn&rsquo;t hear me over all the noise. (Bunca g&uuml;r&uuml;lt&uuml;n&uuml;n arasında beni duymuyor olmalı.) G&uuml;r&uuml;lt&uuml;l&uuml; bir ortamda sizi kimsenin duymasını beklemezsiniz, o zaman bu durumda mustn&rsquo;t kullandık. İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kul&uuml;b&uuml;&rsquo;nde CEFR kriterlerine uygun&nbsp; eğitim m&uuml;fredatı ile İngilizceyi ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. B&ouml;ylece İngilizce konuşurken &ouml;ğrenmeniz gereken t&uuml;m ifadelere h&acirc;kim olursunuz. Konuşma Kul&uuml;b&uuml;'n&uuml;n İngilizce konuşma odaklı derslerinde yeni bilgiler &ouml;ğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak &ouml;ğrenme imk&acirc;nı bulursunuz. G&uuml;nl&uuml;k hayatınızda da bu bilgileri &ouml;zg&uuml;venle kullanabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz. Ders dışı aktivitelerimizden biri olan Grammar Club etkinliğimize katılabilir, gramerde eksik olduğunuz konuları tamamlayabilirsiniz.</p>

Can, Should ve Must’ın Kullanımını Öğrenin!

<p class="p1">T&uuml;rk&ccedil;ede bağla&ccedil; olarak isimlendirdiğimiz conjunctions, c&uuml;mlelerin farklı b&ouml;l&uuml;mlerini birleştiren</p>
<p class="p1">kelimelerdir. Her ne kadar k&uuml;&ccedil;&uuml;k kelimeler olsa bile, conjunction&rsquo;lar d&uuml;ş&uuml;ncelerimizi birleştirmede</p>
<p class="p1">b&uuml;y&uuml;k bir rol oynar. Hadi bu kelimelerin ne olduğunu ve c&uuml;mleleri nasıl daha anlaşılır yaptıklarını</p>
<p class="p1">inceleyelim.</p>
<p class="p1">&ldquo;And&rdquo; (Ve)</p>
<p class="p1">"And" kelimesi, iki benzer fikiri birleştirmek i&ccedil;in kullanılır. Eğer ilk kısımda olumlu bir anlam var ise</p>
<p class="p1">&ldquo;and&rdquo; ile ek bir olumlu c&uuml;mle ekleyebiliriz. Eğer negatif bir anlam ile başladıysak ise bu c&uuml;mleye &ldquo;and&rdquo;</p>
<p class="p1">kullanarak olumsuz bir madde ekleyebiliriz. Dolayısıyla bu conjunction kelimemizi c&uuml;mlemizi &ouml;rnekler</p>
<p class="p1">veya destekleyici fikirlerle zenginleştirmek i&ccedil;in kullanabiliriz.</p>
<p class="p1">&Ouml;rneğin: We want to go to Europe and visit a lot of touristic places. (Avrupaya gitmek ve bir &ccedil;ok</p>
<p class="p1">turistik yerleri ziyaret etmek istiyoruz.) Burada hem avrupaya gitmek istediğimizi ,hem de orada bir</p>
<p class="p1">&ccedil;ok turistik yeri ziyaret etmek istediğimizi belirtmek istedik. İki ayrı c&uuml;mle kurmak yerine istediğimiz</p>
<p class="p1">bu iki olumlu maddeyi &ldquo;but&rdquo; kullanarak birleştirdik.</p>
<p class="p1">&ldquo;But&rdquo; (Ama)</p>
<p class="p1">İngilizcede fikrimizi nasıl destekleyip genişlettiğimizi &ouml;ğrendik. Peki başlangı&ccedil;ta verdiğimiz fikire ters</p>
<p class="p1">d&uuml;şen bir madde eklemek istediğimizde hangi conjunction&rsquo;ı kullanıyoruz. "But" bağlacı, iki zıt fikiri</p>
<p class="p1">birleştirmek veya bir kontrast oluşturmak i&ccedil;in kullanılır.</p>
<p class="p1">"I wanted to go to the party, but I had to finish my assignment." (Partiye gitmek istedim, ama &ouml;devimi</p>
<p class="p1">bitirmem gerekiyordu.) C&uuml;mlenin ilk kısmında partiye gitmek istediğimizi belirtiyoruz, fakat &ouml;devi</p>
<p class="p1">bitirme zorunluluğu ilk fikrimize karşıt bir anlam katıyor.</p>
<p class="p1">&ldquo;I love Istanbul, but it is a very crowded city.&rdquo; (İstanbulu &ccedil;ok seviyorum ama &ccedil;ok kalabalık bir şehir.)</p>
<p class="p1">&ldquo;But&rdquo; kelimesini aynı zamanda sevdiğimiz bir şeyin olumsuz yanı ya da nefret ettiğimiz bir şeyin istisna</p>
<p class="p1">olan iyi y&ouml;n&uuml;nden bahsederken de kullanabiliriz. Burada istanbulu &ccedil;ok sevmemize rağmen karşıt fikir</p>
<p class="p1">olarak ne kadar kalabalık olduğuna değinmek istiyoruz.</p>
<p class="p1">&ldquo;Or&rdquo; (Ya Da)</p>
<p class="p1">Farklı se&ccedil;eneklerimizi c&uuml;mle i&ccedil;inde bağlarken &ldquo;or&rdquo; kullanıyoruz. Burada odağımız anlamların karşıt</p>
<p class="p1">veya eşit olması değil, bir c&uuml;mledeki farklı se&ccedil;enekler olması.</p>
<p class="p1">&ldquo;You can study for your exam today or this weekend.&rdquo; (Sınavına bug&uuml;n ya da bu haftasonu</p>
<p class="p1">&ccedil;alışabilirsin.) Burada sınavlara &ccedil;alışmak i&ccedil;in farklı zaman se&ccedil;eneklerimiz var ve bunları &ldquo;or&rdquo; kullanarak</p>
<p class="p1">c&uuml;mlede bağlıyoruz.</p>
<p class="p1">&ldquo;Because&rdquo; (&Ccedil;&uuml;nk&uuml;)</p>
<p class="p1">Diğer &ouml;nemli conjunction kelimemiz &ldquo;because&rdquo;. Bu bağlacımızı eylemlere veya fikirlere neden</p>
<p class="p1">sunarken kullanıyoruz. İngilizcede bir şeyleri a&ccedil;ıklamak i&ccedil;in yaygın olarak kullanılan bir kelime.</p>
<p class="p1">İngilizcede fikirlerimize a&ccedil;ıklık getirmek i&ccedil;in kullandığımız bir &ccedil;ok kelimemiz mevcut fakat &ldquo;because&rdquo; ilk</p>
<p class="p1">olarak &ouml;ğrenilmesi gerekenlerden.</p>
<p class="p1">&ldquo;We decided to postpone the trip to the beach because the weather forecast predicted heavy rain.&rdquo;</p>
<p class="p1">(Plaja gezisini ertelemeye karar verdik &ccedil;&uuml;nk&uuml; hava raporu yoğun yağış &ouml;ng&ouml;r&uuml;yordu.) Bu c&uuml;mlemizde</p>
<p class="p1">verdiğimiz kararın nedeninden ayrı bir c&uuml;mlede bahsetmek yerine &ldquo;because&rdquo; kelimesi ile sonu&ccedil; ve</p>
<p class="p1">nedenimiz bağlıyoruz.</p>

Conjunctions: İngilizce Cümlelerde Fikirleri Birleştirmek

<div>İngilizce konuşma becerilerinizi geliştirmek, her g&uuml;n d&uuml;zenli bir şekilde pratiğe dayalı</div>
<div>bir yaklaşım benimsemekle başlar. Ancak bu, sıkıcı değil, size keyif ve motivasyon</div>
<div>sağlayan bir rutin olabilir. İşte g&uuml;nl&uuml;k konuşma becerilerinizi g&uuml;&ccedil;lendirmenin keyifli</div>
<div>ve etkili yolları:</div>
<div>1 Dinleme Alıştırmalarına Yer Verin:</div>
<div>G&uuml;nl&uuml;k rutininize dinleme alıştırmaları eklemek, doğal İngilizce konuşma ritmini</div>
<div>anlamanıza ve kendi konuşmanızı geliştirmenize yardımcı olabilir. Podcast'leri</div>
<div>dinlemek, konuşma pratiği yaparken aynı zamanda &ccedil;eşitli aksanları anlama fırsatı</div>
<div>sağlar.</div>
<div>2 Kısa Monologlar Hazırlayın:</div>
<div>Her g&uuml;n kendinize konuşma pratiği yapmak i&ccedil;in kısa monologlar hazırlayın. Bu</div>
<div>monologlar, g&uuml;nl&uuml;k yaşamınızdan, hobilerinizden veya g&uuml;ncel olaylardan olabilir.</div>
<div>Kendi d&uuml;ş&uuml;ncelerinizi ifade etmek, konuşma becerilerinizi g&uuml;&ccedil;lendirmenin etkili bir</div>
<div>yoludur.</div>
<div>3 G&uuml;nl&uuml;k Konuşma Notları Alın:</div>
<div>Her g&uuml;n karşılaştığınız yeni kelimeleri veya ifadeleri not alarak, dil bilginizi</div>
<div>g&uuml;&ccedil;lendirebilirsiniz. Bu notlar, g&uuml;nl&uuml;k konuşma pratiğinizde kullanabileceğiniz doğal</div>
<div>ve g&uuml;ncel dilin bir par&ccedil;ası haline gelir.</div>
<div>4 Kurs İ&ccedil;eriğini Pratiğe D&ouml;k&uuml;n:</div>
<div>Kursumuzun ders i&ccedil;eriklerini tekrar ederken, &ouml;ğrendiğiniz dil bilgisi ve konuları</div>
<div>g&uuml;nl&uuml;k konuşma pratiğinize entegre edin. &Ouml;rneğin, her dersin ardından, &ouml;ğrendiğiniz</div>
<div>kelimeleri veya dil bilgisini kullanarak kısa c&uuml;mleler kurun. Bu, sadece tekrar</div>
<div>yapmakla kalmayıp, aynı zamanda &ouml;ğrendiklerinizi g&uuml;nl&uuml;k yaşamınızda nasıl</div>
<div>uygulayabileceğinizi anlamanıza da yardımcı olacaktır.</div>
<div>Bu basit ve keyifli y&ouml;ntemleri g&uuml;nl&uuml;k rutininize entegre ederek, İngilizce konuşma</div>
<div>becerilerinizi s&uuml;rekli olarak g&uuml;&ccedil;lendirebilirsiniz. Unutmayın, sıkılmadan ve keyif</div>
<div>alarak yapılan pratik, dil &ouml;ğrenme s&uuml;recinizi daha etkili kılar.</div>

Rutin Oluşturarak Günlük Konuşma Becerilerinizi Güçlendirmenin Yolları

Seviyenize en yakın gruplar için eğitim danışmanlarımız size en kısa sürede bilgi verecekler.

Eğitimlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için formu doldurun

İlk dersten son derse kadar İngilizce konuşun

İsim

Bu test, Avrupa Konseyi (CEFR) tarafından belirlenen, her seviyeden gelen dil bilgisi ve kelime sorularından oluşmaktadır. Sorular kendi zorluklarna göre sıralanmıştır. Testi bitirmek için bir zaman sınırı yoktur. Bilmediğiniz soruları boş bırakmalısınız.

Bilgi formu tarafımıza başarı ile ulaşmıştır. Eğitim danışmanlarımız size en kısa sürede bilgi verecekler.

Blog Posts